Spekülasyon tuzağı: Nas
Türkiye 2021 sonundan beri, faizde Nas’ı tartışıyor. Bu tartışma “acaba spekülatörler Nas’ı dikkatleri dağıtmak için mi kullanıyor?” sorusunu akla getiriyor. Zira Nas denilince, faizsiz borç verilmesi anlaşılır. Oysaki MB gösterge faizi önce yüzde 8,5 idi, şimdi yüzde 15 oldu. Her ikisinde de nominal faiz var.
Öte yandan bugünkü yüzde 40 enflasyonda;
*MB’nin önceki gösterge faizi yüzde 8.5 ve reel faiz oranı, eksi 22,50 idi.
*Bugün gösterge faizi yüzde 15.00’e çıktı ve reel faiz oranı da yüzde -17,86 oldu.
Yani eksi reel faiz değişmedi. Tersine Merkez Bankası’nın reel faize geçmemesi, ilave güven sorunu yarattı ve bu nedenle hem kurlar, hem de CDS oranı arttı.
Eğer MB faizi yüzde 40 yapsaydı;
1.Yabancı yatırım sermayesi sıcak para olarak girerdi, döviz arzı artardı ve kur artışı olmazdı.
TL’den kaçış dururdu ve döviz talebi azalırdı. Yine kur artışı olmazdı.
Türkiye de kur artışı kendinden daha yüksek oranda fiyat artışı yaratıyor. Dolayısıyla enflasyon artmazdı.
2.Reel faiz ile tüketimin maliyeti artacağı için, tüketim eğilimi ve toplam talep düşerdi ve enflasyon artmazdı.
3.Bankaların elindeki tahvillerde zarar yazardı, ama bankaların kârı zaten çok yüksektir.
4.Yatırımların finansmanı zorlaşırdı. Ne var ki zaten yatırım yapılmıyor. Dahası dünyada olduğu gibi, yatırım kredisi faizlerinin bir kısmını devlet karşılardı.
Merkez Bankası’nın eksi reel faizde direnmesi, bankalara ve dolar zenginlerine yaradı.
1.Bankalar Merkez Bankası’ndan yüzde 15 faizle fon alıyor, bunu yüzde 40- yüzde 50 ile tüketici kredisi olarak satıyor. Arada yüzde 300 kâr sağlıyorlar. Bankalar bu kadar yüksek kâr marjını devam ettirmek için, finansçılara yüzde 15 faizi konuşturdu. Bütün finansçılar faizin yüzde 15 olacağını tahmin ediyordu. MB’yi adeta abluka altına aldılar.
2.14 Mayıs öncesi dolar kuru 19,5 lira idi. 23 Haziran Cuma günü 25,23’e yükseldi. Yani yaklaşık bir ayda yüzde 30 arttı. Bu artıştan doları olanlar kazandı. Arap ülkelerinin Türkiye’de doları var. Birçok yerlinin de yurt dışında yüksek meblağlarda doları var. Bunlar kazandı.
3.Kur artışı dış borçların TL maliyetini artırdı. Bankaların bir yıl içinde ödenmesi gereken 53,1 milyar dolar dış borcu var. Ama pozisyon açıkları yok. Özel sektörün ise yine bir yıl içinde ödemesi gereken 66,8 milyar dolar dış borcu var. Pozisyon açığı var. Özel sektör temerrüde düşerse bankaların dönmeyen kredileri artar. Bankalar da zora girer
Hükümetin ekonomide temel yanlışı, çözüm üretmek yerine işi sürekli algıyla götürmek istemesidir.