Söz, işten çıkaranların

Saide adlı firmanın işten çıkarmalarıyla ilgili yazım epeyi ses getirdi. Hedefe oturttuklarımdan bu defa ciddi reaksiyon aldım. Pek çok itirazcı var. Halil Özlü bunlardan biri, Tgtextil'in patronlarından. Yazdıkları samimi geldi, ayrıca herkesi de ilgilendirmekte. Kelimesine dokunmadan yayınlama kararı aldım. Buyrun hep birlikte okuyalım:

"Teşekkür ve bilgilendirme

İyi günler Burhan Bey;

Mümkün olduğunca yazılarınızı ve gazeteyi takip eden biriyim. Malum yazınızı okudum. 22 yıl devlette çalıştım. Bir nedenle kızıp her şeyimi bırakarak 1995'de ayrıldım. Bugün 64 yaşındayım.

Kimiz?

200 çalışanı olan fabrikanın yarısına ortak yöneticisiyim. 10 kişilik bir de ihracat grubumuz var. Çalışmaya, üretmeye doyamıyorum. Yapım bu. Ancak devletimizin bir türlü alamadığı kararlar var. Piyasa ne zaman hareketlenir Allah bilir. Herşey kilitlendi. 23 Mart'ta kapattık.

Nedenler

Tahsilat yok, yurt dışından talep yok. 31 Mart itibarıyla ödenmeyen çekler arttı, daha da artacak. Bugün yarın elektrik, doğalgaz faturaları geldi-gelecek. Tabi ki ödenmeyecek. Bunların en az 90 gün daha ertelenmesi şart.

Ben çalışanıma emek veriyorum. Onu niye işten çıkarayım?.. Dayanabildiğim kadar dayanırım. 1 ay olur, 2 ay olur, sabrederim.

Sesimizi duyurun

Aracılığınızla yetkililere duyurmak istiyorum. Lütfen yanıbaşımızdaki Yunanistan'a baksınlar. Çalışan herkese 800 euro veriyor. Sosyal Güvenlik Kurumu gibi ödemeler 3 ay daha alınmayacak, belki de hiç alınmayacak. Çalışan lehine hep iyi şeyler üretiyorlar. Kiralar yüzde 60'ı kiracıya, yüzde 40'ı mal sahibine uygulanmaya başladı. Bunların bizde de yapılması gerekli

Bu toprakların her karışı bizim, bu bayrak bizim, bu insanlar bizim. Bir şeyler yaparsak yine biz yapacağız. Teşekkür ediyor sağlık ve esenlikler diliyorum."

Evde ruhsal karantina

Size samimiyetle söylüyorum Kovid-19'dan, yeni türevlerinden kaçacağız derken çoğumuz ruh hastası haline geldik. Hâlâ sağlam kalanlarımızın da eli kulağında. İtiraf etmeliyim ki bu tehlikenin hedeflerinden biriyim. Yok, "ilgilenmedin", yok "yemeği geç pişirdin" münakaşaları bitmiyor. Bu konu gerçekten önemli. Önceki gün CNNTürk'ün öğlen kuşağında konu çok iyi işlendi. Uzmanlardan Mehmet Şakiroğlu bu tehlikeyi başarılı şekilde anlattı. Dikkatle dinleyince doktorun bizim evde yaşadığını zannettim.

Marketin çırağıyla da hep aynı polemiklere giriyordum. Sonunda kabahatın büyüğünün bende olduğunu anlayıp kabüllendim.

Sıkıntıyı atmanın formülleri

Turgay Yılmaz bu kez kapalı yer fobisine karşı önerilerini yolladı:

1) Karantina günlerinde en ihtiyaç duyulan şey moraldir.

2) Muhtemelen evinizde okuyacak kitap yoktur. Kendi kitabınızı yazın.

3) Dip köşeyi deşin.Yıllardır görmediğiniz eşyalarınızla karşılaşıp anılarınızı tazeleyin.

4) İşe gidiyormuş gibi giyinin kuşanın. Erkekler traşını ihmal etmesin, kadınlar makyaj yapsın.

5) En zahmetli yemeği yapın ama altını yakmayın.

6) Whatsapp mesajlarınıza saatte bir bakın, hemen başkalarına yönlendirmeyin.

7) Dışarı çıkacağınızda maske takın. Evde yoksa yaratıcı çözümler üretin. Soğan ve portakal seçeneklerini değerlendirin.

8) Eski Türk filmlerini izleyin, geçmişten hatıralarınızı çocuklara anlatın.

9) Taraftarı olduğunuz takımın maçlarını tekrar izleyin. Şampiyonluk anılarınızı tazeleyin. Fenerbahçe taraftarıysanız hatırlayamayabilirsiniz. İnternette aratın, yoksa "Aziz Başkan!.." diye bağırın.

Diziler

EV YAPIMI: Birol Güven'in yeni dizisinin ilk bölümü bu akşam TRT1'de yayınlanacak. Oyuncuların tamamı 80'ler ekibinin kalanları.

HEKİMOĞLU: Sonunda tutkunlarının arzu ettiği son bölümünü Anadolu tabiriyle "sündürmeden" tamamladı. Çünkü arkasından Kandil programı verildi. Öte yandan kaç haftadır terör estiren yönetim kurulu başkanı Vahap Bey'den de kurtuldular. Neyse viskili kutlamayı iyi sansürlediler.

Gününsözü:

Aklı öldürürsen ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür. Fatih Sultan Mehmet

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları