Sinan Ateş dosyası şimdi açılıyor

Hani popüler bir ifade kalıbı var;

"Yemin edebilirim ama ispatlayamam".

Bendeniz de…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sinan Ateş suikastından sonraki ilk konuşmasında, "Ailesinin bir özel talebi oldu. Soru önergesi, araştırma önergesi yapılmamasına dair; Ayşe Ateş üzerinden bir talebi oldu. Bütün herkese duyurmakla mükellefim bunu…" deyip de, kendi tutumunun da bu hassasiyet uyarınca olacağını belli ettiği anda, Ankara''da iki ayrı mekan pardon makamın, derin birer "Oh"la çınladığına yemin edebilirim ama bunu ispatlayamam.

*

Dün itibarıyla;

"Oh"lar "of" oldu!

O makamlarda oturanlar, öyle bir hopladılar ki; bilmiyorum bir daha artık ne zaman, nasıl otururlar!

*

Tam burada bir virgül, bir itiraf, bir soru:

*

Nasıl ki, haklılığımız kanıtlandığında göğsümüz kabara kabara ilan ediyorsak burada…

Yanılgılarımızı da aynı açıklıkla paylaşacağız okurumuzla.

Ki…

Yıllardır, hece hece kurduğumuz o güçlü güven köprüsü sarsılmasın aramızda.

*

Ey okur;

Yanıldım.

Sinan Ateş''in katledilmesinden sonra paylaştığım ne kadar iddia, senaryo, ihtimal varsa hemen hepsi geçen zaman içinde bir şekilde teyit edildi; biri hariç.

Ama kabri başında dua ederken çekilip de "sızdırılan" bir fotoğraf olur, ama aileye taziye ziyareti olur, ama miting meydanından ilan edilen bir "Başsağlığı", ucu kime dokunursa dokunsun sorumluların ortaya çıkarılacağına dair bir "devlet sözü" olur…

Ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın da, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan''ın da, "MHP yönetimine rağmen", Bursa''dan, güçlü bir Sinan Ateş mesajı vermeden dönmeyeceğini düşünüyordum.

Öyle olmadı.

İlginç ve Erdoğan''ın hem Cumhurbaşkanı, hem de AK Parti Genel Başkanı sıfatlarına zerre faydası olmadığı gibi zararı da olacak şekilde, mevcut öfke/tepki daha da kabartıldı.

*

Erdoğan;

Miting meydanında açılmak istenen Sinan Ateş pankartları üzerine, kendi üslubunca bir "Bu vesileyle Sinan kardeşim için de rahmet dileklerimi tekrarlıyorum; başta ailesi olmak üzere bütün Bursa müsterih olsun ki kanı yerde kalmayacak" cümlesi kurmuş olsa, Ankara''ya ciddi bir toplumsal destekle dönebilecekken…

Ateş''in tetikçisini yakalaması beklenen emniyet mensuplarının, Ateş''in yakınlarını hedef almasıyla, MHP Genel Başkanı''na duyulan tepkiye ortak etti kendini!

Neden?

*

Halbuki biz, "pragmatik" biliriz Erdoğan''ı; öyle değil mi?

Suikast gününden itibaren, hakkında, güçlenerek kabul gören bir "MHP''ye rağmen işin peşinde" algısı varken, neden bunu alt üst eder ki "pragmatik" bir siyasetçi!

*

Matematiksel olarak hiçbir akıl alır tarafı olmadığından "sor, sor" diye dürtüp duruyor şeytan:

"Ben yanarsam, herkesi yakarım" diyen biri mi var bu suikast etrafında yapıldığı ileri sürülen pazarlıklarda?

Varsa kim?

Kimin heybesi, ötekileri hükümsüzleştirecek nitelikte ola?

*

Bu soruları tarihe emanet ettikten sonra virgül koyduğumuz yerden devam edelim:

Ateş suikastıyla alakalı olarak katıldığım her yayında, "Ne olur? Nasıl ilerler? Aydınlatılır mı?" sorularına cevaben tek şey söyledim;

"Anketlerini görmek lazım!.."

*

Hukuk devleti adına utanç verici bir cevaptı. Ama pusula oradaydı.

*

Görmeye başladık.

Başladılar.

MHP''li yöneticilerin sadece sustuğu, yani henüz konuşmalarıyla üzerine bir de tüy dikmedikleri döneme ait veriler, öngörüldüğü gibi 1, 1,5 puanlık bir düşüşü işaret ediyor; ki oransal olarak ciddi, AK Parti açısından, MHP''nin ittifaktaki varlığını -olmasa da ağırlığını- tartışmaya açacak kadar büyük bir kayıp bu.

Bugüne kadar açmıyordu.

Çünkü, MHP''den kopan tepki oylarının "MHP''ye rağmen" olayın üzerine gittiği varsayılan AK Parti''ye kaydığı hesap ediliyor; ittifak içinde kaldığından dolayı da "tehdit" varsayılmıyordu.

21 Ocak''ta, Bursa''da yaşananlardan sonra artık bir tehdit var; zira MHP''den değil "ittifak"tan da kopmaya başladı bu oylar…

*

Akşener''in dünkü konuşması;

Bir:

Ortada kalan bu "tepkili, acılı, öfkeli milliyetçiler" için doğal bir istikamet oluşturdu…

İki:

Suikastın en başında "insani görevi"ni yerine getirdiği için…

O günden itibaren ailenin "siyasete karıştırmama" hassasiyetine saygı gösterip hilafına tek kelam etmeyerek, samimiyetini gösterdiği için…

Ve dün itibarıyla da, aslında düne kadar ki "bekleyişi"yle de tutarlı şekilde, iktidarda konunun bir "siyasi pazarlık malzemesine" dönüşmesine itirazla sesini yükselttiği için, bu "istikamet"e, "oy kaygısı" gölgesi düşmesini engelledi; zira öyle olsa, o cenazenin en ön safında slogan ata ata yürür; bütün siyasi puanları hanesine ilk günden yazdırabilirdi pekala!

Üç:

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çerçevesinde, her şeyle yetkili ve dolayısıyla her şeyden sorumlu durumdaki Erdoğan''ın otoritesini, Erdoğan açısından tahammülü öyle zor bir üslupla tartışmaya açtı ki; önümüzdeki günlerde, "bazı adımlar" mecburen de atılacak.

*

Velhasıl;

Sinan Ateş dosyasının dün itibarıyla yeniden açıldığı varsayabiliriz.

Ama…

Bu yeniden açılmanın itici gücü "devletin ancak adalet temelinde var olabileceği" idrakı olmadığı için; bilmem ne derece sevinebiliriz!

Yazarın Diğer Yazıları