Sistem ve şahsiyet
Şahsiyet özgür insanlara özgüdür. Esaret ise bir takım insanlara ya da otoriteye bağlı olmak değil; kendi güdüleri, ihtiyaçları ve saplantıları karşısında bireyin kendi iradesini bağımsız kılamamasıyla ilgilidir. Birey, otoriteye kendi karşı koyamadığı saplantıları yüzünden tabi olmak gereğini duyar. İhtiyaç, güdü ve arzusu karşısında özgür kalabilen kişi, kendi inançlarının dışında; her hangi bir unsura bağlı olmak gereğini duymaz.
İktidar putu karşısında insan kalabilmek çok zordur. Bu tür bir anlayışta Korkunç İvan’ın dediği gibi iktidar; Tanrıdır. “İktidara karşı gelen Tanrıya karşı gelir; Tanrıya karşı gelense kâfirdir. Bu da günahların en büyüğüdür. Bu sözler, bütün iktidarlar için doğrudur, kan ve savaşla elde edilenler için bile” .
Sistemle sözleşme yapmak!
İrade koyma yeteneğini iktidara teslim etmek, sistemle sözleşme yapmanın ilk şartıdır. Şahsiyet olmaktan çıkıp, bireyselliği terk edip kemiyet haline gelmekle, otoriteye verilmesi mümkün olan en büyük bahşiş verilmiş olur. Bürokratik tarzda yapılan bu sözleşme, yabancılaşmayı doğurur. Birey, kendi benliğinden ve doğadan ayrılarak yapmacık bir dünyaya herhangi bir külte -ki bu kült; bürokratik devlet, lider, patron, yönetici vb.. olabilir- teslim olarak kendi özünü, erkini, yaratıcılığını, farklılığını dışlayıp kendisine yabancılaşır. Böyle bir bireyin şahsiyeti yoktur.
Yumuşak başlılık!
Bireyin kendi kaderi, işi ve hayatı üzerinde egemen olma duygusunun yüksekliği aynı zamanda onun şahsiyetinin derecesini gösterir. Hiçbir önemli sürece katılmayan, kovada taşınan kum taneleri gibi bir grubun pasif, hareketsiz üyeliğini kabul etmiş olan bireyde şahsiyetin gelişmesi söz konusu olmaz. Örs yerine çekiçliği, diş yerine otluğu, yöneten yerine yönetilen olmayı tercih eden bireyin bir sayıdan farklı yanı da yoktur. Pasifliği, seyirci kalmayı, etliye sütlüye karışmamayı ilke edinen bir şahsın kendi kapasite, yetenek ve değerinin bilincine varması söz konusu olmaz.
Adam olmak için adamcılık!
Adam olmak için adamcılıktan süratle vaz geçmek gerek. Herhangi bir grubun üyelerini şahsiyet olmaktan çıkaran en önemli faktörlerin başında adamcı bir tavır takınmak gelmektedir. Liderler, yöneticiler, patronlar, ağalar ya da bürokratlar şahsiyet sahibi insan aramak yerine kendilerine kayıtsız şartsız tabi olacak kimliksizleri tercih ederler. Onlar için esas olan düşünce ve uygulamalarını her şart altında destekleyecek, acınacak derecede kör bir sadakatle kendisine bağlı kalacak insanlarla etraflarını doldurmaktır. Bu türden insanlar; liyakat yerine ahmakça bir sadakat, üretmek yerine tüketmek, fikir yerine eylem, emretmek yerine emir almayı tercih ederler.
Son otuz yılın siyaset, sanat, iş dünyası ve kültür hayatının liderler ve yöneticilerinin hep aynı kişiler olması sebepsiz değildir. Bir yerde bir kral bir de soytarıları, bir lider bir de dalkavukları, bir yönetici bir de yağcıları varsa, orada yüksek makamlar kolay kolay boşalmaz. Hasbelkader boşalsa bile, yerine yenisinin konulması kısa zamanda mümkün olamaz.
Ülküleri, amaçları, inançları, yetenekleri bir kenara bırakıp varsa yoksa yumuşak başlı, uşak ruhlu kişilerle etraflarını dolduran yönetimlerin, başarısız olmak için başka hata yapmalarına gerek yoktur.