Siyaset yuvarlaktır

“Kırmızı-Beyaz büyü”tuttu. Medya sanki narkoz yedi. Siyasiler sorunlara “top” muamelesi yapıyor. Belki bir “mucize” kalemizi korur, top “out”a çıkar kurtuluruz!


Adaletin ayak topu
Sabri, Galatasaray’dan kovulmuş gibi olan çocuktur. Emre Aşık, Ankaraspor’a kiralanmış “yaşlı kalbi” azıcık kırık sessiz kişidir. Gökhan, hep sakatlanan delikanlıdır. Servet, Edu’ya Büdü’ye yer bulan Fener’de bir yer bulunamayıp Sivas’a verilmiş o “sakar” savaşçıdır. Kazım, bundan futbolcu olmaz da denilendir. Mehmet Topal Galatasaray’ın ideal 11’inde hâlâ “yedek” tir. Bu Arda’yı Vestel’e kiralayanlar değil, oradaki sağbekten alıp sol açığa koyuveren Gerets keşfetmiştir. Tuncay koca Fener’in tutmaya uğraşmadığıdır. Nihat, Toschack’ın ısrarıdır. Semih, “yetersiz, yedek, gol kralı” dır! Hamit, gönderilmiş ikizinin gücüyle de oynayandır. Adalet Terim’in onlarda inadı da olabilir.
* Umur Talu/Sabah

Futbol narkozu
RTE’nin tribünde beraberlik golüyle ayağa fırlaması, acaba hangi duyguların eseri?
İspanya diktatörü Franco dizginleri ele geçirdiği günlerde ilk işi 40 bin, 50 bin kişilik statlar yapılmasını emretmek oldu. Halkın sosyal sorunlar çıkarmasını engellemek, stadyumlarda bağırarak, boşalarak siyasetten uzak kalmasını sağlamak için!
* Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Mucizeye gerek varsa...
Fatih Terim Çek maçı sonrasında, “Odamda, ’imkânsız yoktur, mucize zaman alır’yazıyor” diye konuştu. Mucize bir futbol taktiği değildir.
Dünya üçüncüsü olmuş bir takımımız var. Bizim futbolcularımız da, rakip takımlardakiler gibi Avrupa’nın en iyi takımlarında oynuyorlar.
O halde bizim bir takımı yenmemiz niye mucizeye bağlı oluyor?
* Fikret Bila/Milliyet

Fatih Terim’i affettim
Viyana’da önceki gece 119’uncu dakikada Rüştü’nün yerden kalkamayan arkadaşlarını “haydi gidin” diye kaldırmasını, Hamit’in kolu kanadı kırılmış gibi duran arkadaşlarını itekleyerek canlandırmasını gördüğüm, 121’inci dakikadaki golle 70 milyonla birlikte havalara fırladığım, Rüştü’nün üçüncü penaltıyı kurtarışını izlediğim için Fatih Terim’i affettim. Fatih Terim ya da başkaları “sen kim oluyorsun” diyebilir, ben bu sevinci tatmış bir Türküm.
* Okay Gönensin/Vatan


Milli maçın ardından zafer sarhoşuna dönen vatandaş, bütün sıkıntılarını unuttu


Mucizeyiz biz...
Fakir millet sevindi... Son yıllarda hep aşağılandığı ve ezildiği için alınan sonuçlar karşısında bir öfke ve sevinç patlaması yaşıyor. Ezilmeye katlanamadığının da bir ifadesi bu... Aynı zamanda Türk bayrağını göğsüne takıp “Türkiye” diye bağırmanın da mutluluğunu duyuyor... Son yıllarda malumunuz “Türküm” demek neredeyse ırkçılık sayılır olmuştu... Ülkenin başbakanı bile “Türküm” demiyordu... Başarılı sonuçlar ortak sıfatımızla buluşmamızı da sağladı denebilir... Neticede... İyi geldi bu mucize...
* Melih Aşık/Milliyet


Siyaset Tanrısı
Hırvatistan maçı sonrası kendi kendime, “Oğlum Güneri hiç kaygılanma, Türkiye bu siyaset krizini de aşacaktır” dedim. Türkiye’yi futbolda seven Tanrı neden siyasette sevmesin?
* Güneri Civaoğlu/Milliyet


+++++


MASALCI TEYZE
Hayrünisa Gül, ‘Konuşan Kitap Şenliği’nin açılışında çocukları kucağına oturtup, Cengiz Aytmatov’un ölümsüz eseri Gün Olur Asra Bedel’den bir sayfa okumuş... Ülk
esini AİHM’ye şikâyet eden, insanları açken, sokaklarda yatarken Çankaya’yı beğenmeyip 18 trilyonluk tadilat yaptıran, tarihi mirasımız olan eserlere karşı bana yeni oyuncaklar isteyen tatminsiz çocuklarını anımsatan bir tavır içerisinde olan bu hanımefendiye bir sayfa yetmez, bence “mankurtlaşma” nın ibretlik sonunu anlatan kitabın her sayfasını, “ne yapıyorum ben” diyene kadar bir değil bin kere okumalı.


+++++


Büyükanıt düşmanıymış!

Ahmet Altan, Taraf’ı kastederek “finansörüne bakın” diyen Genelkurmay Başkanı’na hitaben yazdığı yazıda “Gazetecilere söylediği o gizli finansörün kimliğini açıklasın. Dürüst ve adil generalin yapması gereken budur. İsteriz ki dostlarımızla olduğu gibi, ”düşmanlarımız“la da övünebilelim. Bu övünmeyi bize bağışlayacak tek şey onların dürüstlüğüdür.
Ama dürüt olsalar niye gerçekleri açıklayan birine düşman olsunlar ki?” dedi. Altan böylece Büyükanıt’ı hem yalancı hem de düşman ilan etmiş oldu.


+++++

İĞne İle çuvaldIz
İşgal teçhizatı
Sabah yazarları görme ve işitme duyularını kaybetmişe benziyor.
Nazlı Ilıcak ve Ergun Babahan Genelkurmay’ın resmi açıklmasındaki yalanlamaya rağmen, Taraf’ın yayımladığı haberin referansı için hâlâ “Genel Kurmay Belgesi” diyor.
Aynı “belge” den yola çıkarak gündem analizine girişen bu yazarlar, Türkiye’de varlığı inkâr edilemez psikolojik savaşta, işgal kuvvetlerinin teçhizatının kendi yazılarından oluştuğunu unutuyorlar.



+++++


Oh be kalemini Viyana’da unutmayan biri çıktı!

Ters köşe sorusu

Sayın Başbakan: Milli maç zaferinden kaynaklanan coşkunuzu bozmak gibi olacak ama; açıklayın şu hesabı: Günde 800 bin YTL’yi, yılda 290.7 milyon YTL’yi nereye harcadınız? Özel Kalem Müdürlüğünüz yani sekreteryanız, bu harcamayı yaparken yasada belirtilen görev ve sorumluluklarını aştı mı? Kamu kuruluşlarına, “Aldığınız gazete sayısını azaltın, elektrik ve su tasarrufu yapın” diye uyarıda bulunan bir Başbakan olarak, kendi sekreteryanızı da “Biraz daha az para harcayın. Unutmayın harcadığınız her kuruş, yoksul halkın vergilerinden geliyor” diye bir kez uyardınız mı?
* Mustafa Mutlu / Vatan


+++++

Vakit’in mumu böyle söndü...
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, bir takım karanlık güçler tarafından Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’u yıpratmaya yönelik olduğu anlaşılan “fotoğraflı saldırı” girişimini, “Gerçeğin öteki yüzü” başlığıyla manşete taşıdı. Orgeneral İlker Başbuğ’un Mescid-i Aksa’da dua ederken çekilmiş resmini köşesinde yayımlayan Özkök, “Fotoğraf istiyordun, al işte” başlıklı yazısıyla isim vermeden Vakit gazetesine yüklenip, “Utandın mı?” diye sordu.
* Ertuğrul Özkök / Hürriyet


+++++


MİNİ YORUM

Hayrünisa Hanım geri püskürtüldü
Babıali Şenlikleri dolayısıyla ’hazır bütün basın oradayken bir çadır da ben kurayım’ diye düşündüğünü sandığım Hayrünisa Gül’ün tarihi yarımadaya yaptığı çıkartma, Cumhuriyet değerlerini savunmayı kendisine görev edinen bir hanım tarafından başarıyla püskürtüldü. Hanımefendiler, devletin kolluk kuvvetlerinin yardımıyla, her ne kadar, yaka-paça medyadan saklamayı başarsalar da, nereye giderlerse gitsinler vatanını milletini seven insanların nefesini hep enselerinde hissedeceklerini gördüler.
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları