Silivri’de neler olacak?
Değerli okuyucularımız bu satırları okurken yazarınız da Silivri’de TSK’ya indirilen balyozu izliyor olacak. Savunma avukatlarının “şu ana kadar 1160 sahtekârlık tespit ettik/ettirdik” dedikleri davayı tüm yönleriyle izlemeye devam edeceğim. Balyoz Davası sanıklarından E.Kur.Alb.Emin Büyükkılıç’ın ibret dolu mektubuyla beraber, Silivri notlarını hafta boyunca paylaşmaya çalışacağım. Ankara’dan çıkıp İstanbul’a doğru yaptığım yolculuk boyunca gazetelerin manşetlerine göz attım. O da ne “12 Eylül’den hesap sorulacakmış?!” Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya müebbet hapisle yargılanacakmış... Darbecilerden hesap sorma masalının neredeyse iki yıldır dinliyor, fakat bir türlü icraat göremiyorduk.
Nitekim bütün bunların 12 Eylül referandumu ve Haziran seçimlerine yönelik vaatler olmakla beraber hukuken mümkün görülmediğini 11.09.2011 tarihli “Darbe mağdurlarına af yalanı” başlıklı yazı ile bu sütunlardan duyurmuştum. O günkü yazıda yani 09.09.2011 tarihli “Hedefte OYAK var” ve 10.09.2011 deki “OYAK’ı dağıtma planı” başlıklı yazılar dikkatimi çekti. Demek ki geç kalmışlar. Dünkü gazetelerin birinci sayfalarında “OYAK baskını” haberini görmüşünüzdür. Danıştay cinayetinden hareketle altı yıl sonra güvenlik kameralarının kayıtları için OYAK binalarına baskın yapılmış. Yetmemiş OYAK Genel Müdürü, Coşkun Ulusoy’un ev ve işyerinde deliller aranmış.
***
Devam etmekte olan soruşturma hakkında yorum yapmak bizlere düşmez ama aradan geçen altı yıl zarfında söz konusu kayıtların bulunabilmesi için yeterli fırsat yok muydu diye sormak gerek. Akla-mantığa uymadığına inandığım bu uygulamalar asıl maksadın “OYAK’ı dağıtma” olduğu iddalarımı güçlendiriyor. Niye OYAK? Çünkü Türkiye’nin stratejik kuruluşlarının sahibi... Ve TSK mensuplarının (yani dört yüz bin üye)nin ortaklığındaki devâsa bir kuruluş... Hedefte hazır asker var iken askerle ilgili diğer kurumlar da çökertilmeli... Sıranın ASELSAN, Havelsan ve Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlenrirme Vakfı’nda olduğunu sağır sultan bile biliyor.
Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da Beşiktaş’taki Özel Yetkili Savcı tarafından sorgulanacak. “Şüpheli” sıfatı ile ifade verecek olan Başbuğ tutuklanırsa (ki büyük ihtimaldir) bakın “ileri demokrasi” adına ne büyük sevinç gösterileri yapılacak.
Oysa Özel Yetkili Mahkemeleri kuran AKP, çıkardığı yasa ile Eski Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet Komutanlarını yargılama yetkisini Yüce Divan’a vermişti. İşte buradaki ayrıntıyı görmezden gelenler,Başbuğ ile beraber bin subayın daha içeri tıkılması için ellerini ovuşturuyor. Uludere’de 35 kaçakçı öldürülmüşken bunun faturasını askere çıkarma zemini de hazırdır.
***
Bugün başlayacak olan duruşma 12 Ocak’a kadar devam edecek. Silivri’de yatmakta olan E.Kur.Alb. Emin Büyükkılıç arkadaşları adına gönderdiği mektupta bakın neler diyor: “Balyoz davası duruşmalarında şu ana kadar 1160 adet sahtekarlık ve hayatın doğal akışına aykırılık tespit edilmiş ve mahkeme huzurunda açıklanmıştır. Tüm sahteliklere, yapılan dualara-beddualara, müvekkilin parlak geçmişine, kişisel durumuna, EK-A’cı olmasına, uzayda bir yerlerde görevli olmasına, ağız-kulak-göz ile kuş tutulup avcılık yapılmasına rağmen tutukluluk hali sürmektedir. Bundan anlaşılması gereken sonuç şudur: Savunmada kalmak sonuç vermemektedir, vermeyecektir...
Artık tüm enerjiyi karşı tarafa yöneltmek ve komplocular üzerine gitmek zamanıdır. Böylece komployu kuranları güç durumda bırakmalı ve savunmaya zorlamalıdır. Onları kamuoyunda teşhir, birtakım sivil-askeri makamları veya şahısları hukuk çerçevesinde göreve davet zamanıdır.”
***
Büyükkılıç’ın göreve davetine kimler kulak verir bilmem “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” olmamak için Perşembe (bugün) Silivri’deyim. Efsaneler efsanesi Engin Alan’ı göreceğim. Yörük Ali Paşa’ya, Mustafa Önsel’e, Cemal Temizöz’e Hasdal, Hadımköy ve Silivri’de yatmakta olanlara el sallayacağım. Yakınlarıyla sohbet edip, duruşma boyunca aldığım notları paylaşmak üzere. Ülkü ile kalın...