Şeytani tavır
Futbolunu seyredenler Rıdvan Dilmen'in sıradan bir topçu olmaktan öteye gitmediğini görmüştür. Yanılmıyorsam Sarıyer takımından Fenerbahçe'ye geldi. En büyük meziyeti de hızlı koşmasıydı...
Futbolculuğunu yargılayacak değilim, iyiydi, kötüydü kendine...
Ancak, iktidar üzerinden siyasete bulaştığı ve yandaşlıkta karar kıldığı için yargılanmaya alışmalı diyorum. Sporseverler böylelerinin yakasını yargılamadan bırakmaz da!
Rıdvan Dilmen fena halde AKP'lidir. Onu AKP'li yapanın Erdoğan hayranlığı olduğu da söylenir.
Bu tercihini de sorgulayacak değilim. Ama şunu da söylemek isterim; Ahmet Hakan'ın Dilmen'e sorduğu, "Tribünlerde İzmir Marşı söylemek siyasi eylem de... Futbolculara referandumda evet için sen de var mısın diye mesaj sarkıtmak siyaset dışı eylem mi" sorusuna aynen katılıyorum..
Bakalım ne cevap verecek...
* * *
Hürriyet internet kanalında haftanın en az üç günü kutu içerisinde sunulan ilk beş haberden biri mutlaka Rıdvan Dilmen ile ilişkili oluyor. Fevkalâdenin fevkinde (!) bir Rıdvan hayranlığı...
Adamı nereye taşımak istiyorlar acaba...
Öyledir bu işler; iktidara yağcılık, liyakat erbabından olmasa da insanı bir yerlere taşır ve mutluluğa boğar...
İzmir Marşı'nı siyasal eylem sayan birinin her an üst düzey bir yere getirilmesi söz konusu olabilir. Zira bu çıkış, AKP'ye "Ben de varım, beni de gör" mesajıdır!
Günün birinde Dilmen'in de Cumhurbaşkanı başdanışmanları arasına katıldığını görürseniz şaşırmayınız!
Satılık meydan
--------------------
Hatırlayacaksınız geçenlerde, dolandırıcılıkla ünlenen Sülün Osman'dan bahsetmiştim...
Onun, Galata Köprüsü'nü, birkaç tramvayı, Beyazıt Kulesi'ni, Şehir Hatları vapurlarını satarak geçimini sağladığını yazmıştım...
Eski adı Dolmabahçe İnönü Stadyumu olan bugünkü Vodafone Park'ı da satmaya kalkınca dayak yemiş, bunun üzerine yaşlandığını ileri sürerek dolandırıcılığı bırakmıştı...
* * *
Sülün'ün dolandırıcılık usulüne benzeyen bir dolandırıcılık da Esenyurt'ta yaşandı. Yurttaşın biri seyyar dönerciye çevirdiği minibüsünü faaliyete geçirmek için yer ararken bir taksi şoförüyle tanıştı...
Olanlar da ondan sonra oldu. Esenyurt Meydanı'nda yer aradığını söyleyen yurttaşa şoför "Yardımcı olayım" dedi ve belediyede tanıdıkları olduğunu, meydanda bir yer ayarlayabileceğini iddia etti...
Uzatmayalım, 100 bin liraya anlaştılar; para alındı, meydana gidildi, 10 metrekare bir alan belirlendi, metrelerle ölçüldü ve "İşte burası" denilerek pazarlık noktalandı...
Üç beş gün sonra yurttaş belediyeye giderek yerin üzerine devredilmesini istedi.
Olmaz öyle şey dediler, yurttaş o zaman dolandırıldığını anladı...
Esenyurt Meydanı da satılmaktan (!) kurtuldu...
* * *
Sülün Osman Taksim Meydanı'nı satmaya kalkmamıştı. Neden sonra basın mensuplarına "O iş boyumu aşardı" demişti...
Dolandırıcı şoför ise Esenyurt Meydanı'nı satmaya kalkarak Sülün Osman'ı da geçti!
Şundan bundan
----------------------
İslam Dünyası bölünüyor mu?
Bizden sonra Pakistan da Katar'a asker gönderme kararı alınca insanın aklına bu soru geliyor...
Pekiii, kime karşı?
ABD ve Batılı ülkeler tarafından kışkırtılan öteki Müslüman ülkelere karşı...
Müslümanlar, oyuna gelmemeli...
* * *
Erdoğan'ın çok kullandığı -Etrafı pek kullanmıyor- dört parmak işareti Rabia demek değilmiş...
Tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak demekmiş...
Bu simge Mısır'daki "Arap Baharı"ndan önce yoktu ama sonrasında ortaya çıktı ve darbenin simgesi oldu; Müslüman Kardeşler tarafından halen kullanılıyor... Merak işte; Mısır'daki Arap Baharı'ndan önce AKP'nin dört tek ile sıraladığı millî değerleri sahiplenme neredeydi kuzum, neden parmaklarda yoktu!
Tesadüfe bakın, o değerlerimiz de Rabia ile ortaya çıktı!
ANLAMLI SÖZLER
-------------------------------------------
Yükselmeyi seven, düşmeyi de göze almalı. (M.N. Sepetçioğlu)