Size heyecanlı(!) bir maç anlatayım...
“5’inci VIVA World Cup turnuvası finalinde ev sahibi Kürdistan ile final karşılaşmasına çıkan KKTC A Milli Futbol Takımı, maçı 2-1 kaybederek turnuvayı 2’nci olarak tamamladı. Erbil’deki Franso Hariri Stadı’nda yaklaşık 15 bin seyirci önünde oynanan final maçında tüm itirazlara rağmen Iraklı Kürt hakem karşılaşmaya atandı. Oyunun ilk dakikalarında Serkan’ın rakibi ile omuz omuza mücadelesine anlamsız bir şekilde penaltı çalan hakem, karşılaşmaya 1-0 mağlup başlamamıza neden oldu. Bu dakikadan sonra oyun konsantrasyonunu kaybeden Milliler, 33’üncü dakikada Serkan ve Hasan Piro anlaşmazlığından ikinci golü de kalesinde görünce skor 2-0 oldu. Devrenin bitmesine dakikalar kala Çağrı’nın pası ile sol kanattan ceza alanına giren İbrahim Çıdamlı’nın ortasında Kürdistan savunmasına çarpan top filelere girince skor 2-1’e geldi ve Milli Takımımız soyunma odasına umutla gitti.
İkinci yarıda gerçekleştirilen oyuncu değişiklikleri ile daha da hareketlenen milli takım oyunun kontrolünü ele geçirdi. Bu bölümde Serhan’ın ceza alanı dışından vurduğu güzel şutun direkten dönmesi millilerimizin şanssızlığı oldu. Daha sonra sahneye yine Kürt hakem çıktı ve çaldığı fauller ile gösterdiği sarı kartlar sonrası Milli Takım’ın baskısını sonuçsuz bıraktı. 15 bin Kürt taraftarın ara vermeden yoğun tezahüratları da Kürdistan Milli Takımı’nın oyuna ilerleyen bölümlerde denge getirmesini sağladı. Dengeye gelen oyun bu skorla tamamlandı ve Kürdistan Milli Takımı 5’inci VIVA World Cup turnuvasının şampiyonu olurken Milli Takımımız ikinci oldu.
Maç sonrası kupayı Erbil Valisi Nevzad Hadi oyunculara verirken Türkiye’nin Başkonsolos Yardımcısı İbrahim Yükselen ise her iki takım oyucularına madalyalarını verdi.. Maç sonrasında KKTC A Milli takımı ikincilik madalyalarını alırken Kürdistan takımı havai fişek gösterileri altında şampiyonluk kupasını havaya kaldırdı.”
Bu maçı size niye mi anlattım?
Öncelikle şunu ifade edeyim; bu anlatım bana ait değil. Yukarıdaki satırlar ne yazık ki 10 Haziran 2012 tarihli KKTC medyasının ortak ifadeleri.
Bu haberin benzerlerini bizim medyada küçük haberler olarak okudunuz.
Bu turnuva FİFA’nın “üye olamayan takımlar için düzenlediği turnuva”. Ama resmi tarifi ne olursa olsun tezgah belli.
Geçen yıllarda Kürdistan Milli takımının VİVA Dünya Kupasına katılmak istemesi üzerine KKTC takımı kupadan çekilmişti.
Bu yıl gidip oynadılar, sözde Kürdistan bayrağına ve marşına selam durdular. Onlar, “Kürdistan” la maç yaparken 1974’de Barış Harekatında gözünü kırpmadan mücadele veren, şehit, gazi olan Mehmetçiğin torunları Kuzey Irak’tan sızan teröristlerin hain saldırılarıyla şehit oluyordu.
Aradan çok zaman geçmedi. Suriye askeri keşif uçağımızı düşürdü. Sıcak tartışmaların ve bunun paralelinde iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Tam bir kafa karışıklığı ve bilgi kirliliği ortamındayız.
Beşşar Esad’ın Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajı okuyun. Rusya’dan gelen iddialara bakın. ABD ve bizimkilerin tarafı zaten belli. İran’dan, İsrail’e ve Türkiye’ye yönelik açıklamalara bir daha dikkat kesilin. Doğu Akdeniz’de sınırları çok aşan büyük ve sıcak kapışmanın stratejik önemini tekrar etmeye gerek var mı? Burada Kıbrıs’ın bizim için taşıdığı hayati önemi vurgulamak gerekir mi?..
Buradan geçelim KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun bir haber televizyonunda yaptığı açıklamalara.
Eroğlu, “İsrail, Güney Kıbrıs’ta PKK’lı eğitiyor” diyor.
Kocaman bir “günaydın” desek o bile yetersiz kalır.
Derviş Eroğlu, 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığının Kıbrıs Rum Kesimine geçmesinin büyük hata olduğunu söylüyor. İsrail’in eğittiği PKK’lıların Kandil’e gönderildiğini kaydediyor. Rum Kesiminden İsrail’e, İsrail’den Rum kesimine gemilerle silah taşındığına ve buna AB’nin göz yumduğuna işaret ediyor.
Peki!..
Bunları çok net bilen Derviş Eroğlu milli takımı niye “Kürdistan” la maça gönderdi?
Çok soracağım ama söz konusu Anavatan topraklarının parçası olunca boğazım düğümleniyor.
Daha önceki yazılarımda da dikkat çekmiştim; KKTC’de bazı üniversitelerde çok sayıda terör örgütü PKK sempatizanı gençlerin yuvalandığını ve bölücülük eğitimi yaptıklarını.. PKK’nın sivil uzantılarının “milletvekili” hüviyetleri ile periyodik aralıklarla KKTC’ye gidip orada yuvalanan “üniversiteli gençlerle” eğitim yaptıklarını. Kuzey Kıbrıs’ta yetiştirilen KCK militanlarının Türkiye’de büyük şehirlerde eylemler düzenlediklerini..
Rum kesiminde PKK militanları eğitiliyorsa KKTC’de KCK’nın tosunları yetiştiriliyor.
Peki bizde ne oluyor?
İktidar; bildiğiniz AKP. “Kazan kazan” cı!..
Muhalefet; CHP kanadı açıldı bir daha dönemedi.
MHP; Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin elinde KKTC’de olup bitenlerle ilgili somut belgeli dosyalar olduğunu çok iyi biliyorum.
“Öcalan İmralı’da mı” sorusunu ortaya atan Devlet Bahçeli’nin kirli oyunları gün yüzüne çıkaracağı günü ümitle bekliyorum.
Askerde kadro sıkıntısı
Jandarma teşkilatının sıkıntıları hala giderilemedi, verilen sözler ise “beklemeye” alındı. Bu arada orduda terfilerin de belirleneceği YAŞ Ağustos toplantısı öncesinde malum yargılamalar dolayısıyla da kadro sıkıntıları had safhada. TSK çevrelerinde bu yıl sırası gelen albayların elemeye tabi tutulmadan paşa olacağı ve halihazırdaki paşaların da bir üst rütbeye yükseleceği konuşuluyor.
Jandarmada ise burukluk devam ediyor. Yeniden şark görevi çıkan uzman personelden çoğunun Güneydoğu’ya gitmeyeceği belirtiliyor. Jandarmadan yeniden şark görevi gelen çok sayıda personelin kendi isteği ile Ağustos ayında emekli olacağı bildiriliyor.