Silahlı kuvvetlerin vekilleri
Aslında, “Silahlı kuvvetleri olan vekiller” demek istedik, yani PKK adına Meclise giren vekilleri kastettik.
Ne demek istediğimizi daha net anlatabilmek için seçimlerden bir ay önce, 24 Haziran 2007’de ajansların geçtiği bir haberi gelin birlikte hatırlayalım:
“Tunceli’de eylemlerini arttıran PKK’lı teröristler, bugün saat 17.00 sıralarında Tunceli- Pülümür bağlantılı Erzincan Karayolu’nu 40’ncı kilometresindeki Zağge Mevkii’nde yol kesti. Yaklaşık 20 PKK’lı, yoldan geçen 40 aracı durdurdu. PKK’lılar, araçlardan indirilen vatandaşları yolun uzak bir noktasında bir araya toplayarak örgütün propagandasını yaptı. Özellikle seçimlerde DTP’nin gösterdiği bağımsız adayların dışında kimseye oy verilmemesini ve örgüte yardım edilmesini isteyen PKK’lı teröristler, yaklaşık 2 saat süren eylemin ardından dağlık alana kaçtı.”
Peki PKK adaylarını Meclis’e gönderdi
iş bitti mi?
Bu konuda bir araştırma yapan haftalık haber dergisi Aksiyon muhabirlerinden Gamze Polat, bakınız hangi bilgilere ulaşmış:
“(..)PKK’nın, 22 Temmuz sonrasına yönelik yeni eylemler peşinde olduğu belirtiliyor. Kanlı örgütün bu çerçevede yeni bir ölüm listesi hazırladığı ileri sürülüyor. (..) PKK’nın yayımladığı 35 kişilik ölüm listesinde en üst düzey siyasetçiler, yüksek rütbeli komutanlar ve işadamlarının adı var. PKK tetikçileri, sınır ötesi operasyonun yapılması, yurtiçinde süren operasyonların dozunun artırılması ve Meclis’e giren Demokratik Toplum Partisi milletvekillerine karşı takınılacak tavra göre listedeki isimlere yönelik suikastlara başlayacaklarını iddia ediyorlar.”
Haberin devamında, okuyan herkesin tüylerini diken diken eden ‘istihbarat bilgileri’ mevcut. Görüldüğü gibi PKK, Meclis’e soktuğu vekillerinin icraatlarını takip edecek, bu icraatlara direnen milletvekili olursa onu ânında ‘ölüm listesine’ yazacak, yani Meclis’teki PKK’lıların gücü sadece dokunulmazlıkları ve vereceği önerge ve kullanacağı oylardan ibaret olmayacak; arkalarında bir de PKK gibi bugüne kadar işlediği on binlerce cinayetle katilliğini dünya ve Cehennem tarihine tescil ettirmiş ‘silahlı kuvvetleri’ bulunacak..
Bunun anlamı nedir ben size söyleyeyim mi?
Bunun anlamı Meclis’in birinci partisi DTP’dir demek..
Bunun anlamı Mecliste artık parmak hesabının önemi kalmamıştır, demek.
Orta Doğu’da beş milyonluk nüfusuna rağmen İsrail nasıl etrafını saran yüz milyonlarca nüfusluk İslâm ve Türk âleminin karşısında “en ve tek etkili” devlet ise ve bölgede bütün gelişmeler nasıl İsrail’in inisiyatifine göre gelişiyorsa, yeni dönemde, Meclis’te de bütün gelişmeler, arkasında PKK gibi ‘silahlı kuvvetleri’ ile AB ve ABD gibi müttefikleri olan şimdilik ‘bağımsızlar grubu’ dediğimiz, DTP’liler olacaktır. Çünkü AKP’sinden CHP ve MHP’sine kadar bütün vekiller, PKK’lı bu vekillerin hal ve hareketlerine göre tavır belirlemek durumunda kalacaklardır.
Biliyorum şimdi birileri hop oturup hop kalkacak, olur mu öyle şey diyecek.
Ama bu tür tepkilerin pratik bir anlamı yok.
Meselâ PKK’lı bir vekil meclisin açıldığı gün kürsüye çıksa yeminini Kürtçe yapsa, AKP’sinden MHP ve CHP’sine kadar bütün vekiller o kişinin o tavrına karşı konum belirlemeyecekler mi? Yahut yine meselâ PKK saflarından cezaevine düşen ve sonra da milletvekili seçilen Sebahat Tuncel kürsüye çıkıp, “Öcalan’ın selâmı var!” yahut “Barzani der ki..” diye söze başlasa, bu sözler AKP’nin, MHP ve CHP’nin ve tabii Türkiye’nin tamamının öncelikli gündemi olmayacak mı?
Türkiye’ye, “İşte demokrasi budur” deyip, “Bunu hazmet” aklı veren İngiltere’ye, ABD’ye, yani toptan Batı’ya, “Öyleyse siz de, El Kaide militanlarından birkaç kişiyi parlamentolarınıza sokun” veya İsrail’e söyleyin onlar da, “Yirmi Hizbullah evladını Knesset’e alsınlar” desek, bize ne derler?
Ne diyecekler..
Herhalde, “Biz, siz değiliz!” derler..