''Sefalet''in sinsi tesadüfü!!!
"Hiçbir şey tesadüf değil" cümlesi yaşamın içerisinde en çok kullanılan tanımlamalardan biri olsa gerek...
Doğruda da- yanlışda da, iyilikde de- kötülükde de, kayıpta da- kazançta da ve başarıda da- hayal kırıklığında da hiçbir şey tesadüf değil aslında...
Türkiye, sinsi, planlı ve kuşatmaya yönelik bir gaflet ve ihanet siyasetinin derin girdabında savrulurken de hiçbir şey rastlantı değildi...
Çünkü cumhuriyetin kuruluşundan önce de- sonra da, Türkiye Cumhuriyeti''nin varoluş çabası sırasında da, cumhuriyetin ilk yıllarında da, kinci ittifakın rastlantı olmayan "rövanş" alma çabaları hiçbir zaman durmadı...
Oysa laik rejimi oturtarak toplumu gericilik ve cehaletten kurtaran Atatürk, cumhuriyetin temellerine öyle sağlam çiviler çakmıştı ki; dahili ve harici bedhahların, ülkenin bütün tersanelerini işgal edenlerin, "gaflet-dalalet ve hatta hıyanet" içinde olanların bütün çabalarına karşın cumhuriyet 100. yılına yaklaştı...
Ancak son 100 yıldır Atatürk''ten, cumhuriyetten, laiklikten, aydınlanmadan ve devrimlerden intikam almak isteyenler, sinsi hücrelerinde- tarikat yuvalarında- medrese köşelerinde ve sağlı-sollu siyaset kulislerinde rövanş peşinde koşarken de, tüm girişimler, yapılanlar, ihanetler, saldırılar ve hedefler tesadüf değildi...
Velhasıl; her şey nasıl planlıysa, hiçbir şeyi nasıl tesadüf değilse, hayal dünyası üzerine pembe dünya algılarıyla dayatılan kirli manzaranın sonuçlarının nihayetinde tarumar olması da tesadüf olmayacak!..
İCRAAT, HAYAL, DEŞİFRE...
Önce memleketin gidişatındaki vahameti takiyeyle örtmeye çalışan ikiyüzlü stratejiye ve bunun ağır sonuçlarına dikkat çekelim;
AKP iktidarı ve medyasının son 20 yıldır, bir yandan "yoksullaştır- köleleştir" stratejisiyle uyuttuğu kitleleri kullanarak, bir yandan da medya taaruzlarıyla muhalefeti ve toplum önderlerini sindirmeye çalışarak yürüttükleri planlı bir siyaset var ki, yaratılan algı ve ülkenin gerçekleri birbiriyle çatışmaya devam ediyor...
Milli uçaklar, milli helikopterler, milli otomobiller, sözde halkın yararına yapılan ancak rantiyeyi zengin etmekten ileri gitmeyen yap-işlet-devret hava alanları- otobanlar ve hastaneler (bir iktidarın millete hizmeti diye yutulursa da) perde gerisinde, pembe gösterilen tablonun boyaları dökülmekten ileri gitmiyor...
Çünkü Türkiye, sanki bir kalkınma hamlesindeymiş gibi, sürekli sahte huzur-mutluluk-refah tablosunun çizildiği son yıllarda, toplumun zihnine nakşedilen manzaranın vahim görüntüleri çok nettir;
Siyanürle intihar eden aileler, 3 milyona yaklaşan üniversiteli işsizler ordusu, ardı ardına iflas eden şirketler, yolsuzluklar- vurgunlar, milleti makarnaya muhtaç eden piyasa vurguncularının siyasetten destek alması ve tüm bunlar yüzünden çöpten ekmek toplayan insanların sayısının hızla artması....
Diğer yandan da beş müteahhitin ihale yağdırılarak zengin edilmesi, tetikçi gazetecilerin yalılara yerleşmesi, AKP iktidarı döneminde dolar milyonerlerinin sayısının hızla artması ve tüm bunlar yetmezmiş gibi, sosyal- siyasal-toplumsal çarpıklıkların gazetelere her gün yansıyan vahametlerinin durmaması...
Peki; cumhuriyeti ve ulusu kuşatmaya yönelik planlar rastlantı değilse, bu planlar üzerinde şekillendirilen siyasetin gerçek yüzünün giderek daha çok deşifre olması tesadüf mü?..
HUKUKUN ÇÖKÜŞÜ MÜ?..
Türkiye artık dünya ölçeğindeki saptamalarda- raporlarda kalkınma ve geri kalmışlık tablolarında, tesadüf olmayan sonuçların ağır yükü ile karşı karşıya...
Ne yazık ki Corona mücadelesindeki başarısızlık yüzünden bazen birinci, bazen de üçüncü olmak dışında dünyanın dikkatini çekmiyor Türkiye...
Enflasyonun ve işsizliğin zirve yaptığı, dövizdeki vahim gidişatın memleketi allak bullak ettiği bir süreçte, nerede geri kalmışlık- nerede eğitimdeki sıkıntılar- nerede sağlıktaki çöküntü ve nerede ihracat- ithalat tablolarındaki düşüş varsa, Türkiye işte o grafiklerin diplerinde sürünecek hale getirilmiş ki, önceki gün medyaya yansıyan uluslararası raporlar da bunun kanıtı...
Velhasıl; Türkiye Cumhuriyeti''nin sürüklendiği girdabı gösteren tablonun sebepleri ve sonuçları da tesadüf değil;
İşte "Amerikan John Hopkins Üniversitesi"nden ekonomist Steve H. Hanke tarafından hazırlananan
"Dünya Sefalet Endeksi"nde Türkiye 156 ülke içinde 21. sırada yer almış...
Bu arada "World Justice Project"in 2020 endeksine göre, geçen yıl "hukukun üstünlüğü" konusunda 128 ülke arasından 107''inci olan Türkiye, 2021 endeksinde ise 139 ülke arasından 117''inci olmuş...
Türkiye yolsuzlukla mücadele konusunda ise 134 ülke arasında 69''uncu sırada yer almış...
O halde meselenin özeti bellidir;
Türkiye''yi yiyip tüketen siyasi erozyon süreci nasıl tesadüf değilse, takiyeyle çizilen toz pembe manzaranın giderek karanlığa dönüşmesi de rastlantı değil...
Kim çıkaracak memleketi kuyudan, işte asıl mesele de budur...