Sınır ve sinir ötesi operasyon!
Türkiye bir terör belasıyla karşı karşıya mıdır? Karşı karşıyadır! Türkiye her gün şu kadar insanını bu teröre kurban vermekte midir? Vermektedir. Bu saldırılar Kuzey Irak’taki Kandil Dağından planlanmakta mıdır? Evet oradan planlanmaktadır? PKK’yı Kandil’de Barzani koruyup kollayıp desteklemekte midir? Evet desteklemektedir? Daha önce de PKK, Suriye’yi üs olarak kullanıyor muydu? Kullanıyordu? Suriye’nin o zamanki Devlet Başkanı Hafız Esad PKK’ya bugün Barzani’nin yaptığı gibi hamilik yapıyor muydu? Yapıyordu! Türkiye PKK yüzünden onlarca yıl sonra Suriye’yi savaşla tehdit etmiş miydi? Etmişti! Türkiye’nin bu kararlı duruşu, terör örgütüne ve liderine Suriye’yi dar etmiş miydi? Etmişti! Bugün Barzani Türkiye’yi tehdit ediyor mu? Ediyor! Kuzey Irak’ta iki başlı bir tehdit var mı? Var! Genelkurmay Başkanı “Oraya müdahale gereklidir. Müdahale edersek istediğimiz sonucu alırız” diyor mu? Diyor.
Siz ne diyorsunuz? Yüksek ücretli köşe yazarları! Sizin derdiniz ne? AB’ye kulluk mertebesinde biat etmiş olanlar? Hele siz fildişi kulede “ikinci cumhuriyet” inşa etmek için, halkın bilincini istila etmekle meşgul televizyon programcıları, sizin efkarlanma nedeniniz nedir?
Irak’a ya da Kandil’e girilmesi halinde, savaşacak olan askerler ölmeyi de göze alarak böyle düşünürken, masa başında viskisini yudumlayanlar ne diyor: “Orası bataklıktır, bir kez Irak’a girersek bir daha çıkamayacağız, çünkü batağın tamamen içine çekileceğiz. Burada başlatılan somut ilişki sonucunda belki İran’a daha sonra yapılacak bir müdahalede de ABD ile Türkiye’nin birlikte hareket etmesinin yolu açılacak.” Öncelikle bu köşe başını tutmuş ve köşe olmuş zatların, Türk Genelkurmayının bu anlamda zekâsını küçümsedikleri görülmektedir. Bu muhteşem akıl ustaları (!) terör yuvasını dağıtmak için oraya girme izni isteyenlerin, nasıl çıkılacağının hesabını yapmadığını mı sanıyor? Yoksa Türkiye’nin (kendileri gibi) her önüne gelen tarafından kullanalıbilen bir ülke olduğunu mu düşünüyorlar? İki günde otuzun üzerinde vatan evladı şehit edilirken “aman efendim nedir bu böyle panik atak!” diye başlık atanlar bile var. Onlara, herhalde Erbakan Hoca siyasette olsaydı “Sizi gidi sinirleri ve sınırları kalmamış ABD kulübünün üyeleri sizi!” derdi. Sonra bu taifeye sormak gerekir, kim panik atak olmuş ki? Şehit cenazeleri al bayrağa sarıldığında, şanlı medyanın en büyükleri dansöz oynatmayı tercih etmedi mi? Ne panik atağı kardeşim, ekranlar eğlence şöleni programlarıyla ağzına kadar dolu değil miydi? Bu mu panik atak? Geçiniz beyler geçiniz!
Hele hele olanı biteni kavrama özürlü olan bir grup var ki, onların durumu bir başka faciadır. Onların tezi de şu; “Sanki Türk askeri Kuzey Irak’a girerse PKK terörünün kökü kazınacak. Sanki Türk askeri ilk kez böyle bir operasyon yapacakmış gibi. Türk Silahlı Kuvvetleri, terör yuvası olduğu söylenen bölgeye bugüne kadar tam 24 kez girdi.”
12 Nisan tarihli konuşmasında Orgeneral Büyükanıt, o girmelerin nasıl sonuçlar ürettiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştu. Ey gafiller! Eğer o zamanlar Türk askeri terörün yuvasına 24 kez girip onları dağıtmamış olsaydı, bugün ülkede terörün hangi boyutta olacağını hiç düşündünüz mü? Nitekim o Irak’taki kamplara girmeler sonucudur ki, 2002 yılına gelindiğinde terör sıfır noktasına gelmişti.
“Girdik de ne oldu?” gibi bir yanlış soruya “girdik de ne olmadı ki?” gibi doğru bir cevap rahatlıkla verilebilir. Elbette Kandil ya da Irak’a girmek terörü hiçbir zaman tümüyle bitirmez. Daha da ötesini söyleyelim, terör hiçbir zaman tamamıyla bitirilemez. Ancak bu tür operasyonlarla terör kontrol edilebilir hale getirilir, marjinalleştirilir ve etkisizleştirilebilir. Bunun başka yolu da yoktur. Terörle bütün dünyada olduğu gibi “şiddet” in alfabesiyle konuşmak mecburiyettir. Türkiye’deki medyanın “sınır ötesi operasyon” için tezkere çıkarılması dolaysıyla takındığı tavır, ‘PKK’nın psikolojik savaştaki başarısının “ve” terör örgütüne katılımın önüne niçin geçilemediğinin de kanıtı gibidir. Birileri, dışarıda PKK’yı sürekli korur ve birileri de içeride PKK’ya sürekli ümit verir, hatta dolaylı olarak haklı ilan ederse, alınacak sonuç bu günkünden çok da farklı olamaz!