Savaş bataklığına nasıl saplanacağız?..

Patriot filminin perde arkası gerçeklerinin geri kalan bölümünü anlatmak için bugünü (pazartesi) bekledim.
Bu satırları Putin-Erdoğan görüşmesinin bitmesini ve herhangi bir açıklama yapılmasını beklemeden yazıyorum. Önce, tam Putin’in Türkiye’ye geldiği gün İngiliz The Guardian gazetesinde çıkan habere dikkatinizi çekmek istiyorum:
 “Adının açıklanmasını istemeyen Türk yetkililer, Suriye’de Esad rejiminin elinde balistik füzeler olduğunu, Esad’ın şu anki hava saldırıları da sonuç vermezse hem bu balistik füzeleri hem de kimyasal başlıklar kullanacağını belirtti.”
İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Türk yetkililer “Hava bombardımanı da işe yaramazsa Suriyelilerin balistik füze ve kimyasal savaş başlığı kullanabileceği konusunda farklı kaynaklardan istihbarat aldık. Bu yüzden NATO koruması istedik” demiş..
Haberde, Türk yetkililerin daha önce Suriye’den atılan topçu mermisi ve havan toplarının sınırı geçmesi gibi, Esad’ın elindeki Sovyet yapımı Scud ve Kuzey Kore yapımı SS-21 füzelerinin muhalifleri hedeflese de sınırı aşıp Türkiye’yi vurmasından endişe ettikleri yazılmış..
Vay canına be!..
Bizim istihbaratçılar yıllardır burnumuzun dibindeki Suriye’den herhangi bir istihbarat alamamışlar esas balığı bugünlerde yakalamışlar herhalde..
Belki de bizler kötü niyetliyiz. Esad, bu silahları şu geçen hafta içinde imal veya tedarik etmiştir!..
Bu mühim haberin, “Muhteşem”e verilmeden İngiliz gazetesine servis edilmesi de ayrı bir gariplik de.. Neyse bunu da geçelim!..
Ne yazık ki; Türkiye küresel güçlerin satranç tahtası. Ve bir daha ne yazık ki; bizleri de aptal yerine koyuyor ve hamlelerini yediriyorlar.
Şimdiii!..
Türk’ün tarlalarında gezerek sanki Patriotlara yer arıyormuş rollerinin ustaca sergilendiği filmin en can alıcı gerçeğine gelelim. Bunu da yıllarca NATO’nun çeşitli harekatlarında görev yapmış ve yapıyı çok iyi bilen Milli Savunma Bakanlığı eski genel sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’dan aktaralım:
 “30 Kasım 2012 günü İzmir’de yapılan törenle NATO Müttefik Kara Komutanlığı karargahı, göreve başladı. Komutan olarak Amerikalı Korgeneral Frederick Ben Hodges görevlendirildi. Kurmay Başkanı’nın Türk olacağı söyleniyor ancak henüz bir atama yapılmadı. Daha önce de benzer karargah vardı ancak hem komutan hem de kurmay başkanı Türk generallerden teşkil edilmişti.
2000 yılına gelinceye kadar karargahın adı Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı (LANDSOUTHEAST) idi. Komutanı Orgeneral rütbesinde, Kurmay Başkanı ise Tümgeneral rütbesinde Türk generallerden müteşekkildi.
2000’den sonra karargahın adı Güneydoğu Müşterek Komutanlık Karargahı (Joint Command Southeast) olarak değiştirildi ve komutan olarak Orgeneral rütbesinde bir Türk generali, Kurmay Başkanı ise tümgeneral rütbesinde bir Yunanlı general görevlendirildi. Bunun karşılığında da, Yunanistan’ın Larissa şehrinde bulunan, Güney Orta Avrupa Müşterek Komutanlık Karargahı’nda Kurmay Başkanı olarak bir Türk tümgeneral görevlendirildi. Birkaç yıl sonra ihtiyaç olmadığı gerekçesi ile İzmir’de bulunan Güneydoğu Müşterek Komutanlık karargahı lağvedildi ve yerine NATO Hava Unsur Komutanlığı teşkil edildi.
Suriye’de 15 Mart 2011 tarihinde iç savaşın başlaması ve devam etmesi üzerine, Haziran 2011’de NATO Müttefik Kara Komutanlığı’nın yeniden İzmir’de teşkil edilmesi gündeme geldi. Ancak üye ülkeler özellikle Yunanistan bu konuya sıcak bakmadı. Suriye’de Esad rejiminin devrilmemesi üzerine alelacele karargah İzmir’de kuruldu. Kara Kuvvetleri Komutanı Kıvrıkoğlu, karargahtaki görevli sayısının ne olacağını ve Türk Kurmay Başkanı’nın kim olacağını bilmediğini ifade etmiştir.
NATO’da her şey en ince ayrıntısına kadar önceden planlanır. Atamalar bile önceden yapılır. Bu durumun, NATO’nun 5’inci maddesi kapsamında,Türkiye’nin, Suriye’ye karşı savaşa girmesi için yapılan, hızlandırılmış bir NATO planlaması olduğu açıkça görülmektedir.”
 15 dakika ara...
Lütfen, salonda kuruyemiş yiyip kabuklarını yere atmayın. Gazoz şişelerini de koltukların arasından sallamayın!..

Yazarın Diğer Yazıları