Savrulmanın dayanılmaz gafleti!..

Dünya sosyal-siyasal-ekonomik açıdan, ya da bilişim çağının hız kesmeyen gelişimi bakımından ne kadar ileriye giderse gitsin, Türkiye'nin kangrenleşmiş sorunları hiç değişmiyor...
Belki de son 40 yıldır hangi iktidar gelirse gelsin, işte o kangrenleşmiş sorunlara her gün yenileri eklenirken, çözüm vaatleri yerine getirilemiyor ve memleket sosyal-siyasal ve ekonomik alanda oraya-buraya savrulmaya devam ediyor...
Bu savrulma sırasında sadece akıllara ziyan olaylar kamuoyuna yansımıyor, çelişkiler-çarpıklıklar ve çok düşündürücü vakalar da hiç gündemden düşmüyor...
Ancak bu olayların çelişki ve çarpıklığı kadar medyanın bunları sıradan haberler gibi sunması ve toplumun da bunlara rutin olaylarmış gibi alışması da dikkat çekiyor...
İşte yine terör, yine PKK, yine IŞİD, yine FETÖ...
Ekonomi yine berbat, yine zam, yine hayat pahalılığı...
Ve bir yandan sefalet, bir yandan da tüketim toplumunun vurdumduymazlığını gösteren çok şaşırtıcı olaylar...
Yine Suriyeliler, yine Afganlar ve onların sığınmacı adı altında furyaya dönüşen göçü...

Ve tabii ki ülkeden kaçmaya çalışan eğitimli insanların açığa çıkardığı çok vahim sıkıntılarla karanlık gidişat...
Üstelik siyaset dünyasındaki pervasızlık, Anayasa tartışmalarının cumhuriyetin gidişatı üzerindeki tehdidi ve muhalefetin kendi iç sorunlarıyla boğuşurken memleketin nereye sürüklendiğine adeta boş vermesi...
Bakınız son 48 saatte neler oldu bu ülkede?..

FETÖ, IŞİD, PKK, mafya!..

AKP lideri Erdoğan, Danıştay'daki törende FETÖ konusunda uyarılar yaparken, sürekli operasyona uğrayan bir başka terör örgütü IŞİD'in Sincan Cezaevi'nde yatan tehlikeli bir üyesinin Kazakistan'dan belge gelmemesi yüzünden, "delil yetersizliğiyle" serbest bırakılması duyanları şoke etti...
Ve tabii ki terör ve mücadele ikileminde bir pervasızlığın nasıl büyüdüğünün çarpıcı biçimde deşifre olması da var;
Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) son yıllarda PKK'ya karşı Irak ve Suriye'de de nokta operasyonlarını yoğunlaştırırken, terör örgütünün ise (SEL) adını verdiği bir istihbarat ağı kurduğu, eylem için zemin hazırlayan bu gruba yönelik operasyonlarda 90 kişinin gözaltına alındığı duyurulmuş...
Konu PKK'ya gelmişken, pervasızlığın sadece istihbarat ağı kurmakla kalmadığı, aynı zamanda sinsi bir sızıntının nasıl göz ardı edildiği de tartışılmaya başlandı...
Çünkü Ankara'da, İçişleri Bakanlığı'na saldırmaya çalışan iki teröristin, Suriye'nin kuzeyinden paramotorla Kayseri'ye kadar geldikleri yandaş medyaya yansırken, bu tür hava araçlarının nasıl tespit edilemediği sorusu da ortaya çıktı!.. Unutulmasın ki, aynı araçlar İskenderun'a da PKK'lıları taşımıştı!..
Memleketin tek derdi bölücü-gerici terör değil tabii ki...
Bir de mafya-kaçakçılık-uyuşturucu çetelerinin estirdiği terör var ki, devlet ne yaparsa yapsın kökü tamamen kazınamıyor...
İşte asayiş olaylarında dikkat çeken ruhsatsız silah furyasına karşı devletin nihayet harekete geçtiği, 64 şehirdeki operasyonlarda 928 şüpheli ile birlikte 744 ruhsatsız tabanca ve 98 tüfek ele geçirildiği açıklandı.

