YENİÇAĞ - Özel Haber / Merve KIZILALP
Geçtiğimiz günlerde BBC’nin yayınlamış olduğu Marmara simülasyonun yanlış verilerden yola çıkarak oluşturulduğunu daha önce de Yeniçağ’a açıklamış olan Şener Üşümezsoy; söz konusu simülasyonda kabul gören ve temel görüşü açıkladı.
“BBC’YE GÖRE MARMARA BİR DEPREM BOMBASI”
Üşümezsoy, “Simülasyona göre, Marmara’da 1912’de Saroz’da bir fay kırılmış ve deprem olmuş ancak bu deprem Marmara’ya girmemiştir. 1999’da Körfez’de deprem olmuş, bu faydaki yırtılma Körfez’den batıya geçmemiş, yani Osmangazi köprüsünün doğusunda kalmıştır. BBC’ye göre Marmara boydan boya stres yüklü, adeta bir deprem bombası gibi. Buna ‘sismik boşluk’ denmektedir. Yine BBC’ye göre 1509’da bir deprem olmuş, 1766’da bir deprem olmuştur. Onların hesaplamalarına göre 250 yılda bir deprem oluyor. Şimdi ise 250 yıl dolmuş ve Marmara patlayacaktır yönünde bir çarpıtma yapılmıştır.” dedi.
“BBC’NİN SÖYLEDİĞİ ‘1766’DAN BERİ FAY KIRILMADI’ CÜMLESİ TAMAMEN YALANDIR”
Simülasyonun hatalarını açıkladıktan sonra gerçekleri açıklayan Üşümezsoy, “1999’da bir deprem olmuş; Nusret gemisi, Atalanta gemisi, Victoria denizaltısı ile yapılan çalışmalar göstermiştir ki 1912’de kırılan fay Saroz’dan Marmara Denizi’ne girmiş ve Silivri çukuruna kadar uzanmış, 60 kilometre uzanmıştır. Yani 1912’de kırılan fay Batı Marmara’da kırılmış ve stresini boşaltmıştır.
Daha ilginci ‘1766’dan beri deprem olmadı o halde 250 yılda bir deprem olacak’ denilen fay da bu faydır. 1912’de kırılan fay, 1766’da kırılan fayın tekrar kırılmasıdır. Bir ucu Silivri çukurunda, bir ucu Gökçeada’da olan 140 kilometre olan fay 7.3’lük depremle 1912’de kırılmıştır. Yine aynı şekilde aynı fay 1766’da kırılmıştır. O halde ‘1766’dan beri fay kırılmadı’ cümlesi tamamen yalandır” ifadelerini kullandı.
BBC’NİN İKİNCİ BÜYÜK YALANI
Üşümezsoy’a göre diğer bir yalan ise “1509’da büyük bir deprem olmuş, ondan beri bir fay kırılmamıştır. O halde 1509 depreminin tekrarı olursa büyük kıyamet olur” yalanıdır. Bu yalanı da çürüten Prof. Üşümezsoy şu ifadelerle gerçeği açıkladı:
1509 depremi dediğimiz fay Körfez’de ve Yalova’daki faydır. 1719’da ve 1999’da da kırılmıştır. Doğu Marmara’da Çınar çukurunun güneyinde ise 1999 depreminden evvel 1894 depremi gerçekleşmiş, burada da 60 kilometrelik fay kırılmıştır. Bu deprem aynı zamanda 1766 Mayıs depreminde kırılmış olan faydır. Bu durumda da ‘1506’dan beri kırılmış’ denilen faylar, aslında teker teker kırılmıştır. Dolayısıyla bölgede stres kalmamıştır.
