Siyasetten uzak Ombudsman!..
Kısaca; kişi ile idare arasındaki uyuşmazlıkları gidermek maksadıyla kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu kendini tanıtmak için yoğun gayret gösteriyor. Hatırlarsınız; Kamu Başdenetçiliğine büyük tartışmaların ardından Başbakanın yakın dostu olan Nihat Ömeroğlu seçilmişti. Ömeroğlu, dün medyanın Ankara temsilcileri ile birlikte tanışma toplantısı düzenledi. Kurumu tanıttı. Başdenetçi, AKP tarafından seçilen milletvekili kökenli denetçilere rağmen, “Bizim siyasetçilerle işimiz olmaz.Bağımsız yargı gibi çalışma iddiasındayız” dedi. Gündemin en sıcak maddeleri olan, Gezi Parkı olayları, Alevi vatandaşların büyük tepkisini çeken Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile ilgili sorulara, “Müracaat gelsin bakalım” diye cevap verdi. Alkol yasağını “siyasi gündem” olarak değerlendirdi. 1 Mayıs Taksim olayları sırasında kafasından ağır yaralanan Dilan Alp adlı genç kızla ilgili bir çocuk derneğinin başvuruda bulunduğunu ve konuyu incelediklerini bildirdi. Başörtüsü yasağı ile ilgili somut bir başvurunun olmadığını ve bu konuda mevzuat çalışmaları yaptıklarını kaydetti. Kamu Denetçiliği Kurumu’na 27 Mayıs’a kadar 2 bin 72 başvuru olmuş. Şikayetlerde birinci sırayı 411 dosya ile Kamu Personel Rejimi alıyor. Arkasından çokluk sıralamasına göre, Ekonomi, Maliye ve Vergi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Eğitim-Öğretim, Gençlik ve Spor, Mahalli İdarelerce Yürütülen Hizmetler, Adalet, Milli Savunma ve Güvenlik, Mülkiyet Hakkı, İnsan Hakları geliyor. Dosyalar inceleniyor, kamuoyu baskısı için medyadan yardım isteniyor. Alınan kararların etkinliği konusunda ise Nihat Ömeroğlu şunu söylüyor;
“Kararlarımızın arkasında Meclis durmazsa, rapor yazar maaşlarımızı alırız...”
SP’li fotoğraf
“Muhteşem”in yönelttiği suçlamaların ardından kulislerdeki iddialara göre, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye’ye giden bazı milletvekillerini çağırıp kızdığını dünkü yazımda aktarmıştım. Adı geçen CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl aradı, iddiaları şöyle yanıtladı:
“Daha bu olaylar patlak vermeden, henüz Başbakan daha açıklama yapmamıştı, ben duyum aldım ve genel başkanımı aradım. Böyle böyle bir yerden bize vurmaya çalışacaklar dedim. Bizi götüren şirketin şoförünü tutuklamışlar, bu şoför üzerinden bize vurmaya çalışacaklar ne yapalım, dedim. Aynen bana ifadesi, ’Kimi tutuklarlarsa tutuklasınlar siz yanlış bir şey konuştunuz mu? Hayır. Yanlış bir şey yaptınız mı? Hayır. Bir sancınız var mı? Hayır. Bırak ne yaparlarsa yapsınlar rahat olun.’”
Başbakanın gerçekleri saptırdığını öne süren Akgöl, El-Muhaberat elemanı olduğu iddia edilen Ebu Firas’lı fotoğrafları kendilerinin kamuoyuna servis ettiklerini hatırlattı ve şöyle devam etti:
“Başbakan bulmadı onu. Sonra o fotoğrafta adı geçen şahıs Saadet Partisi’nin ziyaretinde de aynı komitede varmış. Saadet Partisi onların tabanı. Saadet Partisi’nin tabanına vuramazlar. Vurdukları zaman kendi içinde problem yaşayacaklar. Milli Görüş de gitti, Beşşar Esad ile görüştü dediği zaman kendi tabanındakilere ne diyecek? Bir yandan bizi savunmuş olacak. O yüzden Saadet Partisi’nin ziyaretini görmezden geliyor. Saadet Partisi; genel başkanı, il başkanı, MYK üyeleri ile gitmiş. Saadet Partisi’ne vurduğu anda kendi tabanındaki Milli Görüşçüler bu sefer kendilerine tepki duyacaklar. Dolayısıyla CHP’nin Alevi-Sünni ayrımı yapmadığını, doğru bir iş yaptığını teyit etmiş olacaklar. Saadet Partisi mi Alevi-Sünnilik yapıyor o zaman? Bu nedenle bize vurmaya çalışıyor. Ben Saadet Partisi’ni eleştirmiyorum. Sonuçta o adamlar da bilemez kim vardı o odada. Ben bir heyetle bir devlet başkanını ziyarete gittiğimde kimi odaya kabul eder ben bilmem ki. Bilsem de yok bunu almam diyemem.”