Seçmenin 'Seyir Defteri'
Türkiye'de izlenen en uzun soluklu dizilerden biri Uzay Yolu idi. Kaptan Kirk, Mr. Spak ve Zulu gibi tipler zaman ötesi senaryosu ile epey ilgi toplamıştı. Daha sonra filme dönüşmüş hâliyle sinemalarda da önemli gişe yapmıştı.
Nereden çıktı bu muhabbet demeden, yazıya onun gibi başlamayı arzu ettim; "Yıldız Tarihi 3132019."
Bu seçim de aynı okulda, aynı katta, aynı sınıfta oy kullandım. Değişen tek şey sandık numarasıydı. En kötü taraf, üçüncü kata çıkma zorluğuydu. Asansör vardı ama kapısı kapalıydı.
Hazırlık
Oy verdiğim seçimlerin sayısını inanın unuttum. Geçmişte olduğu gibi hüviyet olarak yanımda yine Basın Kartı'm vardı. Bu seneye kadar her yerde ibraz ettim.
Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün dağıttığı "şu Sarı Kart", yanlış anlaşılmasın Başbakanlığa aittir. Bu yıl daha da önem kazandı, Cumhurbaşkanlığı devraldı. Benimki biraz daha özellikli: "Sürekli Kart." Ancak sorumlu değiştikçe kartların devamlılığı kalmıyor.
Yapmadığım şey
Sandığın olduğu odaya girdim. Bayanlardan oluşan bir heyet vardı. Telefonumu teslim ederken, Basın Kartımı uzattım. Doğal olarak bu ekip listede ismimi buldu. Birden yanı başımda gencecik biri belirdi. Hüviyetimi aldı ve "Bu geçmez" dedi. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken devam etti; "Bize gönderilen yazıdaki hüviyet örnekleri arasında Basın Kartı yok" dedi.
Tuhaf sorgu
Sanki içime doğmuş gibi o sabah daha önce yapmadığım bir şeyi gerçekleştirmiştim. Şimdi işgüzar bir görevli çıkar da "Nüfus hüviyet cüzdanın nerede" sorusuyla karşılaşırsam, tedbirli olmak lazım diye aklımdan geçti. Montumun iç cebine "kafa kağıdı"mı yerleştirdim.
Hemen onu çıkartıp uzattım. Bu arada bizim delikanlı adımı ezberlemeye çalışıyor. "Burhan Ayeri değil mi" diye iki defa tekrarladı. Ben ona sadece ne iş yaptığını sordum. "Adliye'de zabıt kâtibiyim" cevabını verdi. Fazla uzatma niyetim yok. Uzun yol ve çıktığım merdivenlerle perişan hâldeydim. Durumu fark eden bayan görevliler, bana boş sandalyelerden birinin gösterip oturttular.
Adının Aydoğan Saltık olduğunu öğrendiğim delikanlıya kabinden çıktıktan sonra "Çipsiz nüfus kağıdı geçiyor da, çipli Sarı Basın Kartı niye geçmiyor" sorusunu yönelttim. O aynı şeyi tekrarladı "Yollanan geçerli hüviyetler arasında yoktu."
Eskiler mi yenisi mi?
Ne diyeyim, bu tip atamalarda en önemli özelliğin inisiyatif kullanma olması şart. En azından rengi solmuş hüviyeti, yakın zamanda verilmiş bir tanıtım aracına tercih etmemeli.
Tekrarlıyorum altıncı hisle nüfus kağıdımı cebime koymasam, bu arkadaş kesin beni evime yollardı. Şimdi sorum şöyle olacak; "Bundan önceki seçimlerde kullandığım oylar geçersiz miydi?"
11 muhtar adayı
Benim mahallemde ilk defa muhtar patlaması yaşadık. Salı gününe kadar 9 kişi vardı. Cuma 10 oldu. Seçim günü 11'e çıktı.
Bunların ekiplerinin gösterdiği çabaya hiçbir partide tanık olmadım. Broşürler kitapçıklar ve de afişler bölgenin çöp konteynerlerini doldurdu. Bırakın okul kapılarını, sandıkların bulunduğu yerlere girenleri gördüm.
En büyük üç kağıtları bunlarda gözlemledim. Eski muhtarın pusulalarını yeni adaylardan biri cebine koyup götürmüştü.
Bizim sandık kurulu başkanının anlattığına göre en çok yapılan, kendi adaylarının yazılı olduğu kağıtları en üste çıkarmak...
İlginç bir tespitim de aynı ailenin üç erkek çocuğunun ayrı ayrı adaylar için çalışması idi. Bir bayan bunlara söylenirken, üçünün de aynı anda verdikleri cevap hoştu; "Annemiz de senin için kulis yapıyor!"
Ortada olmayan aile reisi yani baba idi. İyi tanıdığım bu zat, kesinlikle tavla oynamayı tercih etmişti.
Muhtarlık için yaptığım tespitler, neden kanlı olayların bu yüzden çıktığını anlamaya yetti.
Yorumcu bolluğu
Televizyonlardaki durumu fark ettiniz mi? Bu kadar çok ekran yorumcusu gördüğünüzü sanmıyorum. Ana kanal, onun habercisi, onun ekonomi bölümü, onun İngilizcesi, onun radyosu ortak yayın yaptılar.
Bu takımın adamları bildiğiniz adlar. Tek bir isim vermek gerekirse, sadece "Sahibinin Sesi Platformu" demek yeterli.
GÜNÜN SÖZÜ
Emeksiz âlim, yağmursuz bulut gibidir. Türk Atasözü