Sözde soykırım tasarısı hikâye; Hedef Türkiye'yi parçalamaktır
Sözde Ermeni yasa tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde 27’ye 21 oyla kabul edilmesine şaşırdınız mı? Üzüldünüz mü? Ben beklenen bu sonuç karşısında ne şaşırdım, ne de üzüldüm. Tersine, Anavatan Türkiye’nin önemli bir fırsat yakaladığını ve ele geçen bu fırsatı iyi değerlendirmesi halinde de Atatürkçü, tam bağımsızlığı öngören çizgiye dönebileceğine ve Türkiye’yi parçalayarak-bölmeye yönelik hain planları bozabileceğine inanmaktayım. AKP iktidarının bu fırsatı değerlendirip değerlendiremeyeceğini önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Anavatan Türkiye ABD’nin dost ve müttefik olmadığını; stratejik ortaklığın ise hiçbir şartta söz konusu dahi olamadığını anlamalı ve bundan böyle buna göre siyasetini yürütmelidir. Bir musibetin bin nasihatten değerli olduğu açıkça ortadadır. Tavize dayalı, teslimiyetçi politikaların para etmediği görülmüştür. Anavatan Türkiye tarihsel süreçte ne yaptıysa ABD’ye yaranamamıştır. Kore’de Amerikan çıkarları için savaşmadık mı? NATO içerisinde ABD’nin çıkarları için komşularımızla aramızın bozulmasına göz yummadık mı? Rusya ile füze krizi yaşamadık mı? Irak’ın 1991 ve 2003’te işgal edilmesinde rol üstlenmedik mi? ABD çıkarlarına göre hizmet etmek üzere BOP eşbaşkanlığı görevini üstlenmedik mi? Örnekler boldur ve teslimiyetçiliğimizin sebep olduğu utancın yükü oldukça ağırdır.
Dış İlişkiler Komitesinde alınan karar; ABD’nin bölgedeki operasyonlarının bundan sonraki seyrini tehdit etmesine rağmen, ABD’nin bölgedeki çıkarlarına ters düşmesine rağmen alınmıştır. Bu neyi göstermektedir? Kişisel ve partisel çıkarların hakim olduğu Amerika’nın çarpık ve sözde demokratik yapısının ’düşmanca’ ve ’kahpece’ kararlar alabileceğini ve ABD’ye hiçbir şartta ve şekilde güvenilmemesi gerektiğini göstermektedir.
Yaşayan 8 ABD eski Dışişleri Bakanının, 3 eski Savunma Bakanının ve Bush yönetiminin tüm uyarılarına rağmen alınan bu karar aslında, ABD’nin kokuşmuş, basiretsiz, güvenilmez yapısını gözler önüne sermeye yeter de artar bile.
Muhtemelen Kasım ayı içerisinde Temsilciler Meclisi Genel Kurulunda, Pelosi denilen aklını yitirmiş Amerika’lının dayatmasıyla görüşülecek yasa tasarısı, Demokrat Parti’li üyelerin oylarıyla kabul edilecektir. Şimdiye kadar 19 ülke parlamentosunda ve 35 ABD eyaletinde alınan sözde Ermeni Soykırım kararları, Ermeni diasporasının “4T” planını güçlendirmeye yöneliktir. Ve aslında Dış İlişkiler Komitesinde alınan ve daha sonra Temsilciler Meclisi genel kurulunda alınacak karar bu yönüyle Anavatan Türkiye için önemlidir. ‘Tanıtım, Tanınma, Tazminat ve Toprak’ kavramlarından oluşan 4 T planına göre; Ermeni ASALA katilleri yıllarca diplomatlarımızı kahpece öldürerek hayali meselelerini dünyaya duyurmuş ve “Tanıtmıştır” .
Sözde soykırım iddiaları çeşitli parlamentolarda yasallaşarak dünya kamuoyunca kabul edilip Türkiye tarafından dayatmayla “Tanınacak”, sözde soykırımdan dolayı Türkiye’den “Tazminat” alınacak ve “Büyük Ermenistan” rüyasını gerçekleştirmek için gerekli olan “Toprak” Türkiye’den koparılacaktır!...
AİHM’in Anavatan Türkiye’yi Kıbrıs’ta tazminat ödemeye ve KKTC’de geçirilen yasa ile de Rum’a toprak iade etmeye zorladığı gibi Ermenilere de böyle bir yol açılacaktır. Sinsi plan budur.
Anavatan Türkiye’nin şimdiki sınırlarının belirlendiği ve Bağımsız Egemen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının önünü açan Lozan Antlaşması bugüne dek ABD tarafından tanınmamıştır. Meseleye bu yönden bakıldığında, ABD’nin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü kabul etmeyerek tehdit ettiğini ve buna ek olarak Türkiye’de suni etnik çatışmalar çıkararak, PKK terörünü de destekleyerek, bölünmesinin peşinde olduğunu görebiliriz. ABD’nin, Anavatan Türkiye’nin sınır ötesi bir harekatla PKK terörünün kökünü kazımasını ve Güneydoğu’daki sınırlarımızı korumaya, askeri girişimlerini önlemeye yönelik gayretleri nedendir acaba?
İncirlik üssünü ve hava sahamızı kapatarak, ABD’yi yıldırmaya çalışmaktan daha çok,
(Pentagon bu olasılık için alternatif rotalar geliştirmeye başladı bile) köklü kararlar alarak Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’ni ve bölgemizi tehdit eden ABD tehlikesinden ve yayılmacılığından tamamen ve ebediyen kurtulmamız şarttır.