YENİÇAĞ - Özel Haber / Merve KIZILALP
17 Ağustos depreminin 24. yılında spekülatif deprem senaryolarının toplumda yarattığı korku hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, toplumun deprem konusunda bilinçlendirilmesi ve olumlu adımlar atmasından çok “kaderciliğe” sevk edildiğini ifade etti.
Söz konusu deprem senaryolarının hepsinin spekülatif senaryolar olarak Kuzey Marmara kenarında veya Kuzey Marmara kenarındaki İstanbul'a yakın faylar üzerine kurulmuş olduğunu belirten Üşümezsoy, EMSC (Avrupa Akdeniz sismoloji merkezi)’nin Marmara Denizi'ndeki Kuzey Anadolu fayının çukurlarının güneyden geçtiğini göstererek bu modellerin hepsini çöpe attığına değindi.
Bilim dışı ilan edilen deprem senaryolarının İstanbul'daki inşaat sektörünün sanayiye dönüşmesine ve sanayinin de ihracat yapmasına yönelik bir politikaya hizmet ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Üşümezsoy, İstanbul’a neler yapıldığını açıkladı. Üşümezsoy, “2005 yılında ‘Bir Taşla Üç Kuş Vurmak’ diye bir makale yazmıştık. Söz konusu makaledeki birinci taştaki kuş, arazilerin veya arsalardaki binaların depreme dayanıksız olduğu nedeniyle topluca yıkılmasına neden olan bir karardı. Buradaki amaç iyi yerlerdeki, yani rant yerlerindeki arazilerin ele geçirilmesi ve deprem için hayata geçirilmesi beklenen binalar yerine yeşil alanlarda ve askeri alanlardaki arazilerin ‘büyük deprem olacak’ denilerek imarlı araziye çevrilmesiydi” dedi.
İSTANBUL DEPREMİ SPEKÜLASYONUYLA İSTANBUL’A NE YAPILDIĞINI 3 MADDE İLE AÇIKLADI
Söz konusu makaledeki ikinci kuşu da Üşümezsoy “imara açılan bölgelerde yapılan lüks binaların yurt dışına ihraç edilmesi, başka bir deyişle yurt dışından müşteri bulunması” olarak tanımladı. Üşümezsoy, buradaki amacın da İstanbul halkının depreme dayanıklı binalara geçmesinden çok lüks ihracata yönelik uluslararası dünyaya yönelik bir binaların yapılmasının önünü açmak olduğunu ifade etti. Makaledeki üçüncü kuşun ise tüm yapılan bu rant faaliyetin hukuksal formunu bulmak olarak açıkladı.
1999'dan beri kentsel dönüşüm için uluslararası medyaların sürekli olarak ‘deprem’ olumsuzluğunu ön plana çıkarmasını eleştiren Üşümezsoy, “170 kilometre fay kırılacak ve 7.8'lik deprem olacak” diyen modeller olduğunu ifade etti. Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla yeni planlar yaparak yeşil alanları ve askeri alanlara imara açma konusunda çalışıldığını belirten Üşümezsoy duruma tepki göstererek “Hiç kimse gerçekten ‘jeoloji bilimi ne demektir’ diye bakmıyor. Yaptıkları tek şey ‘tarihte depremler olmuş bu depremler de İstanbul'a yakın olmuş ve olmalıdır’ deyip İstanbul'a yakın bir dizi fayın olduğunu söylüyor ama o fayların tümü EMSC tarafından da çöpe atılmıştır” dedi.
EMSC STRES DOLU FAYI AÇIKLADI
“Emsc'nin yıllardan beri yaptığı her depremin fay çözümünü ve bölgenin stres rejimini gösteren incelemeleri sonrası stres dolu fayın Yalova Çınarcık hattı boyunca uzanan Batı Marmara çukurunda bulunan Tekirdağ Güney kenarındaki Marmara adasının kuzeyinden geçtiğini vurgulamıştır”
4 numaralı haritada Yalova'da olan 4 büyüklüğündeki depremin Yalova düzlüğünden doğu batı yönlü uzanan fay düzleminde olduğunu ifade etti.
Üşümezsoy “Biri çukurların tam ortasından giren boydan boya giden bir fay modeli kurulmuştur. ‘180 kilometre fay 8.1 ve 7.8 şiddetinde kırılacak denmiştir’ ancak ne böyle bir fay vardır ne de böyle bir deprem riski olabilir. ‘Marmara Denizi’nin Kuzey kenarında deprem riski 30 yıl içinde beklenmektedir’ gibi bir açıklama yapılmaktadır ama bu modeli bizzat ortaya çıkartan kişi çürütmüştür” dedi.
Bir diğer modeli açıklayan Üşümezsoy, “Adalar ve Kumburgaz fayı Silivri ve Tekirdağ çukurunun ortasından geçen fay ile birleştirmiştir. Bu model daha sonra başka bir deprem bilimci tarafından da benimsemiş fakat bu modele göre Adalar fayı orta sırtta devam eden Kumburgaz fayı - Silivri çukuru ve Tekirdağ fayı birleşerek bir seferde kırılmıştır ve 7.7'lik deprem yapar denilmiştir. Daha sonra ise bu Adalar fayı düşey fay veya kırılmış olarak ortaya çıkmış ve Yeşilköy'den başlayıp Gaziköy’e kadar giden 110 kilometre fay 7.4'lük deprem olacak denmiştir ve deprem bilimci üzerinde çalışma yapınca 110 kilometrelik bir fay olmadığını fark etmiştir. 2 parçalı fay olduğu tespit edilmiştir. Tekirdağ'daki fay kırılmış orta sırtta fay vardır’ denilmiştir” açıklamalarında bulundu.
DEPREM İSTANBUL’UN HANGİ BÖLGESİNDE BEKLENİYOR
Her iki durumda da görüldüğü gibi Kuzey Marmara kenar faylarının ortadan veya kenardan geçmesi durumunda “Kuzey Anadolu fayı olamazlar” diyen Üşümezsoy durumu şöyle açıkladı:
“Bu bölgenin deformasyonunu incelendiğinde burada büyük depremlerin yaratılacağı fayların olamayacağı doğrulanmıştır” dedi.
Üşümezsoy paylaştığı harita ile EMSC'nin verilerini kullanarak Batı Anadolu'nun haritada görüldüğü gibi güneydoğuya doğru saatin tersi yönünde döndüğünü ve Kuzey Anadolu fayının güneye doğru döndüğünü gösterdi.
Bu anlamda batıya giden fayın Marmara Bölgesi'nin Güneydoğu'ya doğru saatin tersi yönünde dönmesi sürecinde fayın güneybatıya doğru büküleceğine değinen Üşümezsoy “Kuzey Marmara kenar fayına ilerlemesi mümkün olmadığı gibi o fay esas olarak Marmara Denizi’ne açılırken gelişmiş bir faydır. Kuzey Anadolu fayı ise bu açılmış faylar arasına giren yeni yan atımları rejimin bir ürünüdür. Yukarıdaki 2 haritada görüldüğü gibi 1999 depreminde kırılmış Karamürsel çukurunun Güney kenarında kırılmıştır. 1894 depreminin öncesinde Çınarcık çukuru hatta doğu Marmara çukurunun Güney kenarında kırılmıştır” dedi.
Üşümezsoy “’1999 depreminden hemen sonra Marmara'da bundan sonra beklediğimiz büyük bir deprem yoktur’ dediğimiz zaman herkes karşı çıkmaktaydı. Şu anda konuşanlar da 250 yılda bir depremlerin olduğuna değiniyor. Oysa kırılmayan sadece Kumburgaz çukurunun üzerine bindirilen Kumburgaz sırtı Silivri sırtının indirme fayı kalmıştır. Ama o da Kuzey Anadolu fayı değildir. Bu gerçekle kimseyi yüzleşmek istememektedirler. Hayali bir şekilde İstanbul'a yakın yerlerden geçen farlarda depremler aramaktadırlar” dedi.