“Son karar kimin” kapışması kızıştı!..

Nevruz bombasını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç patlattı. AKP’de 3 dönem yasağının kaldırılmamasının ardından “pimi çekilmiş bomba” olarak değerlendirilen, her yaptığı açıklama ve konuşma Beştepe’de heyecan ve tedirginlikle takip edilen Bülent Arınç yine yaptı yapacağını. Erdoğan’ın, bebek katili Öcalan ve Kandil’in Hükümet ile anlaşmaya vardığı izleme heyetine olumlu bakmadığına ilişkin açıklamasına çok sert giydirdi. Benim de yazı düzenimi alt-üst etti. Öcalan’ın fare doğuran  2015 Nevruz mektubunu ve ardından Erdoğan’ın Ukrayna’ya gitmeden önce yaptığı  “izleme heyetine muhalif”  açıklamasının perde arkasını kaleme alacaktım. Gazeteciliğin kaderinde var; evdeki hesap çarşıya pek uymaz. En sıcak ve  en güncele çok çabuk adapte olmak gerekir. 
Erdoğan’ın kimyasını bozacak açıklamaların ayrıntılarını haber sütunlarından takip ettiğiniz için flaşından yürüyelim. Bülent Arınç,  “ Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk da hükümettedir”  diyerek Erdoğan’ın façasına genel bir çizik attıktan sonra izleme heyetinin kurulmasında hükümet kararlığına vurgu yaptı.
Peki, neydi  “Cumhurbaşkanımız her şeyi  çok iyi bilmektedir”  dediği Bülent Arınç açıklamasının  perde arkası?..
İlk sebep biraz(!) şahsi. AKP’de Erdoğan sonrası genel başkanlık  yarışında Bülent Arınç’ın  “yeni yetmeler” diye  Yalçın Akdoğan’ı  hedef tahtasına oturup kamuoyu önünde lafla epey bir dövdüğünü hatırlayın.
HDP ile varılan izleme heyeti mutabakatında isim listesi geçen salı günü AKP grup toplantısının ardından Yalçın Akdoğan ve MİT’e yakın kaynaklar tarafından kulislere üflenmeye başlanmıştı. Öyle bir tezgah döndürüldü ki isimleri üfleten Yalçın Akdoğan bir taraftan da tivitır üzerinden yalanlama açıklamaları geçiyordu. Ama, ısrarla vurgu yaptığı şu cümle çok manidardı; “son kararı sayın Başbakan verecek”. İşte buraya çok fena takılmıştı Recep Erdoğan. En son Hakan Fidan krizinde  Ahmet Davutoğlu’na iyi bir ders verdiğini düşündüğü sırada kendisine her şeyi saniye saniye rapor eden Akdoğan’ın bu şifreli mesajı yeni krizin habercisiydi.
Öcalan  ve Kandil ile pazarlık sürecini başlatan, izleme kurulunu kanunlaştıran ve ihanet sürecindeki tüm aktörlere yasal zırh sağlayan Recep Erdoğan’ın olup bitenleri gazetelerden okuması mümkün müydü? Tabii ki hayır. Zaten Bülent Arınç’da bunu açıktan söyledi. Fakat, Erdoğan’ın Cuma günü Ukrayna’ya hareketinden önce yaptığı açıklamanın hemen ardından AKP kulisleri fena karışmıştı. Erdoğan’ın bu açıklamasının ardındaki sebebin  “Davutoğlu’nun süreci iyi yönetmediği”  düşüncesinden kaynaklandığı dile getiriliyordu. Buna Yalçın Akdoğan’ın fişekleme yaparak çok katkıda bulunduğu dilden dile anlatılıyordu. Gerçek ise Kaçaksarayın özel odasında gizliydi;
Recep Erdoğan, arada sıkışmış görüntüsü veren Yalçın Akdoğan’dan pası almıştı. “Ahmet Davutoğlu son kararı veremez. Son kararı ben veririm.Benim dediğim olur” diyordu. Akdoğan’dan sürekli olarak “Davutoğlu sizi süreçte ikinci plana atmak istiyor” raporlarını alan Erdoğan böylece gereğini de yapmış oldu. Hem de kamuoyunu hayrete düşürecek şekilde ama hesaplanmayan biri vardı; Bülent Arınç. O da gördüğünüz gibi tam zamanında(!) sahneye çıkmasını yine bildi.
Hakan Fidan krizinde son kararı ben veririmde zafer kazanan Erdoğan bakalım bu savaşta işi nasıl nihayetlendirecek?..
Gelelim, haftalar öncesinden pek cilalanan bebek katili Öcalan’ın 2015 Nevruz mektubuna...
Hani Öcalan’ın silah bırakma çağrısı?..
Hani Öcalan’ın Türkiye’ye karşı silah bırakma çağrısı?..
Çanak yalayıcılara bakarsanız her şey yolunda. Öyle mi?..
10 Maddelik Dolmabahçe mutabakatından öte bir şey var mı?
Türkiye’ye karşı silahsızlanma için kongre çağrısının tekrarından daha ileride bir şey yok. Çok samimi ise, kongre tarihi için bir süre neden  vermiyor da işin ucunu açık bırakıyor bebek katili Öcalan?..
Terörist başının  2015  Nevruz mektubu 2013’den bile geri noktada.
Neden?
Bebek katili 2013’de silahlı unsurlara geri çekilme çağrısında bulunmuştu hem de kongre daveti yapmadan.
O zaman bu mektup da çok allanıp pullanıp yere göğe sığdırılamadı ama terör örgütü kırsaldan sonra şehirlerde tam hakimiyeti sağladı, evleri cephanelik haline getirdi, 6-8 Ekimde de büyük ayaklanmanın  provasını yaptı.
Bebek katli Öcalan’ın dünkü açıklamasında gözlerden kaçırılmak istenen,  izleme komitesinden daha ileride dayattığı bir şartı açık hale getireyim;
“Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız.” 
Yani, Öcalan sözde çağrı yaptığı PKK kongresi öncesinde TBMM’yi de masaya oturtmayı şart koşuyor. Hem de faili meçhuller iddiasını kabul ettirerek.
Ha !.. Birde tahmin ettiğim gibi Öcalan ,AKP’lilerle de kafa bulmayı ihmal etmemiş. AKP jargonuyla ne diyor sonunda?
“Hayırlara vesile olması”..
AKP’de son krizle birlikte tüm  çalkantıların gerisindeki bomba gelişmeleri Salı günkü yazımda ele almayı planlıyorum. Bir kaç teyide daha ihtiyaç duyuyorum.
Hadi küçük bir tiyo vereyim;
İslam Kalkınma Bankası!..

Yazarın Diğer Yazıları