Olaylar, çaresizlik, suskunluk...

Siyasetteki karmaşa ise ülkedeki sorunları bir yandan düğümlerken, Anayasa gibi çok önemli bir tartışma ise yaşamsal sorunları perdelemeye devam ediyor...
AKP lideri Erdoğan, laikliği de tehlikeye sokacak "yeni Anayasa" çağrısını yinelerken ve de "kimse çağrımıza kulak tıkayamaz" gibi sert bir uyarı da yaparken, ülkenin en büyük muhalefet partisi CHP, sanki ölüm kalım savaşıymış gibi sadece genel başkanlık kavgasıyla oyalanmaya devam ediyor...
İşte tüm muhalefetin de kilitlendiği bu oyalanma sırasında bakın memlekette sosyo ekonomik açıdan başka neler yaşanıyor;
Eylül ayı enflasyon rakamlarını açıklayan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) yıllık enflasyonunun yüzde 130'u aştığına dikkat çekerken, iktidarın market-vurgun düzenine el atmaması piyasadaki zam anarşisini iyice körüklüyor...

Son bir haftada 30 adet yumurta fiyatının 69 liradan 100 liraya dayanması da bunu kanıtlıyor...
Bu arada akaryakıt fiyatları 40 lirayı aşarken, Türkiye'de otomobil satışlarının rekor kırması da şaşkınlık yaratıyor!..

Çünkü otomobil ve hafif ticari araç pazarının Eylül ayında yüzde 56 oranında büyüdüğü açıklanmış ki, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" da dedirtiyor...

Ve kangrenleşen gidişat...

Vahim olaylar bitti sanmayın, bir de eğitimle sağlıktaki çıkmazlar var ki, giderek kangrenleşiyor;
Baksanıza, TÜİK'e göre aylık en yüksek fiyat artışı yüzde 30.2 ile eğitim alanında yaşanırken, okullarını terk ederek açık liselere kayıt olmak zorunda kalan öğrenci sayısının hızla arttığı belirlenmiş...
Hastanelerde muayene için aylar sonrasına randevu verilirken, Türk Tabipleri Birliği 2023'ün ilk 9 ayında yurt dışına gitmeye çalışan 2285 doktorun iyi hâl kâğıdı istediğini duyurmuş... Çünkü daha önce de 5 binden fazla doktor bu kâğıtları alarak yurt dışına gitmiş...
Göç meselesinin farklı boyutları da giderek daha fazla dikkat çekiyor;
Yüksek kiralar ve hayat pahalılığı nedeniyle bunalan binlerce memurun büyük kentlerden kırsal kesime tayin için başvuru yaptığı ortaya çıkarken,
İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) araştırmasına göre, İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aylık 44.561 liraya dayanmış...
Bu arada Pakistan 1 milyon Afgan'ı sınır dışı etmeye hazırlanırken, Afganların Türkiye'ye kaçışı hız kesmiyor, her gün yeni bir kafilenin kentlerdeki koşuşturmaları medyaya yansıyor...
Tüm bu olaylar, tespitler içinizi karartabilir ama yaşamsal sorular da var... Üzerinde düşünülmesi gereken asıl mesele, halkın tüm bu olayları kanıksaması, rutin olarak görmesi ve tabii ki muhalefetinden medyasına, sivil toplum örgütlerinden sıradan yurttaşa kadar herkesin yaşananları sessizce izlemesi!..
Herkes "Saldım çayıra, mevlam kayıra" duyarsızlığına mı kapıldı, yoksa toplumun tüm bireyleri seçeneksizlik, çaresizlik girdabında ve savrulmanın dayanılmaz gafletinde kaderine mi terk edildi?..

Yazarın Diğer Yazıları