Şeytan Hristofyas yeni oyun peşinde
GKRY Başkanı Hristofyas’ın Kıbrıs sorununa çözüm bulma konusundaki samimiyetsiz, iki yüzlü ve göstermelik çabaları tüm hızıyla sürmektedir. Rum tarafı “Hristofyas seçildikten sonra iyi niyetli girişimlerimiz sonuçlandı,Türk tarafı geçidin daha fazla kapalı kalmasına direnemedi ve Ledra Kapısı’nı açtık” propagandasını şimdi dünyaya satmaya çalışıyor. 21 Mart’ta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile GKRY Başkanı Hristofyas’ın gerçekleştirdikleri Zirveyi de Rum tarafı “biz her zaman müzakerelere açığız, masadan kaçmıyoruz, çözüm istiyoruz” diye pazarlamaya çalışmıştı.
Lokmacı Kapısı’nın açılması konusunda KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın ve CTP-BG Hükümeti’nin 2 yılı aşkın süredir sürdürdükleri çalışmaların ve yine KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın göreve geldiği 2005 yılından beri müzakereleri başlamak üzere uzattığı elin EOKA’cı eli kanlı faşist Papadopulos tarafından görmezlikten gelindiği gizlenmeye ve unutturulmaya çalışılmaktadır..
Hristofyas, 2004 yılında yapılan Annan Planı referandumunda Rum tarafının “hayır” demesiyle ortaya çıkan tepki ve olumsuz koşulları kendi lehine çevirmeye çalışmaktadır. Kısa sürede tüm dünyayı çözüm isteyen lider olduğu konusunda inandırmayı hedeflemektedir. Bu sahte girişimlerinin başarıya ulaşmasına paralel olarak da KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ı ve Türkiye’yi uzlaşmaz gösteren saldırıları yürütecektir.
Rum tarafının stratejisi, 2009 yılında AB İlerleme Raporu’nun yayınlanacağı tarihe kadar Türkiye üzerinde gerekli baskıları ve dayatmaları kurmak ve istediği ödünleri almaktır. Bir taraftan Türkiye’nin AB sevdası yüzünden oluşan zafiyet kullanılacak, diğer taraftan da Türkiye ile Kıbrıs Türkünün ilişkilerinin bozulması için kışkırtıcı çalışmalar sürdürülecektir.
Lokmacı Kapısı’nın açılmasını Rum tarafı abartmakta ve propaganda aracı olarak kullanmaktadır. Bu kapının açılışı madem ki o kadar çok önemli idi o zaman açılışı niye Talat ve Hristofyas birlikte yapmadılar? İkisi de niye apar topar Kıbrıs’tan ayrıldılar? Yeniden bir araya gelmeleri, kucak kucağa el sıkışmaları iki toplumun yakınlaşmasına faydalı olmayacak mıydı?
Lokmacı’nın, iki Liderin ve hatta Olli Rehn’in de onlara katılımıyla açılmasının Rum ve Türk halklarının birbirlerine daha iyi niyetle ve güvenle bakmalarına ve hatta kendilerini “Tek vatanın, tek milletin bireyleri” olarak hissetmelerine yardımcı olmayacak mıydı!!!? Yoksa Hristofyas Papadopulos’un şerrinden mi çekinmiştir? Fanatik Rum milliyetçisi Hrisi Avgi örgütünü tahrik etmekten mi çekinmiştir? Bütün bunlardan anlaşılan Hristofyas yoldaşın Talat yoldaşa karşı bir tezgah hazırlığında olduğudur.
Hedefte iki halkın yakınlaştırılması veya adanın iki eşit ortak halk tarafından yeniden birleştirilmesi olmadığı kesindir.
Lokmacı Kapısı’nın açıldığı gün çıkartılan kriz neticesinde 2-3 saatliğine kapanması konusuna ne diyeceksiniz? Rum tarafının, bir grup pankartlı Rum göstericinin KKTC kontrolündeki bölgeye sınır ihlali yaparak izinsiz girmek istemeleri neticesinde KKTC Polisinin aldığı tedbirleri bahane ederek, kendi taraflarındaki kapıyı kapatması provokasyona yöneliktir ve bir KKTC yetkilisinin açıkladığı gibi Türklere ait bölgenin kontrolünün BM Barış Gücü’ne devredilmesi çabasıdır. Londra’da resmi temaslarda bulunan Hristofyas’ın ziyaretini yarıda keserek apar topar Kıbrıs’a dönmesi ve önceden planlandığı açık olan bu mini krizden nemalanmaya çalışması ibret vericidir. Hristofyas adaya döner dönmez yaptığı açıklamada “Sahte polislerin ara bölgeye girmeleri Kıbrıs sorununun çözümü yönünde başlayan çabaya olumlu mesaj vermiyor. Ara bölgenin Türk ordusu tarafından ihlalinin sürmesi halinde burada olabilmek için dönmek zorunda kaldım” diyerek Anavatan Türkiye’ye saldırması vurgulamaya çalıştığım Türk tarafını uzlaşmaz gösterme stratejisi ile birebir örtüşmektedir.
KKTC yetkililerini ve özellikle de Anavatan Türkiye’yi uzlaşmaz olarak gösterme gayretlerinde bir diğer tezgah ise “dekonfrantasyon” konusunda ortaya konacaktır.
Hristofyas birkaç gün önce “Lokmacı barikatının açılmasından sonraki hedefler; Lefkoşa Surlariçi’ni bölen hattın bütününden askerlerin karşılıklı olarak geri çekilmesi ve Yeşilyurt barikatının açılmasıdır” açıklamasıyla bunu ortaya koymuştur.
Kıbrıs’ın askerden tamamen arındırılması projesine gereken açılımı geçtiğimiz hafta KKTC’yi ziyaret eden TC Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa vermişti. Bu konunun Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasının ertesinde ve şartların Kıbrıs Türkü’nün güvenliğini tehdit etmemesi halinde gerçekleşeceğini açıklanmıştı.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın “adanın askersizleştirilmesi” konusunda Yaşar Büyükanıt Paşa ile aynı görüşte olduğunu söyleyebiliriz.
Hristofyas bu konuyu da gündeme getirerek kriz yaratma gayretindedir.
Hristofyas’ın ılımlı, çözüm isteyen, barışsever biri olmadığı ve aslında Papadopulos’tan farklı siyasetler gütmediği sanırım artık anlaşılmaya başlanmıştır. Onun da diğer Rum Liderler gibi Melek kılığına girmeye çalışan bir Şeytan olduğunu erken görmemiz faydamıza olacaktır...