Seçime katılma oranı yüzde 106.72
Eğitimci yazar Mahiye Morgül, soruyor:
“Akyurt’ta seçime katılım oranı yüzde 106.72... Bu nasıl olur?
Ankara Akyurt’ta AKP adayının yüzde 55.5 oy aldığı 29 Mart yerel seçiminde seçime katılma oranı da yüzde 106 görünüyor. Kontrol etmek isterseniz:
Toplam Sandık: 61
Açılan Sandık: 61
Toplam Seçmen: 15.717
Toplam Kullanılan Oy: 16.773
Toplam Geçerli Oy: 16.143
Katılım Oranı: Yüzde 106,72
Bu işte bir bit yeniği var. Toplam seçmen 15.717 iken, bin kişi daha fazla oy kullandı.
Burası Ankara’nın doğusunda, AKP hükümeti eliyle Büyükşehir’e bağlanmış bir ilçedir.”
“Akyur’ta böyle olduysa ve Ankara’nın göbeği Yenimahalle’de insanların gömlek altlarından tomar tomar oy pusulası çıktıysa, Güneydoğu’da neler olmuştur kim bilir?”
Ne kadar doğru bilmiyorum, dakikalarca uğraştım 2004 yerel seçim sonuçları veri tabanına ulaşamadım. Deniyor ki.. 2004 seçimlerinde MHP Diyarbakır için 2 bin adet müşahit kartı dağıttı. Gelin görün ki Diyarbakır’dan MHP’ye 900 oy çıktı. 2 bin müşahit kartı dağıtılması, 2004 seçimlerinde MHP’nin bölgeye ne kadar asıldığını gösterir, ama müşahit kartı dağıttığı kişiler kadar oy alamaması da 2004’te sandık hakimiyetinin evlere şenlik oluşunu belgeler.
Biz o yıllarda iki defa Diyarbakır’a gittik. Semtlerde MHP bayrak ve dövizlerinin asılı olduğunu gördük. Genel seçim öncesi Diyarbakır İl Başkanı olabilmek için çevresi çok geniş ve maddi imkânları bir hayli yüksek bir işadamının nabız yokladığının bir başka işadamının da hayli çalıştığının yakından şahidiyiz. Şartlar bu kadar müsaitken dahi PKK güdümündeki parti dışındaki partiler sandık hakimiyetini böyles ellerinden kaçırmışlarsa, 29 Mart’ta, şartların DTP lehine zirve yaptığı ve alan hakimiyetinin tamamen DTP’nin elinde olduğu bu bölgelerde seçimlerin sağlıklı olduğunu kim iddia edebilir?
Her neyse.. Sandık hakimiyeti DTP’nin olsa da olmasa da ortada bir gerçek var, o gerçek de AKP iktidarının uyguladığı Güneydoğu politikasının etnik ayrımcılığı körüklediği gerçeğidir.
Bu, Türkiye’nin önündeki en büyük problemdir.
O en büyük problemden daha büyük bir problemse, AKP’nin Türkiye’yi hangi uçuruma doğru sürüklediğini son seçim sonuçlarından sonra bile anlamadığı gerçeğidir...
Bunu nereden anlıyoruz?
Tabii ki sayın Başbakan’ın seçim sonuçlarını değerlendirirken yaptığı konuşmadan anlıyoruz. Başbakan’ın o konuşmasından bizim çıkardığımız sonuç, AKP iktidarının Güneydoğu’dan oy alabilmek için, daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları ve daha fazla Avrupa Birliği kılıfları altında, PKK isteklerine daha çok evet diyeceği yönündedir.
Bu çok tehlikelidir.
Türkiye için tehlikelidir.
AKP için tehlikedir.
Erdoğan zannediyorsa ki anadilde eğitimden, mahalli idarelerin kendi bütçelerini hazırlamalarına, vergi salmadan, merkezî hükümeti devre dışı bırakarak başka ülkelerle ikili ilişkiler kurmaya ve hatta mahalli parlamentolar oluşturmaya kadar, vereceği tavizlerle, AKP bölgede varlığını sürdürecek, yani Türkiye gerildikçe gerilecek, ama AKP yerinde duracak..
İnanınız çok yanılıyor olacak..
Bir defa ne verirse versin AKP artık bölgede eski AKP olmayacak. Cin şişeden çıkmış görünüyor..
AKP o tür tavizleri verdikçe İç Anadolu ve diğer yerlerden aldığı oyları da kaybedecek, meselâ Manisa’da başına gelenler Konya’da da, Bursa’da da başına gelecek ve AKP Türk siyasi hayatından silinip gidecek..
Bizden hatırlatması..
Yaşarsak neler göreceğiz neler?..
2009 Türkiye’sinin başkentinin bir ilçesinde bile seçmen sayısından fazla kullanılan oy sayısı görebiliyor ve 2009’un Türkiye’sinde düşen helikopterdeki bir yaralının ancak 6 gün sonra ölüsüne ulaşabiliyorsak.. Daha ben ne diyeyim ki..