Silopi'den Söğüt'e vatan ve Turan Tan
Kitap bile değil elimdeki, spiral ciltli fotokopi.... “Kaç Pe Ke Ke’li Ölmüş Abe” ve “Kürtleşen Türkler” adlı kitapların yazarı sevgili kardeşim Macit Gürbüz keşfetmiş bu kitabı. Hazırlamakta olduğu yeni kitabı için kaynak avına çıkmış Macit, bu kitabı buluvermiş önünde. Bana da gönderdi bu lezzetli avından, payı çok olsun.
Erzurum-Şenkaya doğumlu bir eski kaymakam Turan Tan. 1963 yılında “Sosyal Refah Devleti” adlı yazısı, Yunus Nadi Birincilik ödülünü almış. Şimdiye dek 6 kitabı çıkmış. Kader, askerlik sonrası Silopi’ye atmış onu. Kırk yıl öncesinin Silopisi, köy gibi bir yer. Kürtçülük, ilkel ve vahşi feodal ilişkiler, kaçakçılık... Kaymakam Tan, bu manzara ortasında kalakalmamış, mücadeleye başlamış. Kitaba beğence yazan Ünal Karahasan’ın dediği gibi “Silopi’de tek kişilik cumhuriyet ordusu kurmaktan çekinmemiş”. Bunları köşemizin elverdiği ölçüde anlatacağız elbet, ama önce yazarın doğduğu yerlere dair satırlarından sunmam gerek size, okurken gözlerim doldu benim: “Köyümüzü gündoğuma, büyük kuşluk yerine kurmuşlar. Güneş Allahuekberler’in omuzundan doğar, Kırdağ’ın oval sırtlarından batardı. Alaşafak kan kırmızı renginde doğan güneş, her iki dağ arasındaki o kocaman kubbeyi gün boyu yürür; iri kanlı bir yumurta gibi batıya tembel tembel gömülürdü. Hayallerimizin o muhteşem kubbesinde karlı gecelerin kalaylı dolunayı dağların soğuk ıssızlığına soğuk bir lamba olur, serin yaz gecelerinde ise aynı ay, kızarmış bir kete gibi bakanları kendine heveslendirirdi. Yüreklerimiz ışır, türküleri ve sevdaları tetiklerdi.”
Silopi’de iki aşiretin 22 gün 22 gece süren savaşına tanık olmuş Turan Tan. Devlet güçleri bu savaşı seyretmiş yalnızca. “Sen olsan en yapardın?” diye soran bir Tuğgenerale, “Silahlarını bıraktırır, vatan topraklarını geri alırdım” demiş. Kürtçe namaz kıldıran, Kürtçe Kur’an yazmaya uğraşan müftüyle boğuşmuş. “Sen Varlık Dergisi’ne yazdığın yazıda, ’Bir üçgenin iç açıları toplamı yüz seksen derecedir, kuramının bile söylenemediği bir dil, uygarlık dili olamaz’demişsin, karşıya (Barzani) sordum, verdiler cevabı, al işte” diye önüne Osmanlıca “Müselles, zaviye” gibi sözcüklerden oluşan sözde yanıtlar koyan Avukat Şerafettin Elçi, Ziya Gökalp’e de “O Ermenidir” deyince, ipler kopuyor. Turan Tan, o yıllarda Silopi’de bir “KDP İhtilal Komitesi” oluşturulduğunu, bunların talep ve söylemlerinin bugün PKK ve DTP’lilerle tamamen aynı olduğunu ifade ediyor.
Silopi’ye dair daha neler var neler bu kitapta, ancak biz Söğüt’e de değinmeliyiz. Turan Tan, Silopi’den Osmanlı’nın doğum yeri Söğüt’e atanıyor. Daha giderken iki büyük ülkü ediniyor kendisine: Ertuğrul Gazi Külliyesini oluşturmak ve Metris Tepe’de bir Kurtuluş Savaşı anıtı dikmek. İkisini de gerçekleştiriyor. 92 yaşında bir yörük bu kadirbilir kaymakama bir ferman armağan ediyor bu çalışmalarından dolayı, bu ferman kimde ise, Ertuğrul Gâzi ihtifallerin Bey’i de o olurmuş. Tan, daha sonra Söğüt Seramik Sanayii’nin kurulmasına öncülük ediyor, yurt dışındaki Söğütlü işçilerin ortaklığını sağlayarak ve devletten aldığı desteklerle yapıyor bunu. Tayini başka bir ilçeye çıktığında da bırakmıyor onu Söğütlüler, istifa ettirip Genel Müdür ediyorlar bu kuruluşa. Ama daha sonra işin içine büyük sermaye ve çıkarcılar giriyor, ele geçiriyorlar bu kuruluşu. Turan Tan yılmıyor, SÖRMAŞ’ı kuruyor bu kez. Tam bir kalkınma destanı.
Turan Tan’ın “İki Çetin Gerçek” adlı bu kitabı Gebze-Darıca’da basılmış. Dileyenlere telefonunu veriyorum bu basımevinin
0262 656 41 19