Söylemeye dilleri varmıyor...
Mısır Arap Cumhuriyeti’nde 30 yıllık diktatör başkan Hüsnü Mübarek’i henüz deviremediler. Çözüm arıyorlar.
Aslında durum şu:
ABD ve Avrupa, 30 yıl boyunca Hüsnü Mübarek’e istediklerini yaptırdı. Böyle bir devlet başkanının yerine, kendilerine kapıkulu olacak yeni bir başkan getirebilecekler mi?
Halkın istemediği Mübarek’in devrilmesine destek verirken, acaba aradan bir başkası sıyrılıp çıkar mı? Böyle biri çıkar da ona ya laf dinletemezlerse halleri nice olur?..
Önce, Mübarek’in devrilmesini istediler. Milleti kışkırtıp, gizli görüşmelerle destek verdiler, sonra desteklerini açığa vurdular. Oysa, iktidara gelmek için -meydanlarda kendisini gizleyen- ama pusuda bekleyenlerin radikal İslamcı olabileceğini düşünemediler.
Mübarek ise, tam da istedikleri gibi “Ilımlı İslamcı” olmuştu.
Peki niçin Mübarek’ten vazgeçtiler?..
Bunun nedenini, ilerde açıklanacak yeni Wikileaks belgelerinde bulabiliriz belki.
***
Aslında bir başka açıdan bakınca, Wikileaks belgelerinin ABD yönetiminin isteği ile ortaya saçıldığını, bunun yeni bir taktik olduğunu görmüş oluyoruz.
ABD çeşitli dönemlerde ve farklı başkanların yönetiminde farklı taktikler deniyor. Ya, silaha başvurup güç kullanıyor; ya kendi kendisine eylem yapıp hayali bir düşman yaratarak saldırıyor, ya da kendisinden değilmiş gibi gösterdiği dedikodularla operasyon yapıyor.
***
Bu tür olaylarda yorumcularımızın ve medyamızın sınıfta kaldığına da tanık oluyoruz.
Bakınız, Mısırlıların toplandığı ve “ele geçirdiği” meydanın adı “Tahrir..” (Bizde yargı, polis, askeriye gibi yerler ele geçirilmeye çalışılıyorken, oralarda meydanlar ele geçiriliyor!..)
Televizyonlarda “tahrir” in karşılığı olarak “Özgürlük” diyor bizimkiler. Ben de merak edip inceledim. Tahrir demek, yazı veya kompozisyon demek..
Arapça da “özgürlük” sözcüğünün karşılığı farklı.
Daha meydanın adını bilmezken, yapılan yorumlara ne kadar inanılabilir ki?..
***
Gelelim ana konuya.
AKP’ye yakın medyadaki yorumların bir kısmında “Arapların özlemi Türkiye, Türk modeli” gibi başlıklar yer alıyor.
Duyan da sanır ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın yönettiği bir Türkiye özleniyor!..
Oysa, söylemeye dillerinin varmadığı nokta da bu.
Arapların ve diktatörlükle idare edilen benzer ülkelerin özlediği “laik özgürlük.”
Yandaş medya bunu da söylüyor ama, sonuca bağlamıyor.
Yine bu medya, “İsyancı Araplar, İslam ve demokrasinin birleştiği başarılı bir sistemi model alıyor” diye yazıyor.
Peki, soralım.
Bu sistemi AKP mi kurdu, Atatürk mu?
AKP iktidarı 9 yıldır Atatürk’ün ilkelerine şiddetle karşı çıkmıyor mu, Kemalizm’in modasının geçtiğini, çağdışı olduğunu söylemiyor mu, bunu söyleyen sözde liberallere destek vermiyor mu, sesini çıkaran Atatürkçülerin hepsinin başına bir şeyler gelmiyor mu? (En son tartışılan Atatürk’ün Bursa Nutku için bile, “Böyle bir nutuk yok. Varsa da saçmalıktır, skandaldır” demiyor mu, TV’lerdeki yandaş genç yorumcular?)
Laiklikle birlikte din özgürlüğünü Atatürk getirmedi mi? (Bu arada, Mısır’ın nüfusunun içinde 12 milyon Hıristiyan olduğunu biliniz.)
Genel seçimlere 4 ay kala, yoğun propaganda ile, Arap ve Müslüman dünyasının Erdoğan’ı örnek aldığı yalanları söyleniyor.
Hiç mantığınız alıyor mu; baskılardan kurtulmak için meydanlara dökülenlerin, kendi meydanlarında hak arayanlara biber gazı, cop, tazyikli su ve panzerlerle müdahale edilen bir modeli örnek alacağını?
Araplar meydanlarda neredeyse iki haftayı dolduracaklar. Gelsinler bakalım Abdi İpekçi Parkı’na ya da Taksim meydanına. AKP iktidarı onları orada kaç saat tutuyor?
Örnek aldıkları böyle bir model olabilir mi?
Kimsenin dili söylemeye ve yazmaya varmıyor ama, gerçek odur ki; Araplar(ezilen Müslümanlar) laik demokrasi ve din özgürlüğünü yani Atatürk modelini örnek alıyor..
Ama bakalım, “iyi sıhhatte olsunlar” araya girince, “Arap devrimi” nereye devşirilecek?..
İyi pazarlar.
NOT:
Israrla sorduğunuz kitabım piyasaya çıktı. Adı, “BIRAKMAYI DÜŞÜNDÜM” (Bir Devrimciyle Röportajlar)
Hem Atatürkçülerin, hem de karşıtlarının gerçek Atatürk’le karşılaşıp, çok şaşıracaklarına eminim.