Sincan’dan bakınca...
Ümraniye ve Balyoz gibi davalardan sonra Ankara’da sürdürülen 28 Şubat soruşturması kelimenin tam anlamı ile intikam operasyonuna dönüşüyor. Bu durumu CHP’li Umut Oran, “rövanşist anlayış, yeni korku dalgaları yayıyor” sözleriyle özetledi.
28 Şubat sürecini yaşayan gazetecilerdenim. Bugün demokrasi havarisi kesilenler sinmiş, pısmışken “Neler oluyor” manşeti atıp “Herkes işine baksın” diyerek ağır eleştiriler yazmıştım. Dahası o günlerde evlerinden çıkamayan bugünün mağdurlarına “korkmayın sadece sopa gösteriliyor dayak yok” sözleri takılmış, dövecek adamın sopayı göstermeyeceğinden dem vurmuştum. Doğrusu 28 Şubat’ın, bugünkü iktidarın yolunu açabileceğini sıcağı sıcağına tahmin edememiştim.
28 Şubat’ta işin farkında olmayan dönemin bazı askerleri halen 12 Eylül’ün de proje olduğunu anlayabilmiş değil. Farkına varanlar zaten Hasdal, Hadımköy, Maltepe, İzmir, Ankara Sincan ve Mamak’ta hapisteler. İşte onlardan biri Sosyolog Alican Türk... Alican, öğretmen sınıfından... Askeri okullarda öğretmenlik yapıp genç subayların yetişmesinde önemli görev üstlenmiş bir vatansever. Akrabalarının bulunduğu Güneydoğu’ya gidip saha araştırması yaparak bölücülük faaliyetlerinin sebep ve sonuçlarını tespit etti. “Güneydoğu’da Faili Meçhul Cinayetler” adlı kitabını emekli olduktan sonra yazdı. Tıpkı bizim Müyesser Yıldız’ın “100 Yılın Hesaplaşması” adlı eserindeki gibi bu sütunlardan tanıtıp, tavsiye ettiğim Sarkaç Yayınları’nın kitabı yüzünden başı belaya girip Sincan’a tıkıldı. Ortada henüz iddianame de yok. Terör örgütünün yöntemlerini teşhir edip, hedeflerini bilim adamı gözüyle yazmıştı. Batı Çalışma Grubu’nun yanından bile geçmediği halde tutuklu. Sincan’da yatarken boş durmuyor, okuyor, gelişmeleri takip ediyor. Eşi aracılığı ile iki kısa not yollamış paylaşalım.
“Bir Fasık’ın Sözleri
Verdiği ifadeler sonrasında Ergenekon soruşturmasının fitilini ateşleyerek Türkiye’yi karıştıran, başta Silivri olmak üzere Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Mamak, Sincan ve Şirinyer gibi cezaevlerinin kapısını açıp yüzlerce insanın aylardır, yıllardır içeride yatmasına yol açan Tuncay Güney günah çıkartmış.
-Ergenekon bir projeydi. İfadelerim geçersizdir.
Şimdi buna ne denir bilmem. Lakin bakın size Kur’an’ın Hucurat süresi’nden bir ayet sunmak istiyorum:
‘Ey inananlar, eğer bir fasık (fitne-fesat unsur /hak yoldan çıkmış / özü sözü bozuk / tutarsız davranışlarıyla tanınan birisi) size bir haber getirirse onu/onun doğruluğunu iyice araştırın. Yoksa bilmeyerek / hiç yoktan bir topluluğa / insanlara kötülük etmiş / zarar vermiş / suçlamış / incitmiş olursunuz ki sonradan pişman olursunuz / bundan pişmanlık duyarsınız.’ Evet, Tuncay Güney hiç kuşkusuz bir fasıktı. (İnanıyorum ki davalara “gizli tanık” sıfatıyla çıkan bütün kişiler bu anlamda birer fasıktır.)
Atatürk’ü Silmek
Son zamanlarda mahkemelerde, okullarda, caddelerde, binalarda vs. birçok yerde Atatürk’ün adının silindiği, fotoğraflarının indirilip çöpe atıldığı, hatta paspas olarak kullanıldığı haberleri gazetelerde sıkça yer almaya başladı.
Anlamıyorum, adını oradan buradan silmekle, fotoğraflarını kaldırmakla onun unutulacağı, yok edileceği mi sanılıyor?
Oysa o büyük insan o eşsiz dehasıyla, sezgileriyle daha o zamandan bugünü görüp uyarılarda bulunmuş bile:
‘Bir zamanlar gelir beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkar edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kudretlidirler ki bu fikirler Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur.’
Atatürk’ün adını silmeye çalışanların onu hiç tanımadıkları, hiç bilmedikleri öyle belli ki...
Alican TÜRK
(E) Alb.
28 Şubat Tutuklusu”