Süheyl Batum portresi
Kâğıttan kaplan polemiği bitecek gibi değil. AKP’nin hedefi sözün sahibini istifaya zorlamak. CHP bünyesine alışamadığı her haliyle belli olan Süheyl hoca aslında gözden çıkarılmıştı. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu kelle vermemek adına Batum’un istifasını istemek yerine, “Bir daha olmasın” uyarısıyla tabanın da gazını almış oldu.
Anayasa Profesörü Süheyl Batum ailede siyaset geleneği olmasına rağmen günümüz politikalarına ayak uyduramıyor. Allah selamet versin Ruhat Mengü hanımefendi parlatmıştı Süheyl hocanın yıldızını. Pazar günleri en çok seyredilen televizyon programında hemen her hafta Süheyl Batum konuşur, Ruhat hanım da paslar atardı. Merkez sağda boşluk hisseden iş adamları ve bazı aydınlar Hüsamettin Cindoruk yerine Batum’u getirip DP’yi iktidar alternatifi haline getirmek için yoğun kulisler yaptılar. Politika deneyimi olmamasına rağmen ekranlardan gelen şöhret ile Batum’un da bu iş hoşuna gitmişti. İstanbul’un çeşitli mahfellerinde sabahlara kadar süren kulislerde iyice havaya giren Batum DP’nin yıpranmış kadrolarının tamamen değiştirilmesi gerektiğini, genel başkan olması halinde yeni kurulmuş bir parti gibi çalışacağını vurguluyordu. Eski başbakan ve ANAP eski lideri Mesut Yılmaz dâhil olmak üzere Batum’a umut bağlayanlar onu alıp Ankara’ya Güniz Sokağa, Bir Bilen’e getirdiler. Süleyman Demirel bir dönem bakanlık yapmış baba Batum’u tanıyor ama üniversite hocası oğul Batum’u sadece televizyon ekranlarından, bir de Vatan gazetesindeki köşe yazılarından biliyordu. Övgü dolu anlatımlardan etkilenip projeye balıklama atlayacak biri olmadığı için sohbet esnasında ufak ufak tartmaya başladı hocayı. Burnundan kıl aldırmaz edalarıyla kendisinin vazgeçilmez olduğunu zanneden Süheyl Bey’e birkaç dokundurma yaptı önce. Sonra dinlemeye başladı. Hoca İstanbul görüşmelerinde olduğu gibi DP’nin mevcut yapısıyla hiç bir yere gidemeyeceğinde ısrar ediyor, genel başkanlığı kabul etmesi halinde A’dan Z’ye bütün kadroları değiştirip kendi ekibini kuracağından dem vuruyordu.
Türkiye’nin son 40 yılına damga vurmuş olan Demirel, önce, “Böyle bir kadro hazır mı, kimlerden oluşuyor. İl ve ilçe teşkilatlarını bile değiştireceğinize göre 81 vilayeti gezmiş, işçiyle, köylüyle, esnafla ve de köy muhtarlarıyla temasa geçmişsinizdir. Madem vizyonu değiştireceksiniz çalışma arkadaşlarınız da hazırdır her halde” gibi yoklamalarla devam edince Batum kem küm ile işi geçiştirmeye kalkışmış. Adı üzerinde “Bir Bilen” siyasette topyekûn tasfiye olmayacağı gibi mevcudu yok saymanın da eşyanın tabiatına aykırı olduğunu hatırlatmış önce. Sonrasında zor zanaat olan siyaset ile ilgili yaşanmış acı tecrübelerle ilgili örnekler verip görüşmeyi tamamlamış. Batum ve beraberindekiler ayrılıp gittikten sonra heyecanla Bir Bilen’den yorum bekleyenlerin aldığı cevaba gelince, meali şöyle: “Daha üç beş fırın ekmek yemeli.”
O sıralarda Deniz Baykal’a siyasi suikast düzenlendi. Sayın Baykal’ın istifası ve esmeye başlayan Kılıçdaroğlu rüzgârı merkez sağ partiye genel başkan olmayı planlayan Süheyl Batum’u birdenbire ortanın soluna itiverdi. Bu yaman çelişki CHP’deki eksen kaymasının fark edilmeyişi gibi güme gitti. Genel Sekreterlik, parti sözcülüğü ile ikinci adam yahut veliaht rolüne bürünen Batum’un önlenemeyen şöhreti başını döndürmüştü. Biraz kendisine çeki düzen vermesi için dolaylı uyarılar kâr etmedi hocaya. Kongre sonrası genel başkan yardımcılığı görevi kesmiyordu onu. Parti teşkilatlarında yöneticiler kendi sorumluluk alanlarıyla ilgilenmek zorundayken Prof. Dr. Süheyl Batum her konuya her soruda cevap verip aşina olduğu ekranlardan ha bire konuşuyordu.
Anadolu’da “Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz” derler. Siyasette çok laf gafı doğurur. Nitekim Recep Bey camdan okumadığı zaman çam devirir. Üniversite hocalığına güvenen Batum’dan doğrusu altında kalabileceği bir çamı devirmesini bekliyorduk. Ama kâğıttan kaplan maksadını fersah fersah aşan cümleyi tahmin etmiyorduk.
Gelelim kâğıttan kaplan sözünün asker tarafından nasıl yorumlandığına. Saygıdeğer hocamız Altemur Kılıç bir nebze olsun değindi. Yaralı kaplanların bulunduğu Silivri’de bunu da araştırdım. Anıtkabir’e giren yol arslanlı yoldan geçer. Genelkurmay’ın kapısından girmek için arslanlı merdivenlerden çıkılır. O arslanlar bronzdandır, mermerdendir, betondandır. Dahası öteki yazıda...