Şırnak benim vatanım!..
Vatanımızın göz bebeği eğitim kurumlarından, Şırnak Üniversitesi ile ilgili peş peşe iki yazı kaleme aldık. İddiaları belgeleriyle dile getirdik. Emin olun!.. Duyduklarımı etraflıca, günlerce araştırmama rağmen, konunun Şırnak'ta içten içe kanayan bu kadar büyük bir yara olduğunu anlayamamışım. Şırnak'tan her kesimden yüzlerce teşekkür telefonu daha fazla da e-posta mesajı aldım. Ulaştığım yeni bilgilere göre, Şırnak'ta başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplantı üstüne toplantılar yapıldı. Rektör Mehmet Nuri Nas'dan açıklama yapılması istendi. Bu arada, posta kutum yeni bilgi ve belgelerle doldu...
Şırnak Üniversitesi Rektörü'nden sorularımıza ve iddialara yanıt istemiştik ve burada yer vereceğimizi ilan etmiştik. İlk yazımızın ardından sayın hoca, üniversitenin resmi internet sitesinden, iddialara itibar edilmemesini istediği tek cümlelik bir duyuru yayınladı. Şırnak'ta tepkilerin büyümesinin ardından daha geniş bir duyuru yaptı. Bu arada, bize de, bir hukuk bürosu üzerinden manevi tazminat davası açma girişiminde bulunduğuna dair bir dilekçe gönderdi. Dikkatle okudum. İki yazıda hiç bahsetmediğim hatta hiç duymadığım unsurlar var. "Estetik ameliyatları" falan gibi. Acaba Rektör beyin kafası mı karışık, yoksa hukuk bürosu bir yanlışlık mı yaptı? Anlayamadım. Zaten mahkemeye sunulduğu belirtilen dava açılması dilekçesi karmakarışık. Neyse!.. Mahkemede şahitler huzurunda bildiklerimizi belgeleriyle ortaya dökeriz...
***
Gelelim, Rektör beyin, internet sitesi üzerinden yaptığı duyuruya. İlk önce şunu belirteyim; iddialara cevap ve açıklık içermiyor. Sizler de kaleme aldığımız iki yazı ile birlikte Rektör beyin 9 maddelik kısa açıklamasını karşılaştırabilirsiniz. Sayın hoca, iddialardan sadece birine, "Üniversitemiz Merkezi Laboratuvarı, İl Merkezinde yaşayan vatandaşlarımızın sağlık sorunları yaşamaması için ilgili Kurumların talebi ve Valilikle yapılan istişare sonunda 112 Acil Servisi birimine geçici olarak kiraya verilmiştir." diye cevap verebilmiş. Diğerlerini ise, "Üniversitemizde yapılan bütün iş ve işlemler ilgili mevzuat çerçevesinde yapılmaktadır" diye geçiştirivermiş!.. Mesela kardeşi Halef Nas'ı niye üniversitenin kasasının başına geçirdiğine cevap yok. "Yeğenleri" ile ilgili iddialara ses yok... İhalelerin nasıl yapıldığı ve kimlere verildiğinin kenarından dahi geçilmemiş... Kömür ve perde ihaleleri ile ilgili iddialar hâlâ cevap bekliyor. Hazır bir daha yeri gelmişken belirtelim; sayın hoca, daha önce de söyledik Şırnaklıların ihtiyacı için kampüsde devletin sağlık hizmetleri için yer açmanıza hiç bir diyeceğimiz yok. Ancak, bu işlemin ardından, laboratuvar aletlerinin mühendisliğin bodrum katına kurulabilmesi için 30 bin liraya ihtiyaç olduğunu söyleyen dekana, "paramız yok" diye yanıt verdiniz mi vermediniz mi?.. Bu soruya, gerekçeleriyle birlikte, internet sitenizden yanıt verirseniz de yayınlarım!..
***
Sayın rektör... Bakın!.. Politikacılar da, politikacıların desteği de gelip geçicidir. Asıl olan Şırnak ve Şırnaklılardır. Onların ses ve taleplerine kulak tıkayamazsınız. Daha anlaşılır olması için hem size hem de okurlarımıza aldığım yüzlerce mektuptan sadece birini sunacağım. Şırnaklı esnaf gönderdi. Adı, bilgileri, bende saklı. Noktalar da benim hakkımda söyledikleri. Şöyle:
"Şırnak merkezde ticaret ile uğraşan Şırnak'lı bir esnafım.
.........
Sizin de takip ettiğiniz üzere ilimizde yaşanan terör olayları nedeniyle şehrimiz bir harabeye döndü. Bütün birikimlerimiz bir anda yok olup gitti. Ama bizler hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadık. Çünkü yaşanan bu sorunların terör kaynaklı olduğunu, yapılan operasyonların terörü bitirmek için muhakkak gerekli olduğunu hep savunduk. Devletimizin gücüne ve kudretine inandığımız için yaşadığımız bu kayıpların muhakkak suretle karşılanacağına inandık. Öyle ki haksız da çıkmadık. Altyapı, yol, konut ihalelerini duydukça heyecanlandık. Bu vesile ile yeniden içimize bir ışık doğdu. Ticaretimize yeniden başlamak İlimize Ülkemize ve kendimize değer katacak, yatırımlar yapmak için bütün gücümüzü cesaretimizi ve enerjimizi yeniden topladık.
Ancak bu enerjimizi, cesaretimizi kıran bir takım duyumlar ve uygulamalar ile sürekli karşı karşıya kalmaktayız. Bizler öncelikle duyduğumuz bu söylemleri dedikodu diye nitelendiriyoruz. Ancak ardından doğruluğunu teyit edecek emareler görüyoruz. Ve enerjimiz tekrar tükeniyor. Cesaretimiz kırılıyor. İş heyecanımız bitiyor. İki arada bir derede kalıyoruz. Duyduklarınız nedir diye sorarsanız;
Birincisi hiçbir akla, mantığa ve haklı gerekçeye dayandırılmadan yorumlamakta bile zorlandığımız halen Şırnak İlinin İlçeye dönüştürüleceği, İşe yarar bütün yatırımların Cizre'ye kaydırılacağı, Üniversitenin altına ray döşeme işinin başlatıldığı gibi.
Merak ettiğim konu şu. Siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız. Bizim yerimizde ticaret ile uğraşan bir esnaf olsanız, Cesaretinizi kırmadan, memleketin geleceğine olan inancınızı yitirmeden, elinizi taşın altına koyar yatırım yapıp gençlere istihdam sağlar memleketinize katkısı olan bir esnaf mı olursunuz? Yoksa Ticaretin kuralı gereği belirsizlik ortamının bulunduğu ve ortalığın toz duman olduğu bir ortamdan kaçar, daha güvenli bir bölgede mi ticaretinizi yapardınız.
............ "
Sayın Rektör, siz dahil hiçbir kimse, o bölgede yaşayan bu milletin asil evlatlarını vatanı ve devletinden soğutmaya hakkı yok. Öp öz Yörük çocuğuyum ama aynı zamanda büyük bir Kürt aşiretinin de kirvesiyim. Kirvelik bizde baba yarısı demektir. Ve bundan da gurur duyuyorum. Ha!.. Bilgin var yok bilemem.. Sağından solundan çirkin mesajlar da alıyorum. Şunu bil ki; bu fakir, "çözüm süreci" denen ihanet projesinde Kandil'e ve siyasetçilere herkes takla atarken, belgeleriyle, fotoğrafları ile PKK gerçeklerini yazıyordu. Yeniçağ'ın arşivlerine bir zahmet bakıver!..
Çok şükür. Bir tek, Rabbime can borcum var!..