Silivri’de Anneler Günü
Kayseri’deki coşkuyu, Prof. Dr. Halaçoğlu’nun estirdiği rüzgârı yazacaktım. Anadolu’da mevcut iktidarın kuyruğuna nasıl teneke bağlandığının fotoğrafını yansıtmaya devam edecektim ama Silivri’deki manzara erteletti. Bunun nedeni ise yarın Anneler Günü. 12 Haziran seçimlerine ise daha süre var. Avukatların mahkeme heyetine: “Bizim bilmediğimiz şeyleri bildiğiniz için mi tutukluluklar devam ediyor?” sözlerine cevap verilemediği Silivri’de fotoğraf her geçen gün beyaza dönüyor. Mevsim bahar, dışarıda çiçekler açmış, dağlar, ovalar yeşile bürünmüş ama duruşma salonunda beyazlık saçlarda ve sakallarda akların çoğalmasıyla hissettiriyor kendisini. Her konuşmada beyazlığın her anlamda arttığına tanık olmanın hüznünü yaşadığımı itiraf etmeliyim. Yörük Ali Paşa’yı aradı gözlerim. GATA’da tedavi altına alındığını öğrendim. Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Ali Aydın tutuklu. Ilgaz’da terör oluyor. Bunu hatırlatmamı istedi silah arkadaşları. Sanıkların morali her şeye rağmen iyi ama yakınları kırgın ve umutsuz. Heyecanlanmak, coşmak yasak, ağlamak serbest. Sanıklarda haklı olduğundan emin olmanın kudreti, güveni var. Bilmedikleri, yaşamadıkları olmadığı için saklayacakları hiçbir şey yok.
Daha duruşma başlamadan heyecanlanmanın, coşmanın, alkışlamanın yasak olduğu hatırlatılıyor izleyicilere. Ağlamak serbest ama... Sanık sandalyesinde oturanların hemen hepsinin morali yerinde. Fakat izleyiciler bölümündeki ailelerin kederi yüzlerinden okunuyor. Yine de tahliye talep günü olması sebebiyle az da olsa umutları var. Lakin bu umutların hiç biri sanıklarda yok. Nitekim söz alanların hiç biri tahliye talebinde bulunmadı. Sadece iddianameyi çürütmekle yetiniyorlar. Bilmedikleri, yaşamadıkları olmadığı için saklanacak, gizleyecek bir şeyleri olmadığı belli. Suçlu olan insanların jest ve mimiklerini bilirim. Duruşlarını görür, bakışlarını hissederim. Aralarında sınıf arkadaşlarımın olan bu insanları tanıyorum. Suçsuz olduklarına Allah’a inandığım gibi inanıyorum.
“34 aydır tutuklu olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi tahliye olmadığı müddetçe buradan çıkmayı arzulamıyorum. Çelebi beni iki defa yolcu etti. Ben de onun tahliyesini görmeden tahliye istemiyorum” diye konuşan Kurmay Albay Mustafa Önsel’in konuşmasına tutuklu sanıkların hepsi katıldı.
Geçen yıl Mayıs ayında yine tutukluydum. Anneler günü nedeniyle aradığım annem telefonda sesimi duyar duymaz ağladı. Çok etkilendim, çünkü annem ne vefat eden kardeşimin ölümünde, ne de babamın ölümünde kimseye gözyaşını göstermeyecek kadar güçlü bir kadındı. Duygusal anlamda cezaevindeki en zor günümdü. O süreci atlatmak için anneme şiir yazdım” diye konuşan Albay Önsel’in şiiri ağlattı izleyicileri.
Sir John Mocdonell’in “Mahkemelerin varlığı bir ülkede adaletin var olduğu anlamına gelmez. Sadece, adaletin var olabilmesi için şans yaratır” sözlerini hatırlatan denizci subayların 15 sorusu şok etkisi yarattı.
Bu sorunların neler olduğunu açıklayarak konu üzerinde durmaya devam edeceğiz.