Suçunu itiraf etmenin tarihçesi
Son dönemin en çok izlenen yarışması "Ben Bilirim", yüzde yüz yerli format denilen program. Alper Ateş isimli genç yönetiyor.
Katılımcılar genelde eğitimli. Dünyaları da belli standartta. Bir veteriner çıkıyor ve hayatta en büyük tutkusunun balık avlamak olduğunu söylüyor. Adam hayvan doktoru ama deniz canlıları yemeyi seviyor.
Aslında en büyük arızası "balığı nasıl avladığında". Zıpkınla. Ekrana çıkıp bunu itiraf etmesi suçunu benimsemesi.
Gerçekten tuhaf hale geldik. Cinayet işleyip, itiraf etmek gibi. Bu konuda Kıvanç Tatlıtuğ ve Çağatay Ulusoy gibi isimleri de hatırlamalısınız.
Güven İslamoğlu bangır bangır bağırıyor; "Zıpkınla balık avlayanları ihbar edin. Bunları satan balık lokantalarını mutlaka şikayette bulunun."
Üstüne üstlük Marmara'da zıpkınla balık avlama yarışmaları düzenleniyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
"İçiciyim"
Hani bazı uyuşturucu müptelaları gibi davransalar önemsemeyeceğim. Yakalandıkları zaman söylediklerine bakın; "Memur Bey, ben içiciyim, satıcı değil." Anlayacağınız al birinden vur ötekine.
Göz gözü görmüyordu
Balat raconuyla "Elden ele yapalım beyler"i yaşadığımda uzun yıllar önceydi. Yedek subaydım. Bir başka asteğmen beni Dolapdere'deki gecekondulardan birine götürdü. İçeri girdiğimizde göz gözü görmüyordu. Ortalık dumanla kapanmıştı. Tıpkı yoğun bir sis ortamındaydık.
Arkadaşım beni dürtüp, dörtlü grubu işaret etti. Sanat camiasının ünlüleriydi bunlar. En şöhretlisine isminden önce baba denmekteydi. Hâlâ bu sıfatı muhafaza ediyor.
20 hap birden
Bir başka örnek verirsem, mutlaka Azer Bülbül'den söz etmeliyim. Ağrı kesici tüpünü beş metre ilerimde avucuna boşaltıp yuttu. Derin bir ooohh çekti ve başladı şarkı söylemeye "Dardayım." Onu arzu ettiği şekilde bir başka baba gibi gönderdik. Hem de genç yaşta.
Aklı kıtlar
Arada fazla zeki olmayıp, kendi kendini ele verenler de çıkıyor. Hem güzel, hem sesi mükemmel olanlardan biri bu. Telefonla mal siparişi verdiği satıcıya "Peki benim komisyonum ne olacak?" diyecek kadar ayküsü küçük.
Cezaevindeki günlerini medyadan hep beraber takip ettiniz.
Uygun parodi
Tam bu noktada skeçte alkol muayenesine takılan Zeki Alasya'yı hatırladım. Ayakta duracak hali yok. Alkolmetreyi en az 10 kere üfletiyorlar. Netice; sıfır. Bayan trafik polisi sonunda yalvarmaya başlıyor; "Ne olur bu işin sırrını söyle. Vallahi de billahi de işlem yapmayacağım." Rahmetli cevabı fazla uzatmaz; "Sadece iki sarma yaptım." Anlayacağınız, damarlarında dolaşan alkol değil, haşhaş.
Katılımım
Lise yıllarımda nasıl esrar içmedim ben de çözemiyorum. Bunlarla Fener'deki Kırmızı Mektep'in -Rum Lisesi- oralara çıkardım. Esrar plakasını birlikte kırardık. En güzel zıvanayı çarşafa ben yerleştirirdim. İçmediğimi bildikleri halde eve gelip beni zorla götürürlerdi. Ne zaman ki Vodina Caddesi'nden taşındım da, tehlikeden kurtuldum.
Bunların arasında yakalansam, kime ne anlatacaktım?
Skandalı önledim
Güneş gazetesi yeni kuruldu. Haber Merkezi Müdürüyüm. Magazin servisini yöneten Yener Süsoy yanıma geldi. "Hani Y.T. var ya, Taksim'deki K.Cafe'de aleni esrar içiyor. Bizim muhabirler Narkotik'le anlaştı. Bu akşam baskınla alacaklar. Biz de haber ve fotoğrafları kapacağız." Bu pavyon temizliğinden gelme şarkıcıya haber yolladım. Kurulan tezgahı anlattırdım. Gece baskını ayarlayanlar saatlerce boşuna beklediler. Ertesi gün Yener yanıma geldi ve "Burhan, işi kesin sen bozdun" dedi. Ben yutkunurken çekti yerine gitti.
Bana göre yapılmak istenen gazetecilik değildi. Ayrıca başı yakılacak kişi de gerçekten garibanın tekiydi.
Aynı konular
Hani komedi dizilerinde bazı zamanlarda hep aynı konular işlenir. Mesela Ramazan ayında "pide kuyrukları." Ne kadar değişik yapım varsa, hepsinde birkaç kez "pide parodisi" sahnelenir. Buna ben "fikir kekemeliği" adını vermişimdir.
Uyuşturucu olayları ise tek bir aya sıkışıp kalmaz. Devamlı işlemek mümkündür. Süre yoktur. İzlenmesi de renklidir. Dikkat edin "Kullanılması demiyorum."
Tehlikeli olan "dönülmez yola girilmesidir"...
GÜNÜN SÖZÜ
Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı, hak etmek ve kazanmak gibi fikirlerden arındırın. Ancak o zaman özgür düşünebilirsiniz. Ursula K.Leguin