YENİÇAĞ – Özel Haber / Merve KIZILALP
Depremlerin yerini önceden bilen adam Şener Üşümezsoy, BBC’nin yayınladığı deprem simülasyonuyla 1999'dan beri yapılan çalışmaların hepsinin nasıl yok saydığını Yeniçağ’a açıkladı.
1912'de Gaziköy'de kırılmış olan fayları hiçe sayan ve burada hiç deprem olmamış gibi bir tezi ileri süren BBC’nin hangi hikayelerden yola çıkarak yanlış teoriler ürettiğini bir bir açıklayan ve tezleri çürüten Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, “Onlar deprem sadece 1509'da olmuş ve 1766'da olmuş gibi gösteriyorlar. Bu tarihler dışında başka deprem yok diyorlar ve 250 yılda bir deprem olacakmış gibi bir teori ortaya atıyorlar; oysa 1719, 1799, 1894, 1912 ve 1999 yıllarında hep deprem var. Marmara hep depremlerle kırılmış ve son yıllarda stresini hep boşaltmıştır. Dolayısıyla bunların tezi çok kolay çürütülebilir.” dedi.
BBC'nin söz konusu simülasyonunu “Marmara deprem simülasyonunun bilimsel inkarı” olarak sunan Üşümezsoy simülasyona dair şu ifadeleri kullandı:
BBC’nin Marmara’daki simülasyonunun dayandığı temel Marmara’daki verilerin inkarına dayanmaktadır. Yukarıda görüldüğü gibi 1999'da Körfez depremi, İzmit segmenti olarak Hersek burnunun körfezinde kalmıştır, Marmara’ya girmemiştir. 1912'de ise Gaziköy karada kalmıştır, denize girmemiştir ve Marmara'nın bu iki deprem arasındaki depremlerle Naci Görür’ün değişiyle Marmara boydan boya sismik boşluktur. Oysa gerçek bunun tam zıttıdır. Marmara Denizi’nde 1999 depreminde kırılan fay hattı Körfez’de kalmamış, Yalova Çınarcık’tan Teşvikiye’ye kadar Güney Marmara çukurunda kırılmıştır. Bunun dışında Marmara'da 1894'te ise Çınar çukurunun güneyinde 60 kilometrelik fayı kırmıştır. Diğer taraftan ise 1912'de kırılan fay hattı Marmara Denizi’nde Tekirdağ ve Silivri çukurunda 60 kilometrelik fayı kırmıştır. Bu durumda 170 kilometre uzunluğu olan Marmara Denizi’nin Batı Marmara'da 60 kilometre, Doğu Marmara'da 60 kilometrelik fay kırılınca; kırılmayan yalnızca orta Marmara'da 50 kilometrelik bir fay kalmıştır.
Söz konusu fayın kırılma potansiyeline değinen Üşümezsoy, Roland Armijo’nun 2005'te L'Atalante gemisi ve Victoria denizaltısından Marmara Denizi’nin dibine dağıldığında, 1912'de kırılan Gaziköy fayının karada kalmadığı ve Marmara Denizi’nde 60 kilometre kadar ilerlediği ve Tekirdağ çukurunun güneyinde ve Silivri çukurunun güneyinde 60 kilometrelik bir bölümün kırıldığını açıkladı. Totalde 140 kilometrelik bir fay hattının bulunduğunu ve 1912'de kırılan bu fay hattının Saroz körfezine doğru ilerlediğine değindi.
Diğer taraftan ise 1999'da Yalova Çınarcık hattı boyunca kırılıp tüm Körfez’den Düzce’ye doğru giden 1999 depreminden önce Marmara Denizi’nde Çınar çukurunun güney kenarında doğu-batı uzunluğunda 60 kilometrelik bir fay kırılmıştır. Armijo'nun yaptığı bu çalışmada Marmara Denizi’nde kırılmayan 50 kilometrelik fay orta sırttaki Yeşilköy ve Silivri arasındaki alan kalmıştır.
