Seçimler yaklaşırken
Haziran 2015 seçimleri yaklaşıyor. Kandil tarafından planlanan ayaklanma eğer ilkbahar 2015’te gerçekleşir ise muhtemelen seçimler ertelenecektir. Eğer Öcalan duruma hakim olur ise Haziran 2015’te seçimler yapılır. Haziran 2015 seçimleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kader seçimi olacak. Bir tarafta; parlamenter demokratik rejimi sona erdirerek otoriter bir tek parti başkanlık rejimi tesis etmek isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yanında Başbakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini, tarihte parantez olarak gören bir Başbakan Davutoğlu var. Diğer tarafta ise hukuk devletinin tamamen tasfiye edildiği ve basın üzerinde büyük bir baskının kurulduğu muhalefet.
Türkiye’de uzun süreden bu yana eşit koşullarda bir demokratik yarış olduğunu söylemek mümkün değil. Üstelik, muhalefetin seçimi kazandığı zamanlarda dahi seçim, Ankara yerel seçimlerinde olduğu gibi elinden alınabiliyor. AKP’nin Adana’da da Ankara’da olduğu gibi kazanmak için çok çabaladığı, ancak MHP teşkilatlarının çok sağlam durmasının bu girişimleri engellediği söyleniyor. Özetle, sadece seçimi kazanmak yetmiyor, sandığı ve sonucu korumak için muhalefet partilerinin hazır olması gerekiyor.
***
Türkiye’de seçimlerin artık demokratik seçim niteliğini taşımadığının bir başka göstergesi, seçmenin takriben %24’ünün sosyal yardım adı altında yardım alması ve sosyal yardım alanların %89’unun AKP’ye oy vermesi. Böyle bir ortamda AKP seçimlere %20 oy ile girerken, CHP ve MHP %0 ile giriyorlar. Bu tür bir yarışın adil ve demokratik yarış olmadığı ortada.
Üstelik, ülkenin birliğini temsil etmesi gereken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 seneden bu yana seçmeni bölme ve karşılıklı germe stratejisi ile bir hayli yordu. Oysa demokrasilerde seçmen bu derece bölünmemeli ve gerilmemelidir.
Anayasa profesörü olan bir AKP milletvekili “AKP’ye muhalif olanlar Türkiye’nin hasmıdır” diyebilmektedir.
Böyle bir durum her şeyden önce Türkiye’nin milli güvenliği için bir tehdittir. Yarın Türkiye bir savaşa girdiğinde, ülkemizin savaştan galip çıkmasının “Erdoğan’a yarayacağını düşünerek” mağlup olmamızı isteyecek kadar nefret edecek bir kitle üretmek... Bu kitlenin sayısı nedir bilmiyorum ancak var oldukları ortada. Erdoğan tarafından aşağılanmanın, dışlanmanın getirdiği nokta budur.
***
Seçimler yaklaşırken üzerinde durulması gereken bir başka husus; Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan’ın bir süreden bu yana yazdığı her yazının, Türkiye’de yer sarsıntısına neden olması gerekir iken kasıtlı bir suskunluk ile geçiştirilmesidir. Ahmet Takan, yorum yapmamakta, somut bilgi vermektedir. Haberlerini çok önemli kılan da budur. “Kendi görüşü” diyerek geçiştirme imkanı yoktur. Bazen bu bilgileri harita ve resimler ile de süslemektedir. Buna rağmen basın yayın organlarındaki suskunluk, yukarıda dikkat çektiğim basın üzerindeki baskının bir neticesidir. Ahmet Takan, çok önemli haberlere imza atmasına rağmen, haberleri suskunlukla öldürülmektedir. Çünkü AKP Hükümetine eleştirisel şekilde duran basın, bu haberleri çoğu zaman aktarmaktan dahi çekinmektedir.
Özetle; uçurumdan önce son sıkış olan Haziran 2015 seçimlerine giderken çok zor, adil olmayan bir seçim süreci yaşanacaktır. Allah Türkiye’nin yardımcısı oldun.