Su ve sütün fiyatı eşit olunca!

Biyolojik değeri yüksek olduğu için, birçok ülkede belediyeler ilkokul çocuklarına sabahları süt vermektedir. Bu geleneği başlatanların başında da Paris belediyesi gelir.
Bizim büyük şehir belediye başkan adayları, seçim öncesi bu tür tavizler verir... Ancak sonradan unuturlar.
Aslında, Türkiye, dünyanın en büyük 15. süt üreticisi ülke konumundadır. Ne var ki kişi başı içme sütü tüketiminde dünya ortalamasının çok altındadır.
Birleşmiş Milletlerin tahminlerine göre, içme sütü tüketimi dünya yıllık kişi başı ortalaması 103 kilogramdır. Avustralya’da 107, Kanada’da 92, AB’de 89,3, ABD’de 82,6, İran’da 82,4, Arjantin’de 43,9 kilogram iken, Türkiye’de yıllık kişi başı sadece 26,2 kilogramdır.
Çiftçi sütün litresini 70 kuruşa satıyor... Buna rağmen içmiyor...
Çünkü hem alışkanlığı ve bilinci yok; hem de yoksul olduğu için paraya ihtiyacı var. Üstelik tarım sektöründe istihdam artışı son bir yılda bir milyon kişi oldu...
Buna karşılık tarımda üretim artmadı. Yani tarım gizli işsizleri barındırıyor...
Bunun için de geliri daha çok kişiye bölünüyor ve çiftçi daha çok yoksullaşıyor...
Ve yine bunun için tarıma devlet desteği vermek birinci derecede öncelikli sorundur.
Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) Haziran ayı, süt istatistiklerini açıkladı.
- Haziran ayında toplanan inek sütü miktarı 636 494 ton... Mayıs ayına göre yüzde 9 azalma var.
- İçme sütü üretimi 84 604 ton... Yine Mayısa göre yüzde 15 azalma var.
- Peynir üretimi 48 410 ton...Yüzde 6.5 azaldı.
- Yoğurt üretimi 90 384 ton... Yüzde 2.8 azaldı.
- Ayran üretimi ise 44 131 ton ve yüzde 2.3 azaldı.
Öte yandan süt pazarında garip çarpıklıklar var...
Bir kilo süt 70 kuruş... Bir kilo yoğurt 400 - 500 kuruştur. Ulus’ta bir markete sordum, 1 kiloluk süt 225 kuruş... Aynı sütü Okmeydanı’nda sordum 180 kuruş...
Çiftçinin sattığı sütün litresi 70 kuruş... Bakkalın sattığı suyun litresi de 70 kuruş.
Stratejik bir gıda ve çiftçinin gelir kaynaklarından birisi olduğu için, süt pazarına devletin el atması gerekirken, Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) özelleştirildi. Bu pazarda ne düzeldi ki SEK özelleştirildi?
SEK, süt sanayisini geliştirmek, bu konuda özel kesime örnek ve öğretici olmak, sütçülük bölgelerinde gerekli süt işleme tesislerini kurmak, tarım kooperatifleriyle ilgili teşebbüslerde bulunmak üzere 1963 yılında kuruldu.
Adana, İstanbul, İzmir ve Kars’ta süt ve süt ürünleri fabrikaları bulunan Süt Endüstrisi Kurumu, Eylül 1995’te özelleştirildi. Kars’taki fabrikayı satın alan özel sektör, fabrikadan makinaları sökerek başka yerlere taşıdı. Bu nedenle Karslının sütü kapanın elinde kaldı.
Türkiye süt ürünlerini de değerlendiremiyor. Bu güne kadar peynir altı suyu her yerde sokaklara dökülürdü. Bu gün gıda sektöründe ve ilaç yapımında kullanılmaktadır.
Peynir altı suyu; laktoz, mineral maddeler, vitaminler, proteinler ve az miktarda süt yağını içermektedir. Bunların içinde peynir altı suyu proteinleri, en önemli kısmı oluşturmaktadır.
Peynir altı suyu proteinlerinin diğer proteinlere göre üstün tarafı, sadece biyolojik değeri değil, aynı zamanda sülfür içeren aminoasitleri yüksek oranda içermesidir.
Örneğin, devletin peynir altı suyunun işlenmesi için yol göstermesi ve teşvik etmesi gerekir.
Özet olarak, elimizdeki sütü daha çok artırabilir...
Daha iyi değerlendirebiliriz. Üreticinin ucuza satmasını, tüketicinin pahalı yemesini önleyebiliriz. Bunun için devletin süt piyasasına müdahale etmesi gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları