Soner Yalçın haklı ama...

Soner Yalçın Hürriyet’te Devlet Bakanı Faruk Çelik’in, “Aleviler niye din dersine karşı olsun. Sünni’nin de Allah’ı, peygamberi, kitabı bir; bu ayrılık niye?” yaklaşımına, “Sayın Bakan imanın şartı kaç?” sorusu ile İslâm tarihinden şöyle bir pencere açmış:
“Devlet Bakanı Faruk Çelik’in yanıtıyla okullarda öğretilen din bilgisi öğretmenlerinin yanıtı aynı olacaktır; imanın şartı altıdır. Allah’a İman, Meleklere İman, Kitaplara İman, Ahret Gününe İman ve Kaderin Hayır ve Şerrin Allah’tan olduğuna İman.
Bakınız:
Gazali’den tutun İmam Birgivi’ye kadar bu sorunun yanıtı hep aynıdır: İmanın şartı altıdır.
Peki...
Bırakınız sadece Alevileri; Mutezile’den doğan tüm mezheplere göre imanın şartı
altı mıdır?
İbn-i Sina, İbn-i Rüşd, Ömer Hayyam, Farabi, İbn-i Arabi, Ömer Sikinki, Hamza Bali, Hallac-ı Mansur, Baba İlyas, Şeyh Bedreddin’e göre de imanın şartı altı mıdır?
Değildir!
Bu İslamcı düşünürlere, mezheplere imanın altıncı şartını kabul ettiremezsiniz. Onlara göre Allah sadece yönetir; hayır ve şer Allah’tan gelmez. Allah yarattıklarına niye eziyet etsin.”
Meselenin anlaşılabilmesi için alıntıyı uzun tuttuk, kusura bakmayın. Bu satırlar Soner Yalçın’a bir cevap değildir. Yalçın, İslâm tarihinde “Hayır ve Şerrin Allah’tan olduğunu imanın şartı kabul etmeyen bir damarın var olduğu” gerçeğini ortaya koymuş. Hürriyet çok okunan bir gazete olduğu için, “Hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanan” insanlarda bir “Acaba?” oluşmaması için; kendi çapımızda bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettik.
“Hayır ve Şer İmamın Şartlarından bir şarttır” yani “Hayrı da Allah yaratır, şerri de Allah yaratır” diyenlere “mâdem şerri Allah yaratıyor, öyleyse kendi yarattığı şey için kuluna niye azap ediyor” diye cevap verenlere İslâm’ın altıncı şartına inananların verdiği cevap Allah’ın kitabı Kur’an’dan ve Allah’ın Peygamberi Hz. Muhammed aleyhisselamdandır.
Kur’an-ı Kerim her şeyi Allah’ın yarattığına dair ayetlerle doludur. Biz iki örnekle yetinelim: “Sizi de, işlerinizi de yaratan Allah’tır.(Saffat,96)” “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır (Zümmer 62, Mümin 62). Peygamberimiz iman ile ilgili ayetleri açıklarken: “İman, Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Âhiret gününe, kadere, yani hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmadır” buyurmuştur. Kur’an ve Peygamber böyle söyledikten sonra İbn-i Rüşd’ün, Ömer Hayyam’ın, Hallac’ı Mansur ve diğerlerinin söyledikleri sadece bir “fikir”dir. İsteyen bu “fikirlere” inanır, isteyen bu “nakillere”.
Gelelim, “Şerri yaratan Allah, şerri işleyen kulunu niye cezalandırıyor? Bu haksızlık değil mi?” yaklaşımına...
Allah, kuluna asla haksızlık etmez. Bu da “Âyet” ve “Hadislerde” apaçık belirtilmiştir. Allah’ın şerri yaratması kulun istemesi üzerinedir. Kul ısrarla şerri ister, Allah da o şerri yaratmazsa o zaman dünya “imtihan dünyası” olmaz. “Şerri yaratmak şer” değil, “Şerri istemek şer”dir. Allah kendine karşı gelinmesini, yap dediklerinin yapılmamasını, yapma dediklerinin yapılmasını, yani şerri istemez, bunu isteyen kuldur. Kul şerri isteyince de Allah yaratır, istemeyerek, öfke ile yaratır.
İnsanoğlu kendisi için hak gördüğünü kendini ve her şeyi yaratan Allah için hak görmez. Bizim şaştığımız işte budur.
Mesela...
Hem yaratıp hem hesap sormasına bir örnek verelim. Bir devlet memuru maaşı ile devlet üretimi bir içki alıp makam arabasında içse ve kırmızı ışıkta geçse devlet ona hesap sormaz mı? Sorar. Oysa maaşı veren, içkiyi üreten, makam arabasını tahsis eden, kırmızı ışık direklerini diken devlet değil midir? Bu durumda devlete sen bütün bunları yaptın, bir de bana niye hesap soruyorsun, bu zulümdür denilebilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları