Savcılar ne dediyse o!

Sanki hâkimler aradan çekilmiş gibi. Savcılar ne dediyse o olmuş! Savcılar okumuş, hâkimler yazmış sanki!
Peki, şaşırdık mı?
Hayır, şaşırmadık...
Şaşırmadık, çünkü şahitler dinlenmedi.
Şaşırmadık, çünkü deliller değerlendirilmedi.
Şaşırmadık, çünkü savunma hakkı kullandırılmadı.
Canım ortada hiç mi suç yoktu? Olabilir, bence de vardı. Amma, Öcalan’a tanınan savunma hakkı, yıllarını PKK ile mücadele ile geçirmiş komutanlara tanınmadı. Üstelik hüküm verirken, askerliğin bir “emir-komuta” mesleği olduğu dikkate alınmamış gibi.
Yani, tecelli eden “adalet” mi, emin değiliz. Vicdanlar böyle söylüyor, tarihler böyle yazacak... Bu dava ve bu kararlarla Türkiye’de askerî darbe sayfası kapandı deniyor; olabilir, amma birileri de, Türk ordusu bir düşmanla savaşsaydı ve kesin bir mağlubiyete maruz kalsaydı o zaman bile bu kadar general, albay ve amiral düşman tarafından esir alınamazdı diye iddia ediyor.
“Balyoz” u anlamaya katkı için Hakimiyet-i Milliye Yazarı Cevat Kulaksız’ın 26.Ocak.2012 tarihli, “Önce Atatürk’ü bitireceğiz” başlıklı yazısının okunmasını da tavsiye ederiz.



Hakaret ediyorsunuz
Gerçekten tuhaf bir ülkeyiz.
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalı, bugüne kadar Başbakan Erdoğan’ı öldürmek için tertiplenen 20 suikast planının engellendiğini söyledi. O gün bugündür bekliyoruz, bu 20 suikast plânından yakalanan kaç kişi var, isimleri neler, bir netice çıkmadı!
Benzer bir suikast iddiası da Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç için ortaya atılmış, bu iddianın açığa çıkarılabilmesi için de TSK’nın mahremi olan özel yetkili savcılar “Kozmik Oda” ya dalmışlardı, o mesele de orada kapandı...
Ne diyelim...
Genelkurmay Başkanı’nın bile “Terör örgütü üyesi” olduğu bir ülkede “yaşıyoruz” ; yani bu bile çok önemli bir hadise, yoksa “yaşatmayabilirlerdi” de...
Nitekim Sayın Başbakan, “Gazetecileri eleştiriyorum diye kızıyorlar. Ne yapacaktım, sevecek miydim?” diyor...
Hâşâ efendim...
Sizin seveceğiniz işler bizlerden sadır olmadı elhamdülillah. Biz BOP Eş Başkanı’nı alkışlayamayız, biz, Irak’ta, Afganistan’da Müslümanları katledenlere, “Evlerine sağ salim dönsünler diye dua eden” lerden rahatsızlık duyarız.
Yalnız hadiseyi çarpıtmayınız.
Bir kesim sizi “Niye daha çok PKK’lı olamıyorsunuz” diye eleştiriyor, biz onlardan değiliz. Bir kesim de, kendilerini eleştirdiğiniz için size hiç kızmıyor, biz işte onlardanız. Buna hakkımız yok. Çünkü onlar sizi eleştirdikleri gibi, siz de onları elbette eleştirirsiniz, eleştireceksiniz.
Amma, devlet gücü ile tehdit etmemelisiniz, bu bir..
Bir de..
“Eleştirmiyor, hakaret ediyor” sunuz..
“Alçak” diyorsunuz...
“Şerefsiz” diyorsunuz..
Daha çok kötü şeyler söylüyorsunuz.
Elbette o kişiler sizin söylediğiniz gibi değiller... Peki, niye üzülüyorlar öyleyse? Üzülüyorlar, çünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na bu üslup(suzluk) hiç yakışmıyor...




Bir rica
Sağlığımızı sorduğunuzda, “İyiyiz, elhamdülillah” diyoruz. Biz, gerçekten Rabbimizin yardımı ile her halimize şükretmeye çalışıyoruz. İnşallah ağzımızdan “Kötüyüz” lafı hiç çıkmayacak, yani bize bu hediyeyi veren Rabbimizden şikâyetçi olmayacağız, tabi O’nun inayeti ile.

Verdiğimiz cevaba seviniyor, ya bir canlı yayına katılmamızı, ya telefonla bağlanmamızı istiyorsunuz, biz de, “İşte bunu kaldıramayız” dediğimizde, “Madem iyisin, niye ’Hayır’diyorsun” gibi bir durum oluşuyor.
Aziz dostlar..
Haftada bir gün, o da olmazsa on günde bir Hastanede olmamız gerekiyor, yerine göre canımızı yakacak işlemlerden geçiriliyoruz. Yalnız sokağa çıkmamız hayli riskli. Bir kilometreyi en az iki kere dinlenerek kat edebiliyoruz. Telefonla uzun süre konuşmak zarar veriyor. Sizi kırmamız bu ve artı sebepler yüzünden.. Cümlenizden özür dileriz.
İyi bilin ki biz, Allah(c.c.)’a çok şükür, gerçekten iyiyiz.

Yazarın Diğer Yazıları