Savaş suçu

11 Aralık 1868'de Sen Petersburg'da yapılan uluslararası toplantıda, savaşta yapılmaması gereken hareketleri ve muameleler tespit edilerek, savaş suçu unsurları belirlenmiştir. 1907'de Lahey toplantısında ise savaşta uyulması gereken kurallar daha net bir şekilde belirlenmiş ve bu kurallara uyulmamasının uluslararası bir suç olduğu kabul edilmiştir. 1946 yılında ise "İnsanlığa karşı suç" tarifi yapılmış ve savaş suçlarıyla eksik kalan sivil ayağı da tamamlanmış oldu. Savaş suçları kısaca, işkence yapmak, infaz etmek, beyaz bayrakla teslim olmak isteyeni öldürmek, malına el koymak, yağmalamak, kimya ve biyolojik silah kullanmak vb.

***

Bütün savaşlar kirlidir ve kötüdür. Ama bazı savaşlar daha kirlidir. Bu kirli savaşların en kötüsü ve en berbatı da Orta Doğu'da yapılandır. Hukuk kurallarına riayet edilmediği gibi, vicdan ve ahlak da yoktur. Bir savaş ne kadar kirli olabilirse o kadar kirli yapılmaktadır. IŞİD'in daha önceki infazlarını ve işgal ettikleri yerlerdeki insanlara uyguladıkları muameleleri maalesef basından takip ettik. En son gelen haber de, IŞİD militanlarının Musul'da, kimyasal ve biyolojik ürün işleyen fabrikaları, petrol ve gaz kuyularını havaya uçurmak, tuzak kurmak ve mayın döşemek gibi savaş suçu işlemişlerdir. İki yıldır kontrollerinde tuttukları Musul halkına neler yaptıklarını da yakında öğreniriz. Birleşmiş Milletler'de ve Batılı ülkelerde, Esad rejimi ve Rusya ile ilgili, Suriye'de, savaş suçu ve insanlığa karşı suç unsurları içeren çok sayıda şikayetler yapılmıştır. Suriye'de, Esad rejimi tarafından, adam kaçırma, işkence ve binlerce sahipsiz mahkûm cesetleri olduğu ve bunlarla ilgili Batılı ülkelere ve uluslararası mahkemelere 600 bin belge sunulduğu bildirilmiştir.

Esad rejimi ordusu ve Rus uçaklarının Eylül ayında Halep'te sivil yerleşim yerlerine gerçekleştirdikleri bombardımanda 115 yetişkin 19 da çocuk cesedinin bulunması üzerine Fransa ve İngiltere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni 25 Eylül'de toplantıya çağırmış ve Batılı ülkeler toplantıda, Rusya'yı barbarlıkla suçlamışlardır. Suriye'de olanların Bosna Hersek'te olanlarla aynı olduğunun altı çizilmiştir. Bunun anlamı, Bosna'da bu suçu işleyenler yargılanmış ve cezalandırılmıştır, mesajını vermektir. Suriye rejimi, uluslararası ceza mahkemeleri statüsünü imzalamadığı için burada yargılanması mümkün değildir. Ancak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde alınan bir kararla uluslararası mahkemelerde yargılanabilir, bu kez de Rusya veto hakkını kullanarak Esad veya Suriye'nin yargılanmasını engellemektedir. Suriye'de yaşanan bu insanlık dramının önüne geçmek ve suçluları yargılamak için tek seçenek kalmaktadır. Batılı ülkeler, ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç ve Finlandiya'da, zarar gören, işkenceye tabi tutulan ve yakınları öldürülen Batı'ya sığınan kişilere ulusal mahkemelerde dava açma izni vermişlerdir. Ancak bu davalar sonunda Esad veya Suriye'nin doğrudan cezalandırılması mümkün değildir. Dolayısıyla, Rusya ikna edilmediği takdirde, bir takım insanlık ve savaş suçu maalesef cezasız kalabilir.

***

27 Ekim'de, Fransa'nın inisiyatifiyle, Suriye'deki insanlık suçlarını, özellikle kimyasal silahlar ve yangın bombalarının kullanılması konusunu görüşmek üzere, BM, Güvenlik Konseyi'nin tekrar toplanacağını ve bu dramın bitmesi için Rusya üzerinde baskı uygulayacaklarını kamuoyuna duyurmuşlardır. Rusya, Esad'ı kurtarayım derken insanlığı kaybedecektir. Esad'ın adamlarının işkencelerine ve insanlık dışı muamelelerine göz yummak Rusya'nın itibarını ve güvenilirliğini zedeleyecektir. Zaten, yoksul, zavallı ve şanssız Suriye halkının, fazlasıyla var olan dramlarına yeni dramlar eklenecektir. Bu çaresizlik, 21. Yüzyıl insanının bir ayıbıdır.

Yazarın Diğer Yazıları