Seni gidi duygusalcı

Büyük paraları cebe indirip Sabah’a giden Engin Ardıç’ı, meğer Akşam’ın “ulusalcı havaya girmesi” rahatsız etmiş

Engin ayrılmadan önce AKŞAM gazetesinden hayli rahatsızmış, böyle diyor. Başta gelen nedeni gazetenin son aylarda havasının değişmesiymiş. Gazete ulusalcı gazete havasına girmiş. (Bu benim için yeni bir haber).
Hatta biz Ergenekon haberlerini de vermemişiz. Bu da Engin’de rahatsızlık yaratmış.
Tahmin ettiğim gibi kafasında somut bir tavrımız yoktu. Sadece Engin kendisiyle aynı düşünmeyen ve evet ‘ulusalcı’ diye tanımlanabilecek tavırları bulunan diğer bazı yazarlarımıza kızıyormuş.
Engin şimdi ayrıldı, gazetenin yazar renkliliğinde eksilme tabii ki oldu. Ulusalcı olarak katiyen nitelendirilemeyecek çok sayıda kaliteli yazarımız var. Ulusalcılara yakın duran esaslı yazarlarımız da...
AKŞAM için sadece övünülecek bir durum bu.
Açıkça söyleyeyim; ben bir yazarın başka yazarlardan sadece görüşleri nedeniyle bu şekilde rahatsız olmasına ilk kez rastlıyorum. Bizim meslek fikir özgürlüğüne dayanır. Bunu kabul ettiğinizde beğenmediğiniz insanların da yazmasından şikayet etmemek, doğal tavır olarak benimsenir diye sanıyordum, yanılmışım. Galiba bu olmuyormuş.
Ergenekon olayına gelince... Bakıyoruz birtakım kişiler gözaltına alınıyor, avukatla görüşme yasağı ve yayın yasağı getiriliyor, bazı kaynaklardan sürekli olarak gözaltına alınanları suçlayan ağır bilgiler sızdırılıyor. Ve yayın yasağı konulmuş olmasına rağmen bir grup gazete sürekli bu bilgilere dayanıp yayınlar yapıp duruyor.
Ben arkadaşlara ’Bırakın haber atlamış olalım. Önemli olan insan hakları’dedim. Bu gazete o anda savunmasız olan insanlar hakkında yargısız infaz yapmaz, dava açılmasını bekleriz. Mahkemelerde söylenenler kamuoyunun malıdır, biz de onları noktasına virgülüne dokunmadan yayınlarız.
Anlayacağınız; Engin’in sinirlerini bozmuş olan Ergenekon operasyonu tavrımız, açıkçası benim mesleki onurumdur.
Kötü niyetli kullanılmaya çok açık bir meslek dalında eğer etik bazı çıpalarla sağlam limanlara bağlı olmaz, böyle ’ulusalcı mı değil mi’ palavralarıyla vakit geçirmeye çalışırsak öyle fırtınalı denizlere açılabiliriz ki; emin olun kısa sürede batıveririz.
Engin, gazete hakkında canı sıkıldığı günlerde bana bir telefon açsaydı, ben ona neyi, neden yaptığımızı anlatırdım. Umarım gazete değiştirme nedenleri arasında bunlar yer almıyordur. Bu şekilde konuşması inşallah gidişine siyasi kılıf hazırlamaktan ibarettir.
* Serdar Turgut (Akşam)


+++++


Bir günlüğüne çıkarın!
Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt...
Kara harekâtının bitiriliş şeklini eleştirenlere hadlerini (!) bildirdiniz ve “ABD çık dedi, çıktık diyorsunuz. Bunu ispatlayın, ben üniformamı çıkarayım” diyerek rest çektiniz...
Bu sert çıkışınız işe yaradı ve geri çekilmenin ABD’nin baskısıyla yapıldığını düşünen bazı yorumcular sustu...
Ben de susacağım Sayın Genelkurmay Başkanı... Canları pahasına o harekâtı başarıyla gerçekleştiren erlerimize, erbaşlarımıza ve subaylarımıza... En önemlisi de şehitlerimize duyduğum saygı gereği susacağım...
Ama önce sizden bir ricam var:
Gelin şu “üniforma çıkarma” meselesini bir günlüğüne hayata geçirin!
Dördüncü Murat gibi kıyafet değiştirin ve çarşıya pazara dalın, otobüslere binin, iş yerlerine gidin...
Gidin de halkın bu geri çekilmeyle ilgili neler düşündüğünü, neler konuştuğunu kendi kulaklarınızla duyun!
Eğer halkımız da ABD Savunma Bakanı’nın ve ABD Başkanı’nın “Geri çekilin” açıklamalarından 24 saat sonra gerçekleştirilen geri çekilmeyi sizin gibi karşılıyorsa; aldırmayın eleştirilere ve gururla tekrar giyin üniformanızı!
Ama...
Sokakta duyacaklarınız umduklarınızdan farklı çıkarsa...
Tutumunuz toplumda büyük bir hayal kırıklığı yarattıysa...
“Büyük bir başarının, talihsiz bir zamanlama yüzünden nasıl hüsrana dönüştüğünü” konuşuyorsa insanlar...
Siz düşünün ne yapacağınızı!

