Şehitler yine ağlayacak...
Dün yani 16 Eylül 2018 tarihi denizcilik tarihimizde Ertuğrul Faciası olarak bilinen ve Japonya'yı ziyaret eden Ertuğrul Fırkateyni'nin geri dönüş seyrinin hemen başında kayalıklara çarparak batmasının 128. yılıdır. Facia Türk-Japon dostluğunun gelişmesini ve bu vesilelerle ilişkilerin artmasını sağlamıştır.
Aşağıdaki metin Ertuğrul Şehitlerinin 105. anma yılı (1995) törenlerine katılan heyette yer alan şahsım tarafından kaleme alınmış ve Deniz Kuvvetleri Dergisi'nde "Şehitler Yine Ağlayacak" başlığıyla yayımlanmış yazıdan bir bölümdür.
Ertuğrul Şehitlerinin 105'inci Anma Törenleri.
Anma töreninin yapılacağı Oshima Adası facianın yaşandığı Kushimoto bölgesindeki bir ada. Ertuğrul faciası burada herkesçe biliniyor.
Tören günü açık ve güneşli bir günün sabahında herkes kendine düşen hazırlıklarını yapıyor, bölge halkı tören mahalline hareket ediyordu. İlk tören Ertuğrul Fırkateyni'nin battığı yerde yapılacaktı. Bu maksatla Türk heyeti ve üst düzey Japon askeri yetkililer bir Japon fırkateyni ile Oshima açıklarında denizdeki tören mevkilerini aldılar. Denize çelenkler bırakıldı ve saygı duruşunda bulunuldu. Bu töreni müteakip Oshima Adası'ndaki Ertuğrul Şehitleri Anıtı önünde yapılacak törene katılmak üzere adaya intikal edildi.
Bölge halkı büyük bir coşku ve bayram havası içerisindeydi. Herkes tören mahalline gelmiş, yerlerini almış, masalara daha önce dağıtılmış olan Ertuğrul Fırkateyni amblemli anahtarlıkları almış ve Japonca-İngilizce olarak hazırlanmış Ertuğrul Fırkateyni broşürünü okuyorlardı. Adadaki Kashino köyü halkı ve köyün ilkokul öğrencilerinin sevgi dolu ve içten davranışları dikkat çekiyordu. Bando eşliğinde millî marşlar söylendi, anıta çelenkler kondu, konuşmalar yapıldı.
Töreninin son bölümünde şilt ve hediye teatisi vardı. Bölge halkının en çok hoşuna giden ve kendileri için sürpriz olan şey Türkiye'den gelen heyetin beraberinde getirdikleri toplam 400 kilo ağırlığındaki çinilerdi. Bu çiniler köyün ilkokulunun girişindeki duvara pano yapımında kullanılacaktı. Söz verildiği gibi Türkiye'den getirilen çiniler gösterilince törene katılanların sevinçleri görülmeye değerdi.
Fakat daha büyük sevinç, öğrenciler tarafından yaşandı. Ertuğrul yazılı tişört, şapka ve Türk motifli hediye paketleri her öğrenciye teker teker verildi. Öğrencilerin Türkçe olarak teşekkür etmeleri bizler için sürpriz olmuştu. Hediyelerini alan öğrenciler hemen paketleri açıp şapka ve tişörtlerini giyip etrafa gülücükler dağıtıyorlardı.
Törene katılanlar Türklere o kadar yakınlık duyuyorlardı ki bizleri kendilerinden biri gibi görüyorlardı. Tören sonunda okul müdürünün yanımıza gelip çeşitli nedenlerle törene katılamayan çocuklar için de hediye isteyebilmesi bu samimiyetin en büyük göstergesiydi. Günün anısı olarak halkın bizimle fotoğraf çektirmek istemesi ve ismimizi öğrenerek bir yerlere not etmeye çalışması Türklere olan ilgisini gösteriyordu.
Tören sonunda anıta yakın bir yerlerde yapılmış Ertuğrul Fırkateyni müzesi gezildi. Küçük bir müze olmasına rağmen büyük bir amaca hizmet ediyordu.
Ve Şehitler Ağlıyor...
Törenin sonuna doğru iki gündür devamlı duyduğumuz bir olayın gerçekleşmesine tanıklık ettik. Japonlar, daha önceki anma yıl dönümlerinde olduğu gibi yine bu yıl da tören günü hatta tören anında yağmur yağacağını, bunun şehitlerin gözyaşları anlamına geldiğini söylüyorlardı. İnanışa göre törenler yapıldıkça şehitler unutulmadıklarını anlıyor ve sevinç gözyaşı döküyorlardı. Nitekim bu sene de böyle oldu. Bölgeye geldiğimiz gün ve tören günü sabahı hava o kadar güzeldi ki insan yağmur yağacağına ihtimal veremiyordu.
Fakat tören öncesi çok iyi olan hava tören esnasında kapamaya başlamış, tören sonunda tamamen bulutlarla kaplanmıştı. Öyle ki tören bittiği anda başlayan yağmur altında 6-7 km. uzaklıktaki iskeleye gelip bindiğimiz feribotla adadan ayrılırken şiddetli yağmurdan ada görünmez olmuştu. İşte o an çok duygulandım. Bir efsane gibi dinlediğimiz olay yine aynı zamanda gerçekleşmişti.
Anavatanından binlerce mil uzakta şehit olan denizcilerimiz bizim geldiğimizi ve onları unutmadığımızı anlamışlardı. Evet, bu yağmur onların sevinç gözyaşlarıydı. Anlatılan, görülen ve yaşanan bu olaylardan sonra duygulanmamak, hatta ağlamamak mümkün değildi.
Şehitlerimiz ölmemişti ve ölmeyecekti, biz onları andıkça onlar da bizi görecek ve duyacak, biz gibi onlar da gözyaşlarını tutamayacaklardı.
Türk Milleti, diğer bütün şehitlerimizi olduğu gibi, Ertuğrul Şehitlerini de asla unutmayacak, şehitlerini ve hizmetlerini her zaman minnetle anacaktır. Ruhları şad olsun.