Siz önce bir Anayasa'yı tanıyın da!..
Sanki memlekette, bütün antropolojik, genetik testlerden "yüzde yüz Türk" olan geçebilecek durumdakiler hiçbir haksızlığa, hukuksuzluğa uğramıyor…
Temel hak ve hürriyetlerini layığıyla kullanabiliyor…
Her türlü sosyal, kültürel, ekonomik, insani, vicdani talepleri kabul görüyor; hiçbiri kör, sağır duvara toslamıyor…
Eğitimde, sağlıkta, barınmada, teşvikte, yardımlaşma-dayanışmada, istihdamda, atama/terfide, yargıda oligarşik reflekslerle çifte standarda maruz kalmıyor…
Türkiye''de bir kesim, ısrarlı bir şekilde, her nevi hak, hukuk ihlalini "etnik köken"le ilişkilendiriyor.
Eşitler arasında karşılaşılan eşitsizliklerin tamamını buna bağlıyor.
Akabinde de, "eşit yurttaşlıklarının tanınması"nı istiyor.
*
Gel de "ya sabır" çekme.
Nasıl tanınacak mesela "eşit yurttaşlık"?
Hangi taahhütnameyle?
Anayasayla değil mi?
Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir bölümü, din, dil, ırk, cinsiyete dayalı olarak diğerlerinden üstündür yahut aşağıdadır mı diyor peki!
*
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası''nın 10. Maddesi:
- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
*
Al sana "eşit yurttaşlık".
Al sana "yurttaşların eşitliği"ni resmen tanıma belgesi.
*
Arzu edilen sahiden de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamının devlet nezdinde "eşit" varsayılması, her türlü, hak, hürriyet ve hizmetten "eşit şekilde" yararlanması ise, iktidara "eşit yurttaşlığın tanınması" değil de yurttaşların eşitliğinin garantisi olan "Anayasa''ya uyulması" çağrısı yapmak daha mantıklı sanki!
Aaaa…
Ama bir dakika…
İktidarı Anayasa''yı delmemeye, Anayasa''ya bağlı kalmaya çağırmak için önce Anayasa''yı tanıyor olmak gerekli değil mi!
ŞAM UÇAĞI KALKARKEN…
Sanal alem çöplüğüne kaç "Esed" yollandı acaba son birkaç günde?
Hangi mesajlar "hatırlatılmasın" diye silindi?
Kaç yazı, konuşma "sayfa açılmıyor" kalkanıyla gizlendi?
*
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile 2015 yılında görüştüğünde, "Utanıyorum bu görüntülerden. Gidenlerin adı bir de ''Türk heyeti Esad''ı ziyaret etti'' diye yansıdı. Türk kelimesini bile kirlettiler diye düşünüyorum. Böyle bir toplu katliamcı ile el sıkışmak, 200 binden fazla insan ölmüş, en az yüzde 93''ünün katili insanlık dışı yaratık Esad ve gidiyorlar ona böyle bir siyasi meşruiyetti hâlâ varmış gibi onun dizinin dibine oturuyorlar. Şu anda Esad Amerikan gazetelerinde, televizyonlarında IŞİD''e karşı mücadelede en ön safta yer alan bir lider olarak yansıtılıyor. Ne antiemperyalizmiymiş, bıraksınlar bu hikayeleri. Utanıyorum" yazanlar…
Aynı Perinçek, duyurduğu gibi, önümüzdeki 10-15 gün içinde, tıpkı 2015''teki gibi Türkiye ve Şam yönetimleri arasında aracılık yapma teklifi eşliğinde, kendi ifadesiyle "Hükümetten bağımsız bir parti olarak ama onların da görüşlerini alarak" Esad''la görüşürse, ne yazacaklar?
*
İktidarı "Esad''la diyaloğa" davet edenleri, 2016''da "katil yalakası", 2020''de "katillerin verdiği sufleyi tekrarlayan terörist kalkanları" olarak tanımlayanlar, şimdi Cumhur İttifakı''nın ortağı olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli''nin "Türkiye''nin Suriye ile görüşme düzeyini siyasi diyalog mertebesine çıkarması, bu çerçevede terör örgütlerinin yuvalandıkları her coğrafi alandan iş birliğiyle sökülüp atılması önümüzdeki siyasi gündem konularından birisi olmaya namzettir ve hatta ciddiyetle ele alınmaya değerdir" sözleriyle, "Esad''la diyaloğa" verdiği açık desteği, hangi referansla alkışlayacaklar?
*
Benimkisi de laf…
Bir dönem şiirler yazdıkları hocaefendileri için, başka bir dönem "terör örgütü ele başı" yazan modeller bunlar…
Ne gam ki konjonktürel savrulmalar;
Dönmek bahsinde topaçtan farksızlar…
Bakın görün Şam uçağında yerlerini ilk ayırtanlar da onlar olurlar!