* * *

Bu halk sizi çok sevmişti Sayın Büyükanıt...
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve cumhuriyetin niteliklerini korumak ve kollamak olan görevinizi lâyıkıyla yapacağınıza inanmıştı...
Eğer şahsınıza duyulan bu güvende şimdi bir zayıflama varsa, bunun sorumlusu bizzat sizsiniz!
Hiçbir siyasetçiyi korumak ya da aklamak değil sizin göreviniz; bizim için “güvence” olmaya devam etmek!
“Ben artık güvence olmak istemiyorum” diyorsanız...
İşte... O zaman gerçekten çıkarın o üniformayı!
Haklısınız...
Bunu yapmanız gereken zaman, gelmiş de geçmiş bile!
* Mustafa Mutlu / Vatan



+++++


Amerikalılara gösterdik...
DAHA dün sabah “ABD’den icazet almadık” diyordu iktidardakiler ve örtülü yandaşları.
Küfürbazım ise bilgisayarımdaydı:
“ABD’ye ancak senin gibi ..... çocukları şirin gözükmek ister... Aha şu bacağımı...”
Başbakan da kızmıştı:
“Diyorlar ki ABD istedi... Yahu sen...”
*
Daha “icazet” yalanlamaları gökten yağarken Hürriyet İnternet’in sağ üst köşesindeydi salata tabağı gibi fotoğraf ve haber:
“Anayasa taslağını gidip ABD’lilere anlattılar...”
Baktım ABD’de sırayla oturmuşlar; AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, anayasa hukukçuları Prof. Dr. Ergun Özbudun, AKP milletvekili ve danışmanları...
New York’a gitmiş, ABD’lilere taslaklarını gösteriyorlar.
Halkımız anayasa taslağını biliyor mu?.. Siz, ben, demokratik örgütler, hatta parlamento?..
Gören var mı?...
Yok...
Ama Amerikalılara sundular taslaklarını.
Niçin?..
Çünkü; Yeni Ortadoğu projesi içinde, Türkiye’de “Ilımlı İslam” modelini isteyen ABD’dir. Ve AKP’nin kafasındaki anayasa bunun önemli bir adımıdır. Bu bakımdan anayasa taslağı ABD’yi elbette ilgilendiriyor.
Bu nedenle “Koş Mir’im” demiştir AKP’li...
Mesele fikir alışverişi ise; hukukun beşiği olan ve tüm yasalarımızı aldığımız Avrupa’ya gitmeleri gerekmez miydi?
Kendi anayasa tarihi insanlık suçları ile dolu ABD’ye neyi danışacaklar dersiniz?
*
Amerikalılar arkadaşların taslağına baktılar da beğendiler mi, beğenmediler mi bilemeyiz.
Ama kimseyi ilgilendirmeyen taslağını bile gidip Amerikalılara gösteren bir zihniyetin, askeri harekátlarda “icazet alıp-almadığının” tamı tamına yanıtıdır bu.
Bu kadardır işte bağımsızlıkları...
Özgürlükleri...
Devlet adamlıkları...
Ve ulusal onurları...
* Bekir Coskun / Hürriyet



+++++



Günün SORUSU
Yine aynı soru
Madem Kuzey Irak’a yönelik askeri operasyonu biz zaten bitirmiştik ve geri çekiliyorduk; o halde Amerika neden Türkiye’yi dünyanın önünde küçük düşüren açıklamalar yaptı? Çekilmekte olan bir ülkeye “Derhal çekil” demek dostane ilişkilerin de sıkıntılı olduğunu mu gösteriyor?
* Can Ataklı / Vatan

Yazarın Diğer Yazıları