Son terörist eylemler ne anlama geliyor?

2015’in hem Türkiye hem de çevresi için çok ağır sorunlar ile geçeceği anlaşılıyordu. PKK’nın bir ayaklanmaya hazırlandığının bütün kanıtları ortada. PKK’nın ayaklanmayacağını söyleyenler de buna gerekçe olarak IŞİD’in PKK üzerindeki baskısını gösteriyorlar. Kimse “Öcalan ile müzakereler çok iyi gidiyor ondan dolayı PKK ayaklanmaz” demiyor. PKK’nın ayaklanmayacağını düşünenler, IŞİD’in Suriye ve Irak’ta PKK üzerinde uyguladığı baskının PKK’nın ayaklanma için Türkiye’ye eleman aktarmasını engelleyeceğinden hareket ederek ayaklanma olmayacağını ileri sürüyorlar.
PKK, sadece Güneydoğu Anadolu’da değil, İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde de örgütlenmesi sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde büyük şehirlerde PKK eylemlerinin daha da yoğunlaşması şaşırtıcı olmayacak. PKK’nın gençlik örgütü olan YDG-H, dün twitter hesabından şu mesajı yayınladı: “Hareket olarak tek taraflı yürütülen adına çözüm süreci dedikleri süreci askıya alıyor, silahlarımızın katillerin ensesinde olduğunu duyuruyoruz.” Bu açıklamanın anlam ve sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Öte yandan terör eylemlerinin bu sene sadece PKK ile sınırlı kalmayacağı anlaşılıyor. İstanbul’da DHKP-C tarafından gerçekleştirilen polise yönelik birisi başarısız öteki bir polisimizin şehit olmasına yol açan eylemler, DHKP-C’nin ve belki de küçük terörist grupların önümüzdeki dönemde gündeme gelmek için eylem geliştireceklerini gösteriyor. Arka arkaya gerçekleşen iki terör eylemi tesadüf değildir. Anlaşılan Türkiye önümüzdeki dönemde yaşama geçirilmeye hazırlanan bir eylem bütünü ile karşı karşıyadır. İstihbarat analizcileri DHKP-C eylemleri söz konusu olduğu zaman, özellikle dış dinamikler üzerinde dururlar. Bu eylemlerde güvenlik görevlileri, dış dinamikler üzerinden tahliller yapacaktır. DHKP-C tahlillerinin arkasında dış dinamik aranmasının önemli bir nedeni, anılan örgütün yönetici kadrolarının Avrupa ülkelerinde ve bulundukları ülkelerin istihbarat servislerinin “gözetiminde” yaşamalarıdır. Hiçbir ülke ve istihbarat servisi, bir terör örgütünün lider kadrosunu bedava, yani ödeme yapmadan ülkesinde bulundurmaz.
DHKP-C eylemlerinin kısmî istikrarsızlık yaratıcı etkisi muhakkak ki olacaktır. Ancak şu ana kadar gerçekleştirilen tek başına türde eylemler ile, ağır terör eylemi travmaları yaşamış bir ülke olan Türkiye’yi değil istikrarsızlaştırmak, kısa süreli sarsmak dahi mümkün değildir. 1968’den bu yana aşamalı olarak terör dalgalarının hemen her türlüsünü yaşayan bir ülke olan Türkiye’de insanlar bir anlamda psikolojik olarak aşılanmışlardır. Eğer Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması için özellikle Batı kaynaklı bir siyaset var ise ülkemizin çok daha etkili/kapsamlı terör dalgaları yaşaması planlanmaktadır demektir.
Türk halkı gibi Türk güvenlik sistemi de MİT-Jandarma-polis, terör konusunda dünyadaki en deneyimli güvenlik sistemlerinin başında gelmektedir. Terör dalgası boş ve direnç olmayan bir alanda değil, terör deneyimli bir halk ve güvenlik teşkilatının var olduğu ülkede gerçekleşecektir. Ancak Türkiye açısından sorun, PKK’nın Güneydoğu Anadolu’da ayaklanmaya hazırlandığı, büyükşehirlerde küçük ayaklanmalar ile belirli semtleri işgal edip kurtarılmış bölge oluşturmak için hazırlandığı bir dönemde güvenlik bürokrasisinin, suikastler ile baskı altına alınması, diğer bir ifade ile terörize edilmesidir.
PKK-DHKP-C eylemleri, “organik bir birliktelik olmasa dahi” eş zamanlı ve üzerinde anlaşılmadan dahi olsa “koordineli” şekilde gerçekleşir ise zaten 2015 senesini çok zor geçireceği anlaşılan Türkiye, daha da zor bir yıl geçirecektir.

Yazarın Diğer Yazıları