“BU FAY AYNI DEPREMDE İLERLEYİP KIRILAMAZ”
Simülasyonda kırılmanın Silivri’den başlayıp Hersek burnuna kadar kırıldığı gözlemlenmiştir. Bu kırılmada homojen bir şekilde Yeşilköy’den başlamakta, batıya ve doğuya doğru ilerlediği kabul edilmiştir. Oysa kırılma fiziği haritasında görüldüğü gibi Kumburgaz çukurundaki fay ile Adalar’daki fay hattı arasında 10 kilometrelik bir fay vardır. Bu fay aynı depremde ilerleyip kırılamaz.
Yukarıda gösterilen modelde Kumburgaz Körfezi'nde başlayan kırılma 6 metrelik atım fayı üzerinde bulunmaktadır. Yanlara doğru, 2 metrelik atıma doğru ilerlemektedir. Burada 3 tane sıçrama vardır. Ancak bunlar tek depremde kırılamaz. Böyle bir fay modeli çalışamaz. Zaten kuzey anadolu fayının Yalova Çınarcık çukurunun güneyden geçtiği açıklıkla kabul edilmektedir. Bu anlamda doğu Marmara'da Körfez'de 1509 depremi, onun üzerinde 1709 depremi ve 1999 depremi olarak Körfez'den Yalova'ya doğru gelerek bir kırılma olması söz konusudur. Aynı fayın batıdaki kesiminde 1766 Mayıs depremi, 1894 depremi olmuştur. Onun batıdaki kesiminde ise Tekirdağ çukurundan geçen 1766'da ve 1912'de kırılmıştır. O halde 1766'dan beri deprem olmamıştır sözü yalandır. "
BİLİMSEL OLARAK REDDEDİLİYOR
EMSC'nin haritasına bakıldığında ise fayın Çınar çukuru güneyinden Marmara çukurunun güneyinden geçtiğini, aynı şekilde Tekirdağ sınırının güney çukurundan geçtiğini vurgulamaktadır. Kuzeyden geçen fay modelleri, yani sismik model olarak savunulan 1912'de kırılan fay ile 1999 depreminde kırılan fayın yolunun kuzey Marmara kenarından geçmesi modeli bilimsel olarak reddedilmektedir.
Yukarıdaki haritada görüldüğü gibi Körfez'den çıkan fayın kuzeye bükülerek Adalar fayına, Adalar fayından Kumburgaz orta sırtındaki faya ulaşmasının yan atılımlı bir sisteminde çalışmasının mümkün olmadığını belirten Üşümezsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"KUMBURGAZ FAYI İLE YEŞİLKÖY FAYININ BİRLİKTE KIRILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Burada çalışma yapan Armijo, Adalar fayının normal bir fay olduğunu, Yeşilköy fayının bunu çektiğini ve böylelikle de fayın Marmara Denizi'ni aştığını ileri sürmektedir. Bunun da hataları vardır. Bu fayla Kumburgaz fayı arasında 10 kilometrelik bir fay vardır. Böyle olunca Adalar fayını bir kenara koyarsak Kumburgaz fayı ile Yeşilköy fayının birlikte kırılması mümkün değildir.
Armijo'nun deniz tabanında yapmış olduğu çalışamadan sonra ulaştığı haritayı paylaşan Üşümezsoy (yukarıdaki harita), silik de olsa Adalar fayının normal bir fay olduğunu, düşey olarak çalıştığını ve kuzey marmaranın devamı olmadığının Le Pichon tarafından yalanlandığını açıklamıştır. Üşümezsoy, buradaki 10 kilometrelik fayın, 60 kilometrelik fayı çekemeyeceğini ifade etti.
"KUMBURGAZ FAYI AKTİF BİR FAYDIR"
Yukarıdaki kırmızı çizgilerle görülen alanın aktif faylardan oluştuğunu belirten Üşümezsoy, Kumburgaz fayının aktif bir fay olduğunu belirtti. Marmara Denizi'nde bu söylemden sonra yalnızca Kumburgaz fayının aktif bir fay olduğunu belirten Üşümezsoy, güneye doğru dönen Bozburun fayının da diğer aktif bir fay olduğunu açıkladı.