Soydaşlarınızı kaça sattınız?
Güçlü bir ekonomi,
Hayal edilemeyen bir nüfus gücü,
Küresel pazarda etkin bir devlet…
Çin'den bahsediyorum. Her geçen gün birçok alanda söz sahibi olan, öte yanda ise birçok karanlıklık yüzü olan Çin'den.
Despotizm, devlet terörü, farklılıklara saldırılar, asimilasyon… Bunlar Çin'in görünmeyen, gösterilmeyen yüzü…
Çin'de, "Türklükle mücadele" bir devlet politikası haline gelmiş.
Doğu Türkistan olarak adlandırdığımız Türk coğrafyasını işgalle yetinmediler. Oradaki Türk nüfusuna yarım asırdan fazladır akıl almayacak uygulamalar yapılıyor. Bölgenin adına da Sincan Uygur Özerk Bölgesi adını verdiler.
Ezandan, oruçtan tutun toplama kamplarına, çocuklara Türkçe isim verilmesinden sakal bırakmaya kadar birçok yasak ve insanlık dışı uygulama var.
Geçtiğimiz aylarda, Doğu Türkistan'da yaşayan ve zaman zaman ülkemize de gelen ünlü halk ozanı Abdurrehim Heyit'in öldüğü haberleri gelmişti. Hepimiz kahrolduk… İşin kötüsü, haberi doğrulatma imkânı da bulamadık. Çünkü bölgeden haber alınması çok güç. Büyük bir iletişim kısıtlaması var.
Sonrasında Çin Büyükelçiliği'nden "İddialar gerçek dışıdır, Abdurrehim Heyit, eğitim kamplarımızda topluma entegre edilmesi için eğitime tabi tutulmaktadır" açıklaması geldi.
Dünyaca ünlü bir halk ozanını "eğitime tabi tutuyoruz" diyerek, toplama kamplarında olduğunu itiraf edecek kadar insanlık dışı bir devletten bahsediyoruz.
Öyle büyük dramlar yaşanıyor ki, haberimiz bile olmuyor. Geçtiğimiz günlerde, Doğu Türkistan'ın Turpan kentinin Karahoca köyünden 3 yaşındaki Ferhat, suda boğulup can verdi. Uygur çocuğun hem annesi hem babası toplama kampında olduğu ortaya çıktı.
Toplama kamplarıyla ilgili uluslararası bazı medya kuruluşları yayınlar yapmaya başladılar. Kamplara alınan insanların akıbetinin meçhul olduğu ve insanlık dışı uygulamaların; işkence, hücre hapsi, ölüm gibi eylemlerin sistemli bir şekilde yapıldığı belgelendi.
Çin, bu gerçekleri örtbas etmek için büyük bir medya kampanyası başlattı. Birçok ülkede kendisine yakın gördüğü gruplara para ve finansal yardımlar yaparak imajını düzeltmeye çalışıyor. Ne kadar güçlü olursa olsun uluslararası arenada yalnız kalmaktan, ekonomik ambargolara uğramaktan çekiniyor.
Önce İngiliz medya kuruluşu BBC, kamplara davet edildi. BBC'nin kamplarla ilgili haberi son derece çarpıcıydı. Haberde, sadece bir kampa girmelerine izin verildiği, kamptaki Türklerin robot gibi hareket ettikleri ve kesinlikle ikili diyalog kurulamadığı vurgulanıyordu. Farklı bir kampa gitmek istediklerinde ise yetkililer, panikleyerek kapı girişlerine bile yaklaştırmamışlardı. Çin'in parası BBC'ye sökmediği için objektif bir haber yapılmıştı.
Bu arada kamp dediğime de bakmayın yüksek duvarlı, devasa hapishaneler.
Ama BBC'ye yaptırılamayan işler Türkiye'de olduğu gibi medyası sınırlı, değer yargısı ve omurgası olmayan şahıslara yaptırılabiliyor.
Önceki gün "Aydınlık" grubunun dergisi (bu arada ilk kez oluyor) ismime kargolanmış. Araştırdığım kadarıyla birçok medya kuruluşuna, STK ve kişiye gönderilmiş.
Kapak konusu "Kuşak-Yol'un Kalbi Sinciang…"
Derginin sayfalarını çevirdikçe manipülasyonun sınırları zorlanıyor. Dergi komple yalanlarla dolu.
Uygur Türkleri, Çin ve Doğu Türkistan için atılan başlıklardan bazıları:
"Türkiye ve Çin'in güvenliği ve refahı için Ayrılıkçı ve dinci teröre karşı ortak mücadele"
"ABD'nin Doğu Türkistan projesi"
"Sinciang'da kişi başı gelir 66 yılda 300 kat arttı"
"Türkiye'de Uygur sorunu bir NATO imalatı"
"İsa Yusuf Alptekin ile ayrılıkçı merkez kuruldu"
"Bir Uygur kızı beni dansa davet etti"
"Çin'i Çin yapan etnik çeşitliliğidir"
"Her Türkçe konuşan Türk değildir"
"Çin anayasası etnik azınlık haklarını korur"
"Çin milleti kavramı"
"İpek yolu Uygurların umut kaynağı"
"Sinciang'da çağdaşlaşma atılımı"…
Çin Devleti tarafından Aydınlık'a çıkartılan bültenden bazı bölümler paylaştım!
Anlaşılan o ki geçmişin MAO'cu zihniyeti ekmek bulamayınca sırtını komple Çin'e dayamış. Bunu yaparken de Uygur Türklerini "terörist", insan avcısı Çin yönetimini ise "çağdaş" olarak tanımlamış.
Akılla değil, parayla izah edilebilecek bu onursuz duruşu unutmayacağız.
Uygur Türkleri, soydaşlarımıza yönelik içerideki bu operasyonu unutturmayacağız.
Kendi yanında çalışanlara maaş ödemeyip "Çin'den yakında yüklü bir bütçe alacağız" açıklaması yapanlar bu bütçeyi açıklasınlar?
Kendi soydaşlarınızı kaça sattınız?..