Sayıştay'da neler oluyor
Son yıllarda Sayıştay'ın ismini çok sık duymaya başladınız. Elimden geldiğince Sayıştay'ın raporlarını tüm ayrıntıları ile inceleyip sizlere aktarmaya çalışıyorum.
Sayıştay hakkında son öğrendiklerim ise açıkçası beni hayal kırıklığına uğrattı.
Anlatacağım ancak öncelikle Sayıştay hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Sayıştay, Padişah Abdülaziz tarafından 29 Mayıs 1862 tarihli "İrade-i Seniyye"si ile kurulmuştu.
İlk başkanlığına Evkaf Nazırı ünlü devlet adamı Ahmet Vefik Paşa getirildi. İlk kuruluş statüsü bir nizamname olan Sayıştay 1876 Anayasasında yer alarak anayasal bir kuruluş haline geldi.
1920-1923 yılları arasında Sayıştay'ın bazı görevleri TBMM üyeleri arasından seçilen geçici bir komisyon eliyle yürütüldü. Cumhuriyetin ilânıyla birlikte 1923 tarihinde "Divan-ı Muhasebatın Sureti İntihabına Dair Kanun" çıkarılarak Sayıştay yeniden kurulmuş ve 1924 Anayasasının 100'üncü maddesinde yer alarak anayasal kimliğine yeniden kavuşmuştu.
Avrupa 'uyum süreci'nde Sayıştay Kanunu yeniden ele alındı. Bu çerçevede, TBMM de yasalaşan 6085 sayılı Sayıştay Kanunu Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.
"Sayıştay, inceleme ve denetleme işlevlerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına gerçekleştirse bile, sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlama işlevini, tümüyle anılan kurumdan bağımsız olarak yerine getirir.
Sayıştay; Kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini hesap verme sorumluluğu çerçevesinde denetler ve sonuçları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisine doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar sunar."
Sayıştay'ın, günümüzde, artık müstakil bir yargı çeşidi olarak tanımlanması gereken "hesap yargılaması" alanında üstlenmiş olduğu işlev itibariyle bağımsız bir hesap mahkemesi konumunda.
Sayıştay denetimi, düzenlilik denetimi ve performans denetimini kapsar. Sayıştay, denetimine giren işlemlerle ilgili her türlü bilgi ve belgeyi, kamu idareleri ile bankalar dahil diğer gerçek ve tüzel kişilerden isteyebilir.
Gelelim Sayıştay hakkındaki bilgilere…
Bizim vergilerimiz ile bütçesi oluşan kamu kurumlarının denetimini, TBMM adına yani bizler adına yapan yegane kurumumuz Sayıştay ne halde okuyun istiyorum.
Her kurumda örgütlenen yapılar olduğu gibi Sayıştay içerisinde de hali hazırda İskenderpaşa-Hakyol tarikatı mensuplarına ait gruplar oluşmuş durumda.
Bizlerin okuduğu ve sizlere aktarabildiğimiz raporlarda yer alan bulgular aslında denetçilerin tespit ettiği ve raporlarında yer alan bulguların sadece çok az bir kısmı.
Çünkü denetçiler denetlemelerini bitirdikten sonra hazırladıkları raporlardaki bulgular ya çıkarttırılıyor ya da sunulduğu Rapor Denetleme Kurulu tarafından (RDK) raporlardan çıkarılıyor. Bir denetçi diğer denetçinin hazırladığı raporu göremiyor. Ancak kişisel ilişkiler neticesinde öğrenebiliyor.
Yani bize sunulan raporlar bulguları çıkarılmış ve iğdiş edilmiş hali!
Daha öncesinde denetçilerin tespit ettiği bulgular bildirilirken Savcılık seçeneği de kaldırılmış durumda.
Sayıştay sınav sistemi 2010 yılında değiştirildi.
O dönemde soruların alındığı yargılama esnasında itiraf edilmiş. Kurum içerisinden 152 kişi FETÖ gerekçesi ile ihraç edilmiş. Ancak itirafçı olan kişiler kurumda tutulmaya devam edilmiş.
Sayıştay Başkanının şu anda denetçiler ile görüşmediğini öğrendim.
Sayıştaş Başkanlığı Teşkilat şemasına göre Kurumsal İletişim Koordinatörü diye bir bölüm yok ama bu unvanda bir koordinatör var. Sayıştay da ne böyle bir kadro var ne de unvan var. Ancak bu kişi tüm hesaplarında bu unvanı kullanıyor ve bu tanımla rektörleri, Kurumları ziyaret ediyor.
Bir olay daha anlatayım.
Elçilikler denetleniyor.
Normalde elçilikleri denetlemek bir denetçi için meslek hayatı boyunca bir defa yapabileceği bir görev.
Kıdeme göre gidecek kişiler belirleniyor. Ancak denetime gitmesi gereken kişi atlanıp başkaları gönderiliyor.
Hakkı yenen kişi mahkemeye başvuruyor ve karar çıkartıyor. Bu nedenle de yapılan tüm denetimler geçersiz duruma geliyor.
Mesela kurum içi karışıklıklara ilişkin örnek vereyim. BOTAŞ raporu yayımlanmasına rağmen geri çekilmiş. Kurumdan da rapor geri alınmış.
Yani sonuç olarak kamu kurumlarında açıkları, usulsüzlükleri ve bozuklukları ortaya koyan kurumun hali ortada.
Sayıştay da AKP iktidarı döneminde devlette yaşanan erozyondan nasibini aldı.
Uzun lafın kısası…
Artık Sayıştay'dan, öyle usulsüzlükleri apaçık ortaya çıkaran raporlar beklemeyin.