Savcılar UYAP’tan mı korkuyor?..

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak feryat figan etti;  “Bir savcı dava açsa ne yapacağız” diye..
Kışanak, “Mevcut yasalarda Öcalan ’yasa dışı bir örgüt lideri’olarak görülüyor. Bir savcı çıkıp dava açarsa ne yapacağız? Oslo görüşmelerinde MİT Müsteşarı ve görevlilere açılan soruşturma var, bizim için hazırlanan fezlekeler var. Yasal güvence istiyoruz,sürecin yürümesi için bu çok önemli” dedi.
Aslında bu sadece kendileri için değil terör örgütü ile işbirliği içinde olan “Muhteşem” ve ekibine yapılan önemli “Yarın bir gün, hesap döner keser döner, sap döner yalnızca biz değil siz de yargılanır kodese tıkılırsınız. Vaktinde gelin hep beraber önlemini alalım” mealinde bir uyarıydı.
Gültan Kışanak’ın cayırtısı siyasi kulislerde çalkalanırken, “Kışanak’a bu açıklamayı yapması için AKP’den mesaj gitti” iddiaları bile ortaya atıldı.
“Süreç”in en keskin boyutu bence burası. Cumhuriyet savcılarının, açıktan yürütülen hukuksuzluğa karşı, “ben yaptım oldu” anlayışına karşı, Cumhuriyetin tehlikeye düşmesine karşı ne yapacakları? Hatta neden yapması gerekenleri yapamadıkları?..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Salı günkü grup konuşmasında, “Acaba ne zamandan beridir, kanlı teröristleri övmek, suçun ve suçluların propagandasını yapmak meşru, masum ve olağan görülmektedir? Sorarım sizlere, Cumhuriyet’i savunmakla görevli savcılar, hakimler nerededir” diye önemli bir uyarı yaptı..
Tartışma ile ilgili savcı kökenli bir isme başvurduk. CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’e..
Ali Özgündüz, siyasete atılmadan önce, son olarak Kayseri ve Eyüp Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunmuş bir isim.
CHP’li Özgündüz, “Evet, şu an da tabii ki aslında Gültan Kışanak doğru söylüyor, yani haklı. Şu an yapılanlar PKK ile AKP arasında yürütülen müzakereler, Türk Ceza Kanunu’na göre Terörle Mücadele Kanunu’na göre suç teşkil ediyor. Terör örgütü liderinin bildirisini okumak, onu alıp getirmek, milletvekilleri dahil bu görüşmelere katılanlar hepsi suç işliyorlar aslında. Dolayısı ile Cumhuriyet savcıları da görevlerini yapmıyorlar” diye söze başladı ve şunları söyledi;
“Terör örgütü olduğu kesin olan yargı kararı ile kesinleşmiş PKK’nın hüküm giymiş liderinin bildirisini okumak, bununla görüşmeler yapmak, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasal düzenini değiştirmeye dönük müzakereler yapmak suçtur. Dolayısıyla da savcıların görevini yapması lazım. Savcılar siyasi konjonktüre göre davranamazlar. Mevcut yürürlükte bulunan yasalara göre hareket ederler o açıdan endişesi haklı. Bunun yasal zeminini nasıl oluşturacaklar. Şimdi 4. Yargı Paketi ile yani getirilen terör örgütünün bildirilerini okumak propagandasını yapmak suç olmaktan çıkarılıyor işin açıkçası. Ama bu yeter mi başka bir şey var mı? PKK ile müzakereler konusunda AKP’nin yol haritası var mı? Onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama şu an itibariyle suç işleniyor.”
 Ali Özgündüz, “Savcılar neden görevlerini yapamaz” sorumuzu şöyle cevapladı:
“AKP ile birlikte bağımsız, tarafsız yargı ne yazık ki yok oldu ülkede. Bağımsız yargı olsa Cumhuriyet savcılarının resen herhangi bir yerden her hangi bir şikâyete gerek görmeden kamu adına suç gördükleri zaman resen soruşturmaya başlayıp gereğini yapmaları gerekiyor. Şu anda onlar da aslında suç işliyor görevlerini ihmal ediyorlar.”
“Memlekette cesur savcı kalmadı mı” diye sorduğumda Özgündüz oldukça ilginç noktalara işaret etti:
“Şimdi mutlaka vardır, ama sistem öyle ilginç ki; biliyorsunuz Başsavcılar var. Başsavcılar genelde siyasi iktidara yakın kişiler tarafından, onlar atandı. Dolayısıyla, Başsavcılardan onay almadan böyle bir soruşturmayı bir savcının resen başlatması çok zor, eli kolu bağlanır. Çünkü bu sistemde bir tutanakla bu konuyu savcının çalışma defterine kaydedip düğmeye basması lazım bu da UYAP sistemi ile Ulusal Yargı Ağı Projesi denen bir sistem var biliyorsunuz adliyede kullanılan. Onu yaptığı anda hemen gözükecek, Adalet Bakanlığı yetkilileri de bunu görür Başsavcı da görür dolayısı ile müdahale edilir.
İkinci bir konu; Savcı düğmeye bastı soruşturmayı açtı, kiminle yürütecek bu soruşturmayı? Zabıtayla; yani polisle, emniyet ile jandarma ile yürütecek. Bunların irtibatlarının çözülmesi için belki teknik takip gerekiyor. Belki telefon dinlemeleri gerekiyor. Bunları emniyete verdiğiniz zaman, emniyet kime bağlı? İçişleri Bakanlığı’na. Hemen devreye girilecek. Yani; sistem Savcının da elini kolunu bağlamış. Ama yine de dediğim gibi mutlaka vardır.  Görevini yapmak isteyen Cumhuriyet savcıları vardır ama sistem onların harekete geçmesini de engelliyor.”
Ali Özgündüz’ün son sözü;
“Cumhuriyet savcıları niçin gereğini yapmıyor? Yapması lazım. Durdurulursa da tarihe not düşmüş olunur.”
Bendeniz de katkıda bulunayım;
Olur böyle vakalar UYAP yakalar!..

Yazarın Diğer Yazıları