Sıra şimdi bor karbüründe mi?
Değerli okuyucularım, aylarca tartıştığımız tank paleti sattıkları Katar ortaklı BMC'ye şimdi de savunma sanayinin en kritik üretim malzemesi olan Bor Karbür tesislerini veriyorlar. Ama önce bor madeninin, dünya üzerindeki tüm rezervlerinin yüzde 73'üne sahip Türkiye için nasıl bir tarihsel önemi var onu anlatayım. Sonra bor madeni üzerinden dönen, "sen, ben bizim oğlan" ilişkilerini anlatacağım.
Aslında, bor yeni bulunan bir element değil. Dünya'da birçok ülke bor elementi kullanmış. Ancak, ülkemizde 1861 yılında yani Sultan Abdülaziz zamanında ilk "Maadin Nizamnamesi" çıkarıldı. Sinan Meydan'ın Sözcü'deki yazısında şu şekilde belirtiliyor:
"Bu nizamnameye göre, her vilayette bir mühendis bulundurulacaktı. Ancak Osmanlı'da o dönemde bırakın her ile bir mühendisi sadece bir tane mühendis vardı! Bu nedenle yabancı mühendislerden yararlanıldı. 1861 Maden Nizamnamesi ile yabancılara 'hissedar' olarak maden imtiyazı elde etme hakkı verildi. Neticesinde de bir Fransız Mühendis'e ve ortağına bu doğrultuda işletme hakkı tanındı. İki ortak, 1865 yılında Sultan Abdülaziz'den bu yetkiyi alınca Balıkesir'deki ilk bor işletmesi olan 'Desmazures' şirketini kurarak bor üretmeye başladı. Bu şirket elindeki imtiyazı 1887 yılında II. Abdülhamit döneminde Boraks Consolidated Ltd. adlı şirketine devretti."
Atatürk, 1925 İzmir iktisat kongresinde "yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarımızı kendimiz işleyeceğiz" ilkesine istinaden 1935'te Etibank'ı kurdurdu. Etibank çok sonraları bor elementi ile ilgili ciddi yatırımlar yaptı. 1960 yılında da bor üretimi başladı. 1964 yılında Bandırma Boraks ve Asit Borik fabrikalarının temeli atıldı. 1983 yılında yayınlanan 2840 sayılı Kanun ile birlikte Türkiye'de bor ve bor ürünlerinin üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması faaliyetlerini gerçekleştirme görevi Eti Maden'e verildi.
Amacım bor elementinin tarihçesini anlatmak değil tabi. Son günlerde meydana gelen gelişmeleri aslında ilk duyduğumda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çok sevindim. Öyle ya madenlerimiz işletilecekti. Ancak, heyecanımız, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin'in verdiği soru önergesi ile yerini endişeye bıraktı. Konu tam olarak şu;
Milli Savunma için hayati önem arz eden Bor Karbürü için Bandırma'da fabrikanın temelleri törenle atıldı. Savunma sanayinin hammaddelerinden belki de en önemlisi olan Bor'un türevi bu fabrikada üretilecek. Kanuna göre, işletmenin tamamı için tek yetkili devlet kurumu olan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü olması bekleniyor. Ancak bakılıyor ki, bu fabrika ve işletme için TRBOR Teknolojileri A.Ş. adında bir iştirak oluşturulmuş ve sadece yüzde 33'ü Eti Maden'e ait. Firmanın diğer ortakları SSTEK yüzde 5, Türk Havacılık Uzay Sanayi yüzde 25 ve Bor Savunma Teknolojileri A.Ş. yüzde 37 hisse sahibi olarak gözüküyor. İştirakin sitesinde ise "Paydaş" olarak Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Boren ve BMC gözüküyor. TRBOR Teknolojileri A.Ş. adlı firmanın Yönetim Kurulu Başkanlığına 21 Aralık 2019 tarihine kadar Serkan Keleşer seçilmiş. Ancak yetki sadece kendisinde değil. Diğer yönetim kurulu üyeleri Osman Dur (BMC Genel Müdürü) ve Talip Öztürk ile müştereken temsile yetkili kılınmış. Aslında TRBOR Teknolojileri A.Ş. yeni kurulmamış sadece isim değiştirmiş. 20 Mart 2018 tarihli 9540 sayılı Ticaret Sicil gazetesindeki bilgilere göre, TR USAT Hava Savunma Sistemleri Sanayi ve Tic.A.Ş adındaki firma isim değiştirmiş ve TRBOR Teknolojileri A.Ş. adını almış. TRBOR Teknolojileri A.Ş., Ankara'da kurulmasına rağmen İstanbul'a taşınmış. Ne tesadüf ki bu adreste BMC Power Motor ve Kontrol Teknolojileri A.Ş. de var.
Hatırlayın; Tank palet fabrikası da yine aynı ortaklara verilmişti. TRBOR Teknolojileri adlı firmanın yönetiminde de BMC Genel Müdürü var. TRBOR Teknolojileri aynı zamanda BMC Power Motor'un adresine taşınmış.
Yani… Sen ben bizim oğlaaan!
Bakın TRBOR teknolojilerinin en büyük ortağı yüzde 37 hisseye sahip Bor Savunma Teknolojileri adlı bu firma kamu kurumu değil. Firma, 2018 Nisan'da 50 bin TL sermaye ile Talip Öztürk tarafından kurulmuş.
BMC'nin başındaki Ethem Sancak ise 1. Türk Savunma Sanayii Zirvesinde şunları söylüyordu:
"Liderimiz bana, 'ne yaparız' dedi. Sizin büyük ferasetinizle Arapların onurlu bir bölümünü kendine getirttiniz. Katar'la neredeyse tek millet iki devlet haline geldik. Allah da gani gani para vermiş Katar'a. Emir de sizi kırmaz. Katar devletini ve silahlı kuvvetlerini bana ortak ederseniz bu işin altından kalkarız. Sağ olsun sayın Emir'i aradı o da kırmadı. BMC'nin yüzde 50 eksi birini Katar ordusuna sattım. Tek başıma yapmak istemiyordum. Benim gibi bir deli bir Laz ortak dönerdi Sayın Cumhurbaşkanım. Onu da yanıma aldım. Talip Öztürk, eşit bölüştük."
CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin de haklı olarak soru önergesinde, "Şimdi bu konuşmada adı geçen BMC, Katar, Talip Öztürk, Savunma Sanayi ve ülkemiz için hayati önem arz eden bir yatırımda niye varlar? Hangi sıfatla ve hangi görevle dâhil edildiler" diye soruyor. Aytekin şöyle diyor:
"Tank Palet yetmedi, BorKarbür'ü de Katarlılara veriyorlar."
Ben de soruyorum o zaman; Savunma sanayimiz için hayati önem arz eden bu yatırıma devlet kurumlarımız var iken neden özel şirketler bu yatırma dahil ediliyor? Bugün kazanacağımız 3 kuruş için yine gelecekte kazanacağımız 50 kuruştan vazgeçiyoruz.