Üşümezsoy, bir harita paylaşarak durumun daha kolay anlaşılabilmesi için similasyondak yanlışlıkları şu sözlerle açıkladı:
Yeşilköy ve Silivri arasındaki alana baktığımız zaman buradaki fay 2 parçalı bir faydır. Birinci parça Kumburgaz çukurundaki fay, diğer parça ise orta sırttaki faydır ve bunlar birleşik fay değil ayrı ayrı faylardır. Daha doğrusu Kumburgaz çukurundaki fay ters fay olarak kırılırken, yani Kumburgaz düzlüğü çukura doğru bindirilirken, orta sırt dediğimiz Avcılar tarafındaki sırtın kuzeyinden geçen Adalar fayı ile birleşen fay hattı da Adalar fayının devamıdır. Adalar fayı da 60 kilometre ve buna ilave edilen 20 kilometre Yeşilköy ve Büyükçekmece arasındaki kesimdir. Aslında Armijo'ya göre bu bölge hem yan atılımlı faydır hem de normal faydır ama gerçekte burada yan atılımlı bir fay yoktur buradaki fay normal faydır. Adalar fayı gibi ölü bir faydır. Hal böyle olunca da yalnızca Kumburgaz çukurunda 30 kilometrelik stres yüklü bir fay vardır.
Yukarıdaki simülasyona baktığımız zaman 1700'lü yıllarda kırılan Marmara'da stres maximumdur ve her taraf kırmızıdır. 1894'te Doğu Marmara'da Çınarcık’ta stres boşalmış görüldüğü gibi mavi stres düşmüş ve Marmara denizi 1999'dan önce Çınar çukuru Güney kesimi kırılmıştır. Daha sonra 1912'de sarı olmuştur ve Tekirdağ Körfezi kırılmıştır. Bundan sonra 99 fayı kırılmış ve daha sonra ise gerçek durumda yukarıda gösterdiğimiz gibi Marmara'da orta sırtta 50 kilometrelik bir söz konusu olarak kalmıştır.
BCC’nin yayınladığı simülasyona göre “Marmara Denizi’nde Kuzey Marmara'daki faylar kırılarak 2 tane 7.4luk deprem olacak” denmiştir. Ancak, bu modelle fayların durumu örtüşmemiş ve yanlış olan bu tez çürütülmüştür. Diğer taraftan ise ABD'li jeofizikçi Tom Parsons'un “Marmara'da 7 büyüklüğünde deprem olma ihtimali yüksektir” tezide çürümüştür. Çünkü Marmara'da Çınar çukurunda stres olduğunu düşünen Parsons’un tezi 1894'te çınar çukurundaki fayda deprem olması ile çürütülmüştür. Aynı şekilde Ross Stein’in de “17 Ağustos depreminde kırılan fay, Yalova-Çınarcık hattına gitmektedir, Adalar’a gitmemektedir. Bundan sonra Çınarcık’ta deprem olacak” tezi de çürütülmüştür çünkü 1894'te Çınarcık fayı kırılmış ve buradaki stres tamamen boşalmıştır.
Şener Üşümezsoy, konuyla ilgili olarak tezlerin çürümesini şu sözlerle açıkladı:
“’1509 VE 1766 YILINDA DEPREM OLDUYSA 250 YILDA BİR DEPREM OLACAK’ TEZİ YANLIŞTIR”
BBC’nin yapmış olduğu simülasyon ‘bilimsel inkârcılığa’ dayanmaktadır. Bu inkârcılık iki büyük depremi yok saymaktadır. Bunun dışında 1509 depremi 1766 depremleri esas alınarak ‘250 yılda bir deprem olmaktadır, o halde deprem zamanı dolmuştur’ gibi hiçbir temele dayanmayan bir açıklama yapan BBC’sinin açıklaması net verilere dayanmamaktadır. 1509 depreminin olduğu yerde 1719'da da deprem olmuş ve ondan sonra da 1999 depremi gerçekleşmiştir. Bu anlamda anlatılan model ve simülasyon tamamen bilimsel gerçeklerden uzaktır.
“BÖLGEDE KIRILMAYAN YALNIZ KUMBURGAZ FAYI VARDIR”
Armijo'nun vurguladığı Marmara Denizi’nde, 1912'de Batı Marmara 60 kilometre kırılmış ve sarı çizgi ile gösterilmektedir (Saroz, Batı Marmara ve Silivri’ye kadar) 1894'te Çınar çukuru sarı ile gösterilmiştir ve aynı şekilde körfezin güneyinde fayın devamı uzamaktadır. Burada kırılmayan yalnızca Kumburgaz fayı vardır ve bu alanda mavi ile gösterilmiştir. Diğer taraftan ise beyaz olan Adalar fayı ve onun Büyükçekmece’ye kadar uzanan kesiminde stres yoktur, ölü faydır.
