Skandal, bildiride yer almadı
15 Nisan 2018 tarihinde Suudi Arabistan'ın ev sahipliği yaptığı ülkenin doğusundaki Dahran kentinde toplanan 29. Arap Zirvesi'nde sağduyu hakim oldu.
13 Nisan'da Riyad'da bir araya gelen Arap ülkeleri Dışişleri Bakanlarının hazırladıkları 16 maddeden oluşan taslak metinde Türkiye'nin Suriye ve Irak operasyonlarını hedef alan bir madde yer almakta idi. Ancak Mısır Devlet Başkanı Sisi'nin isim vermeden Türkiye'yi eleştiren bir konuşma yapması dışında sözü edilen madde ne zirvede görüşüldü ne de sonuç bildirisinde yer aldı.
Hazırlanan gündem tasarısının bir nüshasını ele geçiren Asharq Al-Awsat gazetesinin 14 Nisan tarihli sayısında yer alan habere göre taslakta; TSK'nın Afrin harekâtının şiddetle kınanması, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunmasının yanı sıra TSK'nın Irak topraklarından kayıtsız şartsız çekilmesi taleplerinin yer aldığı bildirilmiştir.
Bu bağlamda Arap Birliği Genel Sekreteri ve söz konusu taslağın metninin hazırlanmasında öncülük eden Mısır vatandaşı olan Ahmed Ebul Geyt, "Suriye'nin kuzeyindeki durumu özellikle Türk ordusunun operasyon gerçekleştirdiği Afrin'deki durumu endişeyle takip ediyorum." şeklinde skandal bir açıklama yapması Ankara ve özellikle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından sert tepkiyle karşılandı.
Çavuşoğlu, Arap Birliği'nin politika ve açıklamalarındaki tutarsızlıklara dikkat çekerek tepkisini dile getirdi; "Türkiye terör örgütleriyle mücadele için oradadır. Halkını ve sınırlarını korumak için uluslararası hukuktan kaynaklanan müdafaa hakkını kullanıyoruz. ABD başta olmak üzere diğer Batılı ülkelerin müdahalelerine sessiz kalınmaktadır. Birliğe üye ülke liderinin yarım milyon insanı öldürmesini ve kimyasal silah kullanmasını önleyecek kadar sistemleriniz güçlü olabilse keşke" şeklinde konuştu.
29. Arap Zirvesi'ne 16 ülkenin devlet başkanları katıldı. Üyeliği dondurulan Suriye ile birlikte toplam 6 ülkenin başkanları zirveye katılmadı. Katar Emiri Şeyh Tamim El Sani, Katar'a Körfez ülkeleri tarafından uygulanan ambargo nedeniyle, Birleşik Arap Emirliği Devlet Başkanı Halife Bin Zaid Al Nahyan ve Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika sağlık nedeniyle katılamazken Fas Kralı VI. Muhammed ve Oman Sultanı Kabus'un zirveye neden iştirak etmedikleri halen bilinmemektedir.
Zirveden sonra Fransız basınında Cumhurbaşkanı Macron'un Menbiç'e asker göndereceği yazıldı. Zirvede başarılı olmayan ABD'nin şimdi de Suriye'nin kuzeydoğusundaki Amerikan askerlerinin yerine Mısır ve Körfez Ülkeleri askerlerinin konuşlandırılması için temaslar yürüttüğü ileri sürülmektedir. Mısır, Esad'dan yana, başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez Ülkelerinin Yemen'deki başarısızlıkları ise ortada.
Zirvede Filistin davasının yanı sıra Suriye, Libya ve Yemen'deki krizlere ilişkin son gelişmeler ile özellikle İran'ın Arap ülkelerinin iç meselelerine müdahaleleri detaylı bir şekilde ele alındı.
Kudüs Zirvesi olarak isimlendirilen 29. Arap Birliği Zirvesin'de 29 maddeden oluşan sonuç bildirisinde yer alan önemli birkaç madde ise;
* Arap Ulusunun tamamı için Filistin meselesinin bütünlüğünü, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Arap kimliğini ve Filistin Devleti'nin başkenti olduğunu yeniden teyit ediyoruz.
* İran destekli Husi milisler tarafından Suudi Arabistan'ın Mekke, Riyad ve diğer birçok şehrinin 119 balistik füze ile hedef alınmasını en güçlü ifadelerle kınıyoruz.
* Suriye krizinin sona ermesi, Suriye halkının isteklerinin gerçekleştirilmesi, Suriye'nin birliği, egemenliği ve bağımsızlığının korunması, ülkedeki tüm terörist grupların varlığının sona erdirilmesi için 'Cenevre-1 Bildirgesi'ne dayalı siyasi bir çözüm bulma ihtiyacını tekrar vurgulamak istiyoruz.
* Kardeş Suriye halkına karşı kimyasal silah kullanımını şiddetle kınadığımızı vurguluyor, kimyasal silah kullanımının kanıtlanması için bağımsız bir uluslararası soruşturma yapılmasını talep ediyoruz.
* İran'dan başta Suriye ve Yemen olmak üzere tüm Arap ülkelerinden milislerin ve silahlı unsurlarının geri çekilmesi talep edilmiştir.
* Yemen'deki darbelerin tamamen sona ermesi için Körfez İşbirliği Konseyi girişimi, BM konseyinin 2216 sayılı kararı çerçevesinde siyasi bir çözümün bulunması desteklenmelidir.
* Libya'daki meşru kurumların desteklenmesinin önemi vurgulandı.
Arap Birliği'nin Zirvede aldığı kararların ne kadarının hayata geçirilebileceğini zamanla göreceğiz.