Son "lejyon", son ihanet!..
Kendi geçmişine hançer saplayan kaç ulus vardır acaba şu dünyada?..
Orijinale karşı olmak, tarihi savsaklamak, geçmişe ihanet etmek, ören yerlerine düşmanca bakmak ve kültür-sanat varlıklarına karşı duyarsız davranmak açısından ne yazık ki ülkenin her coğrafyasında dehşet verici bir yarış var;
Harran acaba dünyanın hangi bölgesinde olsaydı tahrip edilirdi; kümbetleri, tarihi dokusu ve kültür varlıklarıyla o muhteşem hazinenin etrafına gecekondu yapılabilirdi?..
Cenevizliler'den kalma Şile'deki 2000 yıllık Ocaklı Ada Kalesi restorasyon rezaletleri ile dünyanın neresinde Sünger Bob' benzetilebilirdi?..
Mimar Sinan'ın son eseri olan İstanbul'daki Atik Valide Külliyesi, Avrupa'nın neresinde olsaydı acaba camlarla kaplanarak ihtişamından uzaklaştırılırdı?..
Dünyanın ikinci büyük mozaik sergileme müzesinin bulunduğu Hatay'daki eserler hangi devlette olsaydı taşınırken tanınmaz hale getirilebilirdi?..
Yapımı 1865'te tamamlanan Ağrı'daki İshak Paşa Sarayı hangi modern ülkede bulunsaydı, tavanı camlarla kapatılırdı?..
Çanakkale'deki Apollon Tapınağı, Bursa'daki Sinan Paşa Külliyesi, Eskişehir'deki Battal Gazi Külliyesi, Trabzon'daki Sümela Manastırı ve Kaş'taki Antiphellos Antik Tiyatrosu hangi ülkede olsaydı, "tadilat- restorasyon" saçmalıkları adı altında darbe alabilirdi?..
Batman'daki Hasankeyf, hangi uygarlığın bağrında olsaydı, dinamitle yerlebir edilirdi?..
Ve Burdur'daki ünlü Salda Gölü, hangi coğrafyada olsaydı, "park"
yapmak iddiasıyla tehdit altında bırakılabilirdi?..
Gümüşhane'deki rezalet!..
Konu tarihi katletmek, kültürü çökertmek, sanatı darbelemek ve geçmişin izlerini silmek olunca, Türkiye'de o kadar dehşet verici örnekler var ki, saymakla bitmez...
Ve halkımız; ülkeyi uyutmakta, gerçekleri gözardı etmekte ve bütün önemli olaylar hasıraltı etmekte kullanılan siyasetin keşmekeşi ile oyalanırken, ülkede yağmalanmadık tarihi eser, ören yeri ve kültür varlığı da kalmadı...
O halde son soruyu soralım;
Dünyada hangi uygarlık acaba dağın başında bir çukur açar, içine hazine gömer ve su ile doldurur?..
Bu soru, ülkemizde kültür-sanata ve tarihe hançer saplamak açısından son dehşet verici örneği de anlatıyor?..
Ve aynı zamanda bu soru, bir doğa varlığının katledilmesinde gaflet-dalalet ve ihaneti sorgularken, devletin sorumsuzluğunu- başıboşluğu şaşırtıcı biçimde gündeme getiriyor, çok önemli uyarılar içeriyor...
Bilim adamları, tarihi geçmişi olan bir göldeki utanç verici kıyımın gerekçelerine yanıt ararken, dünyanın hiçbir bölgesinde görülmemiş bir gaflet ve doğa ihaneti Gümüşhane'de yaşandı...
Taşköprü Yaylası'nda, Dipsiz Göl gibi önemli bir doğa varlığı da ne yazık ki bataklığa dönüştürüldü...
Yaşananlar doğa katliamı açısından sadece dehşet verici değil, kültür ve turizm varlıklarının barbarca yok edilmesi açısından da utanç vereci...
Bakınız; 2 bin 140 metre yükseklikteki temiz havası, endemik bitki örtüsü ve dağ çayırlarıyla kaplı manzarasıyla hayranlık uyandıran Gümüşhane'deki o muhteşem yaylada neler oldu?..
Buzul göl bataklığı!!!
Adı açıklanmayan bir girişimci, Gümüşhane Valiliği ve İl Kültür Müdürlüğü'ne başvurarak, Dipsiz Göl'de hazine olduğunu öne sürmüş, kazı izni istemiş!..
Neymiş efendim, gölün dibinde Roma İmparatorluğu'nun 4 büyükler lejyonundan birine ait hazine varmış!!!
Gümüşhane Valiliği de akarı ve kaynağı olmayan 12 bin yıllık gölde 5 gün boyunca kazı yapılması için izin vermiş...
Ve iş makineleri önce gölün suyunu boşaltmış, ardından da tabanda sözde hazine ararken bölgeyi bataklığa çevirmiş... Velhasıl, hazine falan çıkmazken, masmavi suları ile görenleri büyüleyen göl yok olmuş...
Dipsiz Gölü yok edenler, "yeniden suyla dolduracağız" gibi komik bir savunma yapmışlar ama uzmanların açıklamaları gölün bir daha kesinlikle eski haline gelmeyeceği şeklinde...
Örneğin; jeoloji profesörü Raif Kandemir, 12 bin yıllık bir göle su deposu muamelesi yapanlara çok çarpıcı bilgilerle yanıt vermiş;
"Dünya üzerindeki buzul göller, son buzul çağından kalmadır ve yaşları 18 bin ile 12 bin yıl arasında değişir. Ülkemizde başta Kaçkar Dağları olmak üzere, dağlarımızın yüksek kotlarında buzul göller bulunur. Böyle kıymetli bir oluşuma, kendi kafalarına göre hiçbir uzmana danışmadan nasıl müdahalede bulunuyorlar?.. Buzul göller, dünyadaki en temiz sulardır ve küresel ısınmanın konuşulduğu şu günlerde gelecek kuşakların belki de ihtiyaç duyacağı böyle bir kaynak fütursuzca yok edildi... 12 bin yılda oluşan bu gölü nasıl olacak da siz doldurarak eski haline getireceksiniz?.. 12 bin yıllık bir değer ve ekosistem göz göre göre yok edilmiştir..."
Evet; Türkiye'de rant kaynaklı doğa katliamcılığı Çanakkale'den Karadeniz'e kadar ormanları-denizleri-gölleri-vadileri yok ederken, para kazanma hırsı dipsiz göllere kadar düştü!!!
365 gün 24 saat siyasetin keşmekeşinde uyutulan kitleler ise ne yazık ki tepkisiz ve duyarsız...
Peki; bir muhteşem doğa varlığını define safsatası ile yok edenlere ve bu rezalete izin verenlere Gümüşhane milletvekillerinin soracakları soru var mıdır acaba?..
Ve de Kültür Bakanı ne diyecek bu skandala?..