"Spor yaz Burhan!"
Burhan Ayeri.. Tercüman ekibinden, yani Kemal Ağbi (Ilıcak) takımından yetişme.. Eski dostlardan.. Aktif hayatının uzun bölümü benim gibi az yazıp çok yönetmekle geçti.
Şimdi Yeni Çağ'da "Ekran Polisi" adıyla televizyon yazıyor, günlük.. Mizahi üslubunu çok sevdiğim için seyretmediğim şeylerin yazılarını da okuyorum..
Arada, lafı spora getirince hele bayılıyorum.
Neden?. Bir defa, artık medyanın nerdeyse yarısı gibi, Demirören gurubundan.. Demirören patron olunca, sıkıysa özgür futbol eleştirisi yaz bakalım?.
Geri kalanlar da, reyting, tiraj korkusuyla 3 büyüklerin emrinde..
Burhan onlardan da değil..
Üçüncüsü.. Yılların Burhan'ı yılların birikimiyle, en cız yaraları dağlayacak bilgiye, görgüye, yüreğe sahip..
Dedim ya.. Kalemi de kalem!.
Yeni Çağ, Burhan'a, benim bir zamanlar Cumhuriyet'te yaptığım gibi, haftanın en az iki günü Spor yazdırmalı..
Öyle ihtiyaç var ki hele bugün böyle bağımsız, bağlantısız kalemlere..
(Denemek isterseniz, Google girin.
"Burhan Ayeri yazıları" yazın. Liste çıkar.
"Futbolumuzun Ruh Hastaları" başlığını tıklayın.)
***
TEŞEKKÜRLER HINCAL AĞABEY: Meslek büyüğüm ve üstad gazeteci Hıncal Uluç dünkü köşesinde bana da yer verdi. Sabah gazetesinde yayımlanan yukarıda okuduğunuz yazı için nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Allah ona sağlıklı ömür ve dalya demeyi nasip etsin...
Deprem bile İstanbul'a endeksli
Ahmet Mithad Efendi'nin sevdiğim ve sıkça kullandığım bir tespiti vardır; "Kar İstanbul'a yağınca haber olur." Bu durum sadece karla kalmaz. Yangında da geçerlidir. Hele olay deprem ise, her şeyin önündedir.
Bu defa sarsıntının haberi Çanakkale-Ayvacık'tan geldi. Yenibosna tarafından bir yakınım aradı ve "hissettin mi" diye sordu. Tam, ne oldu? karşılığını verecekken ekrana yazı bindirildi "Ayvacık'ta 5.33 büyüklüğünde deprem meydana geldi." Beni arayana vereceğim cevap dilimin ucundayken değiştirdim; "Şu anda okuyorum. Televizyonlar vermeye başladı."
Biraz sonra daha net bilgi akmaya başladı. Kandilli, büyüklük konusunda değişiklik yaptı. Küsuratı attı, net 5.0'e düşürdü. Ben yazıya oturduğumda bile artçılar devam ediyordu.
Tüccar akademisyenler
Depremden depreme hatırlanan uzmanlar(!) ise hemen her kanalda arzı endam ettiler. Hadi isimlerini vermeyeyim. Akademisyenliklerini "binaların sağlamlık testinde kullananlar" yine ortalığa doluştular. Bu şekilde köşeyi dönen öğretim üyelerini iyi tanıyorsunuz.
Depremin merkez üssü Ayvacık'ı ve onun 2017'de 110 evi yıkılan Yukarıköy'ünü hatırlayan çoktur. Bu kez Ahmetçe sakinleri sabahladılar.
Bereket birkaç terk edilmiş briket yapı dışında yıkıntı oluşmadı.
İlginç olan, bölgede bunlar olurken paniğin en yoğun yaşandığı yer İstanbul'du. Pimpirikli epey arkadaşım aramayı sürdürdüler. Ben de işi gırgıra vurdum; "Bahçede battaniye ile oturuyorum. Kısa kes telefonumun şarjı azalıyor." Kimi inandı, kimi sinirlendi kapattı.
Benzeşme
Bunları söylediğim sıralarda rahat baba koltuğunda ha babam zaplıyordum. Buket Aydın'ın 40'ında konuk Dr. Ümit Aktaş'tı. Senede birkaç kez "anne böreği" ve Gaziantep'e gittiğinde bir dilim baklava yediğini söylüyordu. Tesadüfe bakın aynı anda alttan geçen yazıda AFAD Başkanı Güllüoğlu'nun sözleri veriliyordu. Saat gecenin 23.00'üne geliyor. Vee baklava ve Güllüoğlu alt alta.
İtiraf edeyim, buzdolabına saldırdım. İçinde tatlı adına hiçbir şey yok. Bereket şeker hastalığımdan dolayı bu tip şeyleri almıyoruz. Hani klasik tabirle "Yassah hemşerim!"
Falcı
Son olarak yıllar öncesinden kalma bir anımı aktaracağım. 1999 depreminin üstünden üç yıl geçmişti. Akşam'dayız. Yazı işleri Müdürü Mustafa Dolu duvardaki haritanın önüne geçti ve konuşmaya başladı:
"Türkiye'ye dikkat edin, dil gibi. Bir gün gelecek bu bölge, kökünden kopacak. Buna şimdiden hazırlıklı olmalıyız."
"Şom ağızlı" bağırışları arasında bu şeamet tellalını susturduk. Ne dersiniz? Olmaz ya da olabilir demek mümkün mü? Yine sevgili kardeşim Dolu'nun bağlamasıyla "Neyse, bizler ve bizlerden sonra gelecek kuşak bunu nasılsa yaşamaz" diyelim.
Tek doğru, İstanbul'dan hissediliyorsa, 9 değil, 5'lik sarsıntı bile panikletmeye yetiyor...
***
Ortaya karışık
Nihan Osmanoğlu'nun Napolyon için kullandığı "Benden sonra en zengin kişi 2. Abdülhamit'tir" sözü doğru değildir.
Napolyon öldüğünde 2. Abdülhamit henüz doğmamıştı. Napolyon'un ölüm tarihi 1821, Abdülhamit'in doğum tarihi 1842'dir.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Kitapsız öğrenen, suyu süzgeçten içer. Schreveliu