Sosyal medya
Ülkemizi günlerdir allak bullak eden, kamuoyunu ayağa kaldıran, hükümeti derinden sarsan “masum istekler” orjinli “Gezi Park” hareketinde, sosyal medyanın büyük bir rol oynadığı artık herkes tarafından kabul ediliyor. 20 Mayıs 2013 tarihli köşemizde “Sosyal Medya yıkıp geçiyor” başlıklı yazımızın girişinde belirtilenlerin altını çizerek tekrarlamak gerekiyor:
“Dünyayı kasıp kavuran sosyal medya, Türkiye’de de kamuoyunu süratle etkileyerek hükmünü icra ediyor.
Gerçekten de, sosyal medya neredeyse medyayı geride bırakarak, hem geniş halk tabakalarını, hem de politikayı tetikliyor.
Tabii ki, ülkemizde sosyal medya sitelerinin veya kişisel girişimlerin, normal medyaya göre, pek sansür, yasaklama ve yasa baskısına maruz kalmadıkları için daha “özgür” yayın yaptıkları görülüyor.
Çeşitli; özellikle yasal mahsurlarına rağmen, sosyal medyanın yazdıklarından bildirdiklerinden çoğu zaman süratle etkileniliyor.
Özellikle, iktidarın birçok kararını ya revize etmek ya da değiştirmek zorunluluğunu duyduğu biliniyor.” Şimdi de, sosyal medyanın Mecliste’ki pozisyonunu, etkinliğini ayrıntılı bir şekilde dile getiren bilgileri sunarken, öncelikle Milletvekilleri’nin yüzde 54’ünün Twitter’da olduğunu belirtmek icap ediyor..
“Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Sosyal Medya ve Çalışma Grubu, TBMM’deki milletvekillerinin Twitter’daki performanslarını ölçümleyen bir araştırmayla “Milletvekillerinin Twitter Kullanımı Raporu”nu hazırladı.
Araştırmada 548 milletvekilinde 301’inin Twitter hesabı olduğu belirlendi.
Mecliste bulunan milletvekillerinin yüzde 54’ünün Twitter’da bulunduğu görülüyor. Vekillerin en fazla mesajlarını paylaştığı zamanlara bakıldığında 14:33 suları ve Pazar günü öne çıkıyor. Sosyal ağların siyasete etkisini doğrudan rakamsal olarak vermek güç.
Ancak bu etkinin hızla arttığı görülüyor. Bu nedenle siyasi partiler ve adayların seçim kampanyalarına sosyal araçları da eklemesi gerekiyor. Uzmanlara göre yapılması gerekenlerse kısaca şu şekilde sıralanıyor:
Kampanyadaki mesajı öne çıkarın. Sosyal medya bilgi kirliliğinin de en fazla olduğu mecraları temsil ediyor. Bu sebeple siyasilerin mesajları net olarak hep aynı tutumla seçmenlere iletmesi gerekiyor.
Sürekliliği gözden kaçırmayın. Sosyal ağların, televizyon ve radyoda konuşma yapmak ya da basılı bir yayına reklam vermenin dışında bir yapısı var. Tek bir Facebook sayfası yaratarak bunun takipçi kazanmasını beklemek hayalcilik olur.
Siyasilerin de uzman ekipleri ve sürekli sosyal ağları takip etmeleri öncelikli yer alıyor.” Kısacası; sosyal medya, demokrasinin yeni bir sigortası işlevini görüyor.
Ne var ki; sorumluluk sınırlarını aşmamak temel koşul oluyor.