Şehitler için toplanan 52 milyon lira nerede?
10 Aralık 2016…
Beşiktaş, dehşet verici bir patlamayla sarsılıyordu.
Patlamanın sesi, İstanbul'un karşı yakasından bile duyulmuştu.
Hatırlayanlarınız olacaktır, o anlarda Üsküdar sahilinde 3 genç gitar çalıp şarkı söylüyor ve video kaydı alıyorlardı.
Patlama öylesine şiddetliydi ki cep telefonu kamerasıyla çekilmesine rağmen, göğe yükselen ateş topu ve sonrasında gelen şiddetli ses insanı sarsıyordu. Patlama sesinin dalgaları Üsküdar sahilindeki araçların alarmlarının bile çalmasına neden olmuştu.
***
Beşiktaş'taki saldırıyı PKK üstlenmişti.
Yüzlerce kiloluk patlayıcı madde ile gerçekleştirilen terör saldırısında 39'u polis, 7'si sivil tam 46 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Saldırının olduğu bölgenin adı Şehitler Tepesi olarak değiştirildi.
Bir süre sonra oraya şehitler için bir anıt dikildi. Her yıl anma törenleri orada gerçekleşiyor.
Ama birçoğumuz saldırıyı hatırlatan bir haber olduğunda ancak anımsıyoruz.
Çünkü ateş her zaman olduğu gibi düştüğü yeri yakıyor.
***
Hüseyin Dalgılıç…
Beşiktaş'taki şehit polis memurlarından birinin adı…
Şehit olduğunda geriye 1,5 yaşında bir kız çocuğu ve kendisi gibi polis olan 7 aylık hamile bir eş bırakmıştı.
Şehit Hüseyin, İzmir'de son yolculuğuna uğurlanırken, baba Şaban Dalgılıç'ın feryadı, yürekleri dağlıyordu:
"Benim oğlum, Hüseyin'im 19 Mayıs'ta doğmuştu. Biz Atatürk'ün evlatlarıyız, bunun hesabını soracağım, intikamını alacağım."
Şaban Dalgılıç, 19 Mayıs'ta dünyaya gelen evladını kaybetmişti.
Torunlarına ve gelinine her baktığında onu hatırlıyor, evine gittiğinde nereye dönse oğlu Hüseyin aklına geliyordu.
Dayanılması zor olan evlat acısını yaşarken, evini geçindirmek için de çırpınıyordu.
Ama 9 ay boyunca ne işle ilgilenebildi ne de alacak verecekle… Çalıştırdığı hırdavatçı dükkanını da kapatmak zorunda kaldı.
***
Cumhuriyet Gazetesi'nden Muhammed Özmen, dün şehidin babası Şaban Dalgılıç'la ilgili çok önemli bir habere imza attı.
Özmen'in haberi yürekleri dağlıyor:
"…Bu süreçte 9 ay boyunca çalışamayan Dalgılıç, hırdavat malzemeleri sattığı dükkânını borçlarından dolayı kapatmak zorunda kaldı. Daha sonra inşaat işçiliği yapmaya başlayan Dalgılıç, 20 Aralık 2017'de mesai sırasında iş kazası geçirerek yaralandı. Vücudunda 2 kırık tespit edilen Dalgılıç, 7 ay boyunca koltuk değneği yardımıyla yürüyebildi. Geçen zamanda kredi borçları biriken şehit babasının banka hesaplarına elektronik haciz konuldu. Şehit polisin büyüdüğü ailenin tek evine de banka tarafından icra yoluyla satış emri verildi. Dalgılıç, icra emrinin kaldırılması için valiliğe başvurdu, başvurusu reddedildi.
Baba Şaban Dalgılıç, 'Vali Bey beni ayaküstü yarım dakika dinledikten sonra dilekçe yazmamı istedi. Dilekçeyi yazdım, 7 ay sonra ret cevabı geldi. Adıma tarla görünüyormuş. Sebep olarak onu yazmışlar. Alsınlar tarlayı borcuma saysınlar.'"
Saldırının ardından hayatını kaybedenlerin ailelerine destek verilmesi amacıyla Türkiye genelinde başlatılan bağış kampanyasında 52 milyon TL toplandığını anımsatan Dalgılıç, 'Oğlun şehit oldu, bundan sonra dişin ağrısa biz geleceğiz' diyen amirleri, bürokratları bir daha hiç görmedim. Kameralar buradayken geldiler, şov yapıp gittiler. Bu yaşadıklarımdan sonra dinimi bile sorgulamaya başladım. Hani şehitlik kutsaldı. Bizim adımızla, şehitlerin adıyla para topladınız. Nereye harcadınız kimse bilmiyor' ifadelerini kullandı."
***
Gazilerin kaybettiği parmağı cetvelle ölçüp "sen gazi değilsin" raporu veren devlet, geçtiğimiz günlerde de Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba'ya "Cumhurbaşkanına hakaret" davası açmıştı.
O günlere dönelim… Tüm Türkiye olarak, şehitlerimize ağlayıp milyonlarca lira bağış topladık.
Bu paralar nerede?
Para, pul bir yana…
Şehit babasını inşaatlarda çalışmak zorunda bırakıp, evine haciz geldikten sonra valilik yollarında "ricacı" kılan ve en acısı taleplerinin hiçbirisini dinlemeyenler, size de yazıklar olsun.
Karşısındakinin oturuşunu beğenmediği için herkesin önünde "Ben valiyim, nasıl oturman gerektiğini bil" diye azarlayan zihniyet, şehidine, şehidinin ailesine sahip çıkamıyor.
Biz böyle bir Türkiye hayal etmemiştik!