Şehit kelle; maymun şehit

Kafa aynen başlıktaki gibi işliyor
işte... “Türk Milliyetçiliği”ni bir “mücadele metodu”na dönüştüren, elde yok avuçta yok halleriyle, koca koca ülkelerin topuna, tüfeğine, düzenli ordularına diz çöktüren Kuvay-ı Milliye’ciler “serseri, hırsız, harami, çeteci”,
Allah’ın evinde karılarına kızlarına tecavüz eden işgalci Haçlı’lar “kurtarıcı”; namuslarını kurtaran kahraman Milli Mücadele kahramanları “kafir”,
İngiliz komiserlerinin elini eteğini öpen işbirlikçi şeyhler, şıhlar, şeyhülislamlar “ulema”; kelle koltukta, imamların, dedelerin, çelebilerin, seyitlerin, müftülerin dualarına sığınan Mustafa Kemal “zındık”, “deccal”,
İstanbul’da “mütareke” ye boyun eğenler “makbul”; istiklal için savaşanlar “kudurmuş haydut” olunca,
“Muhafazakar”lık bu ya;
“Ata-dede” lerinin izinde, şehitlerimize “kelle” diyenler; “maymun”u da pekala “şehit” ilan ederler!
Şaka yapmıyorum.
Nitekim ettiler!
Sulandırılmış alternatif tarih yazmaktan sorumlu kalemşorlardan biri dünkü köşesinde minnetle andı “istiklal kahramanı Yunan maymun”u!


***


Biz yanlış biliyormuşuz efendim;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Fahrettin Altay, Cevat Çobanlı, Yakup Şevki Subaşı, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Albay Reşat, Sütçü İmam, Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Nene Hatun, Kara Fatma hepsi hikaye;
Bu millet istiklalini bir Yunan maymununa borçluymuş meğerse!
O Yunan maymunu, 1920 Ekiminde, Atina’da Tatoi Sarayı bahçesinde gezintiye çıkan Kral I. Aleksander’ı ısırmasaymış rüyamızda görürmüşüz bir hürriyeti, cumhuriyeti...
Bereket kahraman maymun kralı ısırmış, kral ölmüş, yerine geçen kral Yunan Genelkurmayını tasfiye etmiş, İngiltere Yunanistan’a güvenini yitirip desteğini çekmiş de ancak öyle “Bursa’ya kadar başarıyla gelen Yunan ordusu” Mustafa Kemal komutasındaki Türk ordusuna yenilebilmiş!
Marifet maymun da yani; yoksa Atatürk’ün dehası da neymiş!
Hem -millattan önce gibi olacak ama- “maymundan önce” kazanılan Çanakkale Zaferi de malum zaten askeri değil tamamıyla “uhrevi”ydi!


***


Atatürk ve Kuvayı Milliye kahramanları hakkında idam fermanları yayınlayanlarla kolkola giren, milli mücadeleye karşı gazetelerde kalem kaleme mücadele veren Said-i Nursi de “Mücahid bir hayvan mersiyesi” yazmış bu Yunan maymunun şerefine:
“Cennette saîdsin; çünkü gazi, hem şehidsin!”
Atatürk’ün itibarını bir Yunan maymununa devşirmek uğruna, düne kadar inkar ettikleri Kurtuluş Savaşı’nı bile kabullendiler.
Bilmem açık açık söylemeye gerek kaldı mı; hâlâ farkında değilsen duy, gör, bil:
Ey Türk,
Başına geçirdiklerin ne sana, ne kahramanlarına, ne her nefesinde hakkı olan şehadete ermiş evlatlarına bir “maymun” kadar itibar etmiyorlar!
Bir Yunan maymunu kadar bile kıymetin kalmadı öz vatanında!

Hey kovboy!..

Ne saadet; ne teselli; bizimkinden mutlusu yoktur şimdi;
- Yaşasıııııın, bana masa altından beyzbol sopası göstermişti, Esad’a parmak silahla “çühuuuuvvv, çühuuuuuvvvv” mesajı verdi!
Ne dersiniz;
Evde zor tuttuğu potansiyel palalıları da, ülkeleri işgale uğradığında Amerikan elçilikleri önünde kendi bayraklarını yakıp ABD’ye şükranlarını sunanlar gibi Beyaz Saray önünde “şükür namazı” kılıyorlar mıdır şimdi?


***


Bir Amerikan geleneği olduğu üzere, Obama’nın Suriye konusundaki “karar alma süreci” -bakmayın günlerdir yapılan uzun konuşmalara- o tek kare resimle ilan edildi:
Obama bu kez oturmuyor, alışık olmadığımız üzere ayakta; harekete geçmiş halde yani.
Hemen herkesin dikkatini çeken “el hareketi” kovboyculuk oynayan çocukları hatırlatıyor. ABD Başkanı “siyah” görünüyor ama pozu “ve beyaz adam silah çekti” dedirtiyor. Ki hatırlayın ilk seçildiği günleri,
“Rengine aldanmayın içinde füme renkli bir emperyalist gizli olmasa oturtmazlardı onu o koltuğa” dedik mi, demedik mi!
Ve bence, psikolojik harekat silahı olarak kullanılan fotoğrafın en “vurucu” yanı:
Obama “ayağının altına almış” masayı!
BM, diplomasi, uluslar arası hukuk gibi “anlaşma”ya, “uzlaşma”ya açık zeminler için; “üzerine bir bardak soğuk su için” diyor Obama bu fotoğrafla...
Geçmiş olsun dünya...
Geçmiş olsun Orta Doğu’nun biata teşne iktidarları, halkları...

Yazarın Diğer Yazıları