“6.5’TEN BÜYÜK DEPREM YAPMAZ”
50 kilometrelik orta sırttaki alanın Kumburgaz çukurundaki 30 kilometrelik bir fayın yanında karşılık, fay ile bağlantısı olmayan ve Adalar fayının devamı olan 20 kilometre Büyükçekmece ile Yeşilköy arasında bir fay vardır. Armijo da onu Kumburgaz fayının devamı olarak, 50 kilometrelik bir fay olarak, yorumlamaktadır. Oysa oradaki fayın derinliği 10 kilometreden sığ olduğu için bu 50 kilometreye dahi 6,5'luktan büyük bir deprem yapmaz.
“HİÇBİR BİLİMSEL TEMELİ YOKTUR”
Anlatılanlardan özeyle Üşümzesoy Marmara'da 1894 depreminde kırılan 60 kilometrelik bir fay gerçeğinin ve 1912'de Marmara'da Silivri-Tekirdağ'da kırılan 60 kilometrelik dev fay gerçeğinin dışlanarak Marmara'da bu fayların kırılmadığını ve bu durumda 1509 ve 1966'dan kırıldığı gibi bir açıklamanın hiçbir bilimsel temelinin olmadığını açıklamaya çalışmaktadır.
Yapılan tahminler Çınar çukurunun kenarında 1894'te kırılan fayı dışlayarak ve hatta yok sayarak Adalar fayını, orta Marmara fayını veya Kumburgaz fayını gündeme almak istemektedir. Ancak Kumburgaz fayından sonra Silivri-Tekirdağ fayını buna ilave etme düşüncesi 1912'de kırılmasıyla bunu mümkün kılmamaktadır. Bu nedenle Silivri’den Körfez’e kadar orta Marmara fayı ve Adalar fayı kırılacaktır.
"ARMİJO'NUN YANLIŞI"
Esas olarak Adalar fayı ile orta Marmara fayını hedef alan aynı sistemde Armijo'nun modelinde de hatalar vardır diyen Şener Üşümezsoy, durumu şöyle açıkladı:
Adalar fayı 4.000 metrelik bir uçurum düşey hattı yapan bir faydır, bunu çekecek olan 20 kilometrelik bir Yeşilköy-Büyükçekmece fayının olduğundan söz edilmektedir. 20 kilometrelik bir fayın 4.000 kilometrelik bir düşey fay hattını çekemeyeceği ortadadır. Bu anlamda orta sırtı kesen Büyükçekmece-Yeşilköy fayı ne yan atılımlı bir faydır ne de 4.000 kilometrelik çukur açma yeteneğine sahip değildir. Bu da Armijo’nun yanlışı olarak karşımıza çıkar.
Haritalardaki mavi ile gösterilen Kumburgaz çukurundaki fayın bir aktif bir fay olmadığına değinen Üşümezsoy bu bölgedeki tüm fayların hepsinin kırıldığını ifade etti. Bölgenin stresini 1894'te ve 1999'da kırılarak boşalttığını belirtti.
Marmaray'ı boydan boya kat eden bir “sismik boşluk” olarak yorumlanan Le Pichon’un görüşünde 1912'de Gaziköy kırılmış, 1999'da ise Körfez kırılmıştır. O halde “Marmara boydan boya bir seferde kırılacaktır” tezleri ileri sürülmüştür. Yine bu tez esas alınarak 1894 ve 1912'de olan kırılmaları dışlayan bu model, bugün de BBC tarafından yapılan ve onun versiyonları ile aynı inkar üzerine dayanmaktadır.
Bilimsel gerçek ise Le Pichon’u ve BBC’nin son modelini reddetmektedir. Daha doğrusu 1999'dan sonra yapılan ve Marmara Denizi’ndeki kırılan fayların depremini ve yapılan çalışmaları yok saymaktadır. Üşümezsoy da yapılan bu açıklamaları “İnkarcılık” olarak görerek durumu şu sözlerle açıkladı:
“DELİ SAÇMASI”
BBC’nin yaptığı var olan depremleri yok saymak gibi bir olgunun dışında; Victoria denizaltısına yapılan bulguların yok sayılmasıdır, yapılan şey sadece soyutsal ve kafadan düşünülen deli saçması şeylerdir ve çürütmüştür. Böyle bir deprem ne geçmişte olmuştur ne de gelecekte olacaktır. Böyle bir fay yoktur.
Yapılan simülasyonda aralık ayı modelini benimseyen Adalar fayı ve orta Marmara fayı, Tekirdağ fayının 170 kilometrelik fayın bir seferde kırılmasıyla “7.8'lik bir deprem olacak” diyen Le Pichon ve Şengör'e (Celal) karşı bugünkü simülasyonda eğer bu fay gerçekten tek taraflı olarak da kırılsa en fazla 7.3 olur diye bir sonuç vardır. Simülasyonda bu depremlerin kırılması sonucu ortaya çıkarak deprem büyüklükleri daha gerçeğe yakın sayılardır ama onların göz ardı ettikleri Tekirdağ-Silivri çukurundaki 60 kilometrelik fay kırılmış bunun bir daha kırılması bu dönemde mümkün değildir.
“YALNIZCA 30 KİLOMETRELİK BİR FAY KIRILABİLİR”
1894'te Çınar çukurunda 60 kilometrelik bir fay kırılmıştır, o zaman kırılmayan fay orta sırttaki fay için söz konusudur. Burada da kırılması beklenen fay yalnızca 30 kilometrelik bir faydır.
Yukarıdaki haritada Çınarcık ve Gölcük çukuru; İzmit Körfezi ve Çınarcık Doğu Marmara çukurunun Güney kenarındaki fay hattı 1894 ve 1999'da kırılmıştır. Diğeri ise Marmara Adası önündeki Tekirdağ çukuru güneyinden geçen 1912 kırılmasıdır. Siyah çizgi ile gösterilen Ada fayı ve onun noktasındaki doğu-batı giden ağda Kumburgaz çukurundaki fay birleşmiştir. Oysaki Kumburgaz çukuru kırmızı içerisinde beyaz ile gösterilmiştir. Marmara depremi riski taşıyan kırmızı bölge ve oradaki fay hattı ise beyaz ile gösterilmiştir.
Haritalarda mavi alanlar stresin düştüğü alanlar, kırmızı alanlar ise stresin kaldığı alanlardır. Kırmızının Doğu kesimindeki Büyükçekmece-Yeşilköy hattının siyah çizgi ile gösterilen kesimi, Adalar fayının doğu-batı yönlü yönelimidir. Bu fay ölü faydır ve burada kırmızı bir alan söz konusu değildir. Kırmızı alan Kumburgaz çukurunun ters fayı olarak sırtta biriken stresli faydır ve Marmara'da stresli olan tek fay alanı burasıdır.
“ORTA MARMARA'DA RİSK TAŞIYAN 50 KİLOMETRELİK BİR FAY SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. YALNIZCA 30 KİLOMETRELİK KUMBURGAZ FAYI RİSKİ TAŞIMAKTADIR”
Son olarak Şener Üşümezsoy sözlerini şöyle toparladı
“BBC’nin bu simülasyonunda durum açıkça göstermektedir ki orta Marmara'da risk taşıyan 50 kilometrelik bir fay söz konusu değildir. Yalnızca 30 kilometrelik Kumburgaz fayı riski taşımaktadır. Bu durumda 50 kilometrelik fay 7’lik deprem senaryosu balon olmaktadır. Keza aynı şekilde 70 kilometrelik fay 7.2'lik deprem yaratır tezi de balon olmaktadır. Kaldı ki yapılan simülasyonda orta Marmara 50 kilometre ve Adalar fayı 60 kilometre kırıldığı halde ancak 7.1'lik deprem oluşturabilmektedir simülasyona göre. Ancak 50 kilometrelik bir fay 7’lık bir deprem de oluşturmaz. O fay 70 kilometre olsa dahi 7'lik deprem de oluşturmaz. Çünkü burada Japonların yaptığı, kabuktaki deprem yapan kalınlık 10 km'den daha sığdır. Bu durumda 50 kilometrelik fay sadece 6,5'luk deprem yapabilir."