Sivas Kongresi, mandacılık, Sivaslı manda

Bugün 4 Eylül, Cumhuriyet’in temelinin atıldığı Sivas Kongresi’nin 88. yıldönümü. Bugün, vatanın altını satıp üstüne iri iri Türk bayrakları dikerek, Türk çocuklarını aldattıklarını sanan günümüz mandacılarının riyâkarlıklarını izleyeceksiniz yine. Mesajlar yayınlayacaklar, Sivas’a gidip Kongre binasında parlak nutuklar çekecekler.
Onlar, işlevlerinin ve misyonlarının gereğini yapacaklar; biz de, bize düşen görevi yapıp,
yazacağız.
Prof.Dr. Hikmet Özdemir’in Kocaeli Üniversitesi’nce yayımlanan “Ulusun Direnişinde Üniversitenin Rolü” adlı bir değerli eseri vardır. Bu kitaptan yaptığım bazı alıntıları okuyalım önce: “Sivas’ta toplanan kongreye katılan delegelerden biri de, öğrencileri temsilen Askerî Tıbbiye’den Hikmet Bey’dir.
(...) 1918 ve 1919 yıllarında bazı Türk aydınları arasında manda tartışmaları yapıldığı bilinmektedir. (Ek Bilgi: Fethi Tevetoğlu’nun araştırmalarına göre; Erzurum ve Sivas kongreleri sırasında görülen Amerikan mandası propaganda faaliyetlerinin asıl kaynağı, Halide Edip hanım ve arkadaşları, yani Wilson Prensipleri Cemiyeti mensuplarıdır.
(...) İşte bu nedenledir ki, Hikmet adlı genç Askeri Tıbbiyeli, Sivas’taki tartışmalar sırasında söz almış ve bu tartışmaları kastederek konuşmuştur:
‘Paşam, murahhası bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya istiklâl dâvâmızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olan varsa, bunları, her kim olurlarsa olsun, şiddetle red ve takbih ederiz. Farz-ı muhal manda fikrini siz dahi kabul etseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i (vatan kurtarıcı değil, batırıcı) olarak adlandırır ve tel’in ederiz.”
Mustafa Kemal Paşa duygulanmış ve aynı heyecanla karşılık vermişti:
‘Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Evlat müsterih ol! Gençlikle iftihar ediyorum ve güveniyorum. Biz ekalliyette kalsak dahi, mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!
Atatürk’ü böylesine coşturan o Hikmet Bey, Orhan Boran’ın babasıdır. O Kongrede, Denizli delegesi Necip Ali Bey, mandacılara “Efendiler, siz İstanbul’dan buraya manda satmaya mı geldiniz” diye sormuştu. Ceyhun Atuf Kansu, Sivaslı Manda adlı şiirinde ne güzel dile getirir bütün bunları. Bu şiirin alabildiğimiz bölümlerini de
aktaralım:
“Hafik’ten gelir dolanı dolanı/Demirin kanlı suyu Kızılırmak/Sivas’a selam eder/Oymacılar, bakırcılar, demirciler/Döver dururlar bir güneşi/Bir güneşi kilimlerler./Bizim Sivas’ın mandası/Sütü, yağı, kaymağı tatlı olur/Manda kendi mandamızdır/Ne ki Pir Sultan Kardaş/Konuktur İstanbul Efendisi/Amerikan mandası der/Bir kuşkudur Türkmen elinde/Bu Amerikan mandası/Korkarız yağ vermez de yaylamızı alır gider. (...) Bu Amerikan mandası/Korkarız çöker gitmez, çiçek balımızı alır gider./Konuklar ağırlansın, güz çadırı kuralım/Bal verelim yağ verelim süt verelim at verelim/Aman sizden Anadolu beyleri/Mandamızı vermeyelim./ (...) Kızılırmak boylarında/Karagözlü bir mandadır bize yeter/Sütümüz yoğurdumuz kaymağımız/Bile bilmez töremizi yaşamayan/Efendiler! Yaban manda istemeyiz/Suyumuzu içer gider, otumuzu ezer gider/Kavaklarda kar bıçağı gezer gider/Duyduk seni Türkmen koruncası Baba Kemal/Yaylamızı kurtarmaya yol gider.”

Yazarın Diğer Yazıları