Seçim Duayeni olabilmek...

Hayli uzun bir gecenin sabahında onurlandırılmak önemli. Önce neden uykusuz kaldığımın sebebini anlatayım. Ana nedeni tek kelime ile söyleyebilirim: Futbol. Bu tutkumun etkisi pazar günü öğleden sonra başladı. Erzurum-Malatya, Bursa-Antalya derken arada ne kadar naklen yayın varsa, hepsine göz attım.

Akşama doğru Akhisar'a geçtim. Gece River Plate-Boca Juniors'a "Libertadores" yani Güney Amerika'nın Şampiyonlar Ligi'ne takıldım. Bir de uzatmaya gitmez mi... Sonuçta, Acun Ilıcalı'nın takımı River Plate 3-1'le kupayı Madrid'de alıp Arjantin'e götürdü. Bu arada on binlerce taraftarı kıtadan kıtaya taşıma işinden THY'nin de bir şeyler kazandığını öğrenmekle sevindim.

Beni ilgilendiren

Asıl mutlu olduğum FOX TV'deydi. İsmail Küçükkaya'nın Çalar Saat'inde dirildim. İsmail, Yeniçağ'ı eline aldı ve köşemin başlığını okudu: "Kendisi seçim konusunda duayendir." Küçükkaya'ya teşekkür ediyorum.

Duayenlik konusuna gelince, epey anım var. Benim bu işlere baktığım yıllarda teknoloji fukarasıydık. İki ajans ve yurt muhabirlerimizin aktardıklarıyla yetinmek zorundaydık. İnanır mısınız son ara baskıyı tamamladığımızda iki kulağım da kıpkırmızı olurdu.

Haydi adlarını vermeyeyim, öyle genel yayın müdürleriyle çalıştım ki, konuk oldukları yerde ellerinde 12 yıllık viskiyle arada bir "patronluk yapmakla yetinirlerdi." Gazeteye uğramazlardı bile.

Beni şikâyet edenler

1979 seçimleri gecesi merhum Cüneyt Arcayürek'in gazetesi Hürriyet'e yolladığı mesaj unutamadıklarım arasında: "Bir sürü hat kaçırdık. Tercüman tamamını bastı yolladı."

En efsane olayı Ronald Reagan'ın kazandığı başkanlığında yaşadık. Sadece iki kişi (öteki isim gece sorumlumuz Oktay Yemeniciler'di) gerçekten müthiş işler yaptık. Anketlerde Reagan'ın zayıf kalacağı tahmin edilen yerlerde hemen öne geçmesi bize "Reagan kazandı" başlığını attırdı. Bu yüzden dağıtım hatlarını hiç kaçırmadık. Neticeli gazeteyi Türkiye'nin en ücra köşelerine ulaştırdık.

Sadece bunlar değil, pek çok iç ve dış seçimlerde hep öndeydik. Hele daha önce de bahsettiğim Senato üçte bir yenileme ve boş milletvekillikleri için sandığa gidiş var ki, benim adıma bambaşka önemi vardır. Adalet Partisi "bej"in tamamını almıştı. Senato'da ise açık ara yapmıştı. Dikkatli okurlarım hatırlar, merhum Kemal Ilıcak'ın benimle 500 bin lira iddiaya girip çamura yattığı seçim.

Mekânı cennet Süleyman Demirel'in sabaha karşı arayıp "Bur-An, nasıl vaziyet?" diye şeref turu attığı saatleri bugün gibi anımsarım.

İsmail Küçükkaya'nın sözünü ettiği duayenlik yakıştırması o günlerin takdir edilmesidir...

Otobüs olayı esinlenmedir

Pek çok antifenerlinin bayram ettiğini gördükçe, gerçekten üzülüyorum. İslam Çupi ağabeyimi anıyorum. Onun Kanarya'nın alfabesinin girişi olan şu sözlerini unutamam: "Fenerbahçe sevgisi öyle yüce duygudur ki, kupalarla, şampiyonluklarla ölçülemez."

İslam ağabeyimin şu günlerde kabrinde bile ne kadar huzursuz olduğunu biliyorum. Tatlı didişmelerimizle bezenmiş, ilişkilerimiz karşılıklı sevgimizi daha da pekiştirmiştir. Rahmetle anıyorum.

Benim Beşiktaşlılığımı bilenler, tamamı Fenerbahçeli bir aileden çıktığımı da hatırlarlar. Ezeli ve ebedi rekabete her zaman inandım. Kanarya, bu durumdan bir an önce kurtulmak zorunda. Ancak, bunun yolu geçmiş yöneticileri karalamaktan geçmiyor.

Ali Koç ve arkadaşları göreve talip olurken parasal sıkıntıları bilmiyorlar mıydı? Teknik heyet seçiminden, oyuncu transferlerine kadar yaptıklarının tamamı yanlış. Camiayı o hâle getirdiler ki, Galatasaray beraberliğine bayram ettiler. Şimdi de mazeretleri hazır: "Bu Akhisar'ı zaten yenemiyoruz."

Buraya 3-0 yenildikleri takımın teknik direktörünün maç sonu demecinden bir bölümü almak istiyorum: "Altındır, gümüştür, pırlantadır Fenerbahçe." Cihat Hoca'nın söylediklerine yürekten inananlardanım.

Başkan Koç'un takımı yenilgiden sonra otobüsle İstanbul'a yollaması geçmişin kopyasıdır. Beşiktaş tarihinden ilham aldığı yol daha farklı bir şeydi. Beşiktaş, Ankara'da şampiyonluk maçı yaparken devreyi farklı yenik kapatmıştı. Baba

Hakkı (Yeten) "İstanbul'a yürüyerek dönüyoruz" diyerek mototren biletlerini yırtıp atmıştı. Sonuçta Siyah-Beyazlı ekip ikinci yarı bambaşka oynayarak maçı kazanmıştı!

DERSİMİZ TÜRKÇE/MEDYANN DİLİ

AT MARTİNİ: Fenomen sunucu Müge Anlı Atasözleri ve deyimleri bozmakta uzmandır! Son incisi: "Doğruyu dokuz köyden kovmuşlar."

Anlatmak istediği: "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."

GÜNÜN SÖZÜ

Dağlara çıkmayan, uzakları göremez. Çin Atasözü

Yazarın Diğer